• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Gıda Terörüne değinen Özışık: Eşkıya Hamido ölmüş diyorlar ama değil kardeşim
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Eşkıya Hamido ölmüş diyorlar ama değil kardeşim

Marketler Eşkıya Hamido'nun yaptığı vurgunun bin mislini yapıyor.
Gözümle şahit olduğum şeyi söyleyeyim.
Marketten bir elin yarısı büyüklüğünde bir bal alacağım. Baktım, fiyatı 39,90 lira... Elimi uzatıp bir tane almamla birlikte görevli başımda bitiverdi.
"Beyefendi bunların fiyatı değişti" diyerek elimdeki balı aldı, yeni etiketi yapıştırdı ve yeniden elime tutuşturdu. Gözümün önünde raflarda dizili duran balların fiyatı bir anda 54.90 oldu.
Bütün reyonlarda durum aynı...
Raflarda dizili duran ve belli ki günler hatta aylar öncesinden alınan ürünlerin fiyatı bir gün öncesine göre kendi kendine zamlanıp duruyor.
Size yeminle söylüyorum.
Bir markette bulunan ürünün üzerine kalemle küçük çarpı koydum. Ertesi gün gittiğim markette bir gün önce üzerine çarpı koyduğum ürünün yerinde durduğunu ve fakat fiyatının vicdansızca zamlandığını gördüm.
Bunun içindir ki bir süre önce hükûmete dostane uyarıda bulundum.
Ha...
Zincir marketler, "Kardeşim hayat pahalılığı bize de uğruyor. Dolar yükseliyor, faiz yükseliyor, kiralar yükseliyor. Her şey zamlanırken biz zam yapmayalım mı?" diye sitem edebilir.
Onlara söyleyeceğim şudur:
Beyler hiç kusura bakmayın. Devlet şu anda bildiğin işverene çalışıyor. Hele zincir marketler yok mu? Buraların ayakta kalması için İŞ-KUR üzerinden âdeta para akıtılıyor.
Şuradan iddia ile söylüyorum.
Kurumunuzdaki personelin neredeyse yüzde 40'ının maaşını devlet ödüyor. Normalleşme Teşviki, İstihdama Dönüş Teşviki, İlave İstihdam Teşviki, Geçici İşgücü Desteği, Artı İstihdam Teşviki, kimi personelin sigortasının devlet tarafından ödenmesi, Kısa Çalışma Ödeneği gibi onlarca kalem var ve bunların tamamından tepe tepe yararlanıyorsunuz.
Madem zamların altından kalkamadığınızı söylüyorsunuz. Gelin bir de devletten aldığınız aylık teşvik tutarlarını açıklayın da görelim!
Yapamazsınız, bunu adım gibi biliyorum...
Neyse...
Daha önceki yazılarımda, "Devletin market denetimlerini artırması gerekiyor ve bu fırsatçılara göz açtırmaması gerekiyor" demiştim. Ticaret Bakanlığı sağ olsun, denetimlere hız verdi ve binlerce firmaya fahiş fiyat uyguladıkları gerekçesiyle cezalar kesildi.
Ama bu denetimler geçici pansuman olmasın diye daha önceki yazılarımda yaptığım öneriyi yeniden yapayım.
Temel gıda maddelerine, yani pirinç, makarna, su, et, süt, yumurta, peynir, sebze, meyve, protein ve yağ gibi maddelere sabit fiyat uygulaması getirilmesi gerekiyor.
Sigaraya ve ekmeğe getirilen sabit fiyat uygulaması gibi bir uygulamadan bahsediyorum. "Arkadaş, pandemi sürecinde bu ürünlere zam yapılmayacak" diye bir kanun uygulanması gerekiyor.
Bunu niye ısrarla söylüyorum.
Şundan ötürü:
Yerküre üzerindeki kimi ülkelerde yaşanan gelişmeler gösteriyor ki işverenler fahiş fiyat zamlarıyla halkı terörize etme gayreti gösteriyor. Hayat pahalılığı altında ezilen halkın isyan edip sokaklara dökülmesi yöntemiyle bir ayaklanma hedeflendiği gün gibi aşikâr...
Söylediğim sözlerin ağırlığını biliyorum lakin Türkiye'de de hükûmetten memnun olmayan kimi firmalar bu yolu tercih ediyor.
Bu tehlikenin önüne geçmenin tek çözümü temel gıda maddelerinde sabit fiyat uygulamasıdır.
Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim.
Otellerdeki restoranlar açık, yol kenarlarında bulunan dinlenme tesislerindeki lokantalar ve kafeler açık.
Ama şehir içlerindeki kafeler, restoranlar, kahvehaneler kapalı.
Kış turizmi hizmeti veren otellerde her türlü etkinlik ve yeme içme serbest. Ama şehir içlerinde bu işleri yapmak yasak. Spor salonları açık, stadyumlar açık ama halı sahalar kapalı...
Uçağa bininceye kadar sosyal mesafe var, ama uçağa bindikten sonra tanımadığın kişiyle yapışık Siyam ikizi gibi dolaşmakta sıkıntı yok. AVM'lere giriş serbest ama AVM'lerde sadece yemek katları kapalı...
Dolmuşlara tıka basa binmek yasak ama belediye otobüslerine, metrolara, metrobüslere binince yanındaki adamla yapış yapış yolculuk yapmakta sıkıntı yok.
İlk günden bu yana hep aynı şeyi söylüyorum.
HES kodu ile girilmesi ve sıkı şekilde denetlenmesi şartıyla ülke çapında kafe, restoran gibi işletmelerin açılmasında bir sakınca görmüyorum.
Bu adımın da bir an önce atılması gerekiyor.

Süleyman Özışık/Türkiye Gazetesi

Bu haberler de ilginizi çekebilir