Salgın sürecinde OECD ülkeleri arasında en çok zam yapan ülke Türkiye
Salgın sürecinde sürekli olarak artan zamlarla ilgili konuşan Ekonomist Sinan Bayraktar, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üyesi olan 36 ülke arasında en çok zam yapan ülkenin yüzde 20,6 ile Türkiye olduğunu söyledi.
Dünyayı başta sağlık ve ekonomik anlamda etkisi altına alan Covid-19 salgını sürecinde gıda fiyatları başta olmak üzere neredeyse her alanda zamların art arda gelmesi vatandaşları ciddi anlamda zorluyor.
Coronavirus salgınının başlamasıyla birlikte artan döviz kurları bahane edilerek temel yaşam ürünlerine neredeyse her hafta zam yapılması, yetkililerin de yeterli oranda denetim yapmaması ve fahiş fiyat artışı yapanlara engel olmaması tepkilere neden oluyor.
Salgın sürecinde OECD üyesi olan ülkelerden temel gıda fiyatları ve diğer alanlarda en çok zam yapan ülke yüzde 20,6 ile Türkiye olurken Türkiye'yi yüzde 7,6 ile Şili, yüzde 6,9 ile İzlanda izledi. Fiyatlar Japonya'da ise artmak yerine eksiye düştü.
Türkiye'de her alanda fahiş oranda yapılan zamlar ve yapılması gerekenlerle ilgili İLKHA muhabirine konuşan Ekonomist Sinan Bayraktar, devlet yetkililerinin fiyat artışlarının önüne geçmek için denetimleri ve yaptırımlarını arttırması gerektiğini söyledi.
"Gıda fiyatları Türkiye'de diğer ülkelere oranla iki kattan daha fazla yükseliyor"
Bayraktar, "Ekonomiyi yönetenlerinin belinin kırıldığı yer vatandaşın geçim şartlarıdır. Ekonomide en büyük sıkıntıyı orada yaşarız. Bugün dünyayı veya Türkiye'yi idare edenlerin en çok yardımcı olabilecekleri yer vatandaşın şartlarını düzeltip düzeltemeyecekleridir. En çok ilgilendiğimiz konu gıda fiyatları. Türkiye bu konuda maalesef sıkıntılı bir ülke. Dünyadaki gelişmeler de bunu tetiklemiş vaziyette. Gıda fiyatları her yerde yükseliyor ama bizde iki kat daha fazla yükseliyor. Bunun iki nedeni var. Bunlar kuraklık ve salgın nedeni ile yaşanan gelişmeler. Dünyadaki gıda stoku farklı çalışıyor. İthalatçı olmayan ülkeler ithalatçı oldu. Farklı gıdaları stokluyorlar ve ihraç dahi etmiyorlar. Kuraklık nedeniyle üretim olmadığı için tedbir alıyorlar. Üretim yapılamadığı için ürün eksikliği yaşandı. Her türlü tedbir ve temkine uymak için o ülkeler gıda ithalatı yapıyorlar. Ellerindeki gıdaları da ihraç etmiyorlar. Uluslararası profile baktığınızda gıda fiyatlarında yükselmeye neden oldu. Genel nedenlerinden bir tanesi budur." dedi.
Ekonomist Sinan Bayraktar
"Fahiş zamlar ahlaki bir sorundur"
Gıda fiyatlarının Türkiye'de artmasının ikinci nedeninin esnafın ahlaki sorunundan kaynaklandığını söyleyen Bayraktar "Çok para kazanayım ve çok kar edeyim anlayışı oluştu. Girdilerimiz arttı. Girdileriniz arttı bunu kabul edelim ama geçenlerdeki fiyat ve kur fırtınası nedeni ile yaptığınız zamları düşürmediniz. Fiyatlar birbirlerini tetikleyerek devam ediyor. Arada sosyal medya üzerinden oluşumlar sağlayarak firmalar kendi aralarında fiyat denetim komitesi kuruyorlar. Örneğin yağ üreticileri böyle bir oluşum yapıyorlar. Birbirlerini kontrol ederek bunu yapıyorlar. Devlet de bunlara karşı tedbir alıyor. Devlet fiyat denetleme kurumlarında fiyatları denetliyor, fahiş fiyat uygulayanlara ceza uyguluyor. Fahiş fiyat nedeni ile 3 yüz firmaya ceza uyguladılar. 12 milyon TL oranında bir ceza uygulaması var. Devlet kontrol ediyor ve vatandaşa da ihbar hattı kurmuşlar. Buradan herkese sesleniyorum. Fahiş fiyatı ihbar etsinler. Örneğin bir üretici 30 TL'ye aldığınız ürünü birinci hafta 45 TL'ye 2'inci hafta 50 TL'ye 3'üncü hafta 90 TL'ye çıkardığı zaman bu fahiş fiyat oluyor. 'Bu fiyatlar neden denetlenemiyor.' dendiğinde bunun en önemli unsuru ahlak sorununun olması ve devlet kontrol sistemlerinin eksik olmasından kaynaklanıyor." diye konuştu.
"Salgın sürecinde en çok fiyat artışı Türkiye'de yaşandı"
Yaşanan fiyat artışlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kadar ulaştığını hatırlatan Bayraktar, ülkelere göre yaşanan fiyat artışları ve sebepleri hakkında şunları kaydetti:
Yağ ve bakliyatlarda artışların olduğunu ve vatandaşın şikâyetçi olduğunu bildirdiler. Nitekim veriler de bizlere fahiş artışların olduğunu gösteriyor. Geçenlerde yapılan bir araştırmada OECD ülkeleri arasındaki gıda fiyatı araştırmasında toplam ülkeler arasındaki fiyatların artarak 3,3 ortalamasına kadar yükselmesine en fazla katkı sunan ülke Türkiye oldu. Veriler yüzde 20,6 olarak geliyor. OECD ülkelerinde gıda fiyatlarında yaşanan artış Türkiye'ye oranla çok daha az. Birkaç veri paylaşmak istiyorum. Şili'de 7,6, İzlanda'da 6,9, Güney Kore'de 6,2, Macaristan'da 6, Meksika'da 5,8 ve Kolombiya'da 4,1 oranlarında fiyat artışı gerçekleşti. Bu veriler yüksek artış olarak gözüküyor ama Türkiye'de oranlar yüzde 20'lerde seyrediyor. Trafik kazlarındaki ölüm sayılarında dünyada birinci oluyoruz. Bu alanda da birinciyiz. Kötü şeylerde birinci olma alışkanlığımız var sanırım ama bu çok kötü. Avrupa ülkelerinde gıda sektöründe Fransa 2,2, Belçika'da 1,6 fiyat artışları gerçekleştirildi. Türkiye gıda fiyatı noktasında çok kötü bir durumda. Finlandiya 1,5, İspanya 1,3 ve İtalya 1,2. Pandemi sürecinde bu ülkeler de sıkıntı yaşadı. Bu ülkeler marketlerde sorun yaşadılar ama gördüğünüz gibi artışlar çok düşük vaziyette. Slovenya yüzde 1 artışa sahipken Yunanistan'da ise 0,8 oranla artış gerçekleşti. Fiyat artışları Japonya'da eksilere düşerken biz ülke olarak fiyat artışlarında yüzde 20,6 gibi rakamlara ulaştık. Bunun öncelikle ahlaki bir sorun olduğunu söyleyebilirim. İkincisi ise girdilerdeki üretememenin sonuçları bunlar. Eğer iyi bir üretici olamıyorsanız, 60 milyar dolar cari açığınız varsa bunlar sorun oluşturuyor. Pahalı alıyorsunuz, pahalı satıyorsunuz. Gübre tüketicisi olan ziraatçıya pahalı mal satıyorsunuz. O da ürünlere yansıtmak zorunda kalıyor.
"Vatandaşın canı çok yandı, devlet acil önlem almalı"
Ürünlerde fiyat artışlarının bir başka sebebinin de lojistik şartların düzenlenememesi ve tamamlanamamasından kaynaklandığını vurgulayan Bayraktar, "Bunların düzelmesi için Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı devreye girdi ve fiyat artışlarının kontrol edilmesini istedi. Onlar da fiyatlardan rahatsız ama kontrol edemiyorlar. Burada devletin acil tedbir alması lazım. Çünkü vatandaşın canı yandı. Bakın dünya ülkelerinin oranlarını verdim. Elde edilen verilerle bu rakamlar ortada aynı zamanda elde edilmeyenler bilinmemekte. Oranların daha fazla olduğuna inanıyorum. 40 TL'lik peynirin 90 TL'ye yükselmesini kimse izah edemez bu ülkede. Ceza uygulamaları ile birlikte denetim şekillerinin çok farklı olduğuna inanıyorum." şeklinde konuştu.
Devletin görevi denetim yapmak ve fahiş fiyatların önüne geçmektir
Fiyat artışlarının mevcut siyasi sisteme iyi yansımayacağını, vatandaşın zamlara karşılık siyasi iktidarı dahi değiştirebileceğini, hükümetin yaşanabilecek olumsuzluklara karşı fiyat denetimleriyle ilgili acil harekete geçmesi gerektiğini hatırlan Bayraktar, konuşmasını şu şekilde tamamladı:
"Ekonomiden canı yanmış, mutfakta canı yanmış ve tenceresi devrilmiş olan insanın devireceği farklı şeyler de olur. Milletvekilliğinizi ve iktidarı elinizden alır. İnsanların canı yandığı zaman görüşlerini bir kenara atacak toplum var. Bazen anketlerde farklı sonuçlar elimize geliyor ama 2023'e doğru gidilirken çok düzeltmelerin yapılacağına inanıyorum. Cumhurbaşkanı el koydu, Maliye Bakanlığının nezdinde bir kurul kurdu. Denetleme kurulu ile birlikte bunu düzeltecekler inşallah. Çünkü vatandaş da sıkıntıda. Bu arada devlet de durmuyor. Doğalgaza yüzde bir zam yapıyor, iletişim vergisini yüzde 7,5'den yüzde 10'a çıkarıyor. Toplu taşıma ücretlerini arttırıyor, bu da vatandaşın canını sıkıyor. Vatandaş mağdur, mahzun ve üzgün bir halde alışverişe gidiyor. Denetleyici yöntemler var. Satış yöntemlerinin farklılıkları var. Özellikle zincir marketler belirli fiyat kontrol sistemlerinde biraz daha düşük mal satabiliyorlar. Burada birçok faktörü denemek gerekiyor. Devletin raftaki fiyatı kontrol etmesi sadece fahiş fiyatı kontrol etmekle oluyor. Çünkü liberal ekonomik sistemde rafa koyar satar, sadece fahiş fiyata satmaz. Denetlemeyi yapacak olan devlettir. Devletin girdileri denetlemesi lazım. Özellikle yüksek fiyat getirebilecek olan girdileri kontrol etmesi lazım. Devletin görevi budur. Bu konuda oldukça fazla tedbir almaları gerekiyor. Özellikle yaş meyve ve sebze satışında, hal yasasının üreticiden tüketiciye giden kanalların çok iyi yönetilmesi gerekiyor. Bunlar uzun yıllardır söyleniyor ama çok fazla verim alamadık bu işten. Vatandaş bu konuda devletin yönetiminden çalışma bekler." (İLKHA)