Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, "Aileye yönelik hizmetleri ileri noktaya taşımalıyız"
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, 39. İl Müftüleri İstişare Toplantısı'nı online olarak gerçekleştirdi.
Toplantıda konuşan Erbaş, “Diyanet İşleri Başkanlığı mensupları olarak bizler, yüksek bir ahlak, ideal bir toplum, güzel bir istikbal inşasına destek olmak için çocuklara, gençlere ve aileye yönelik din ve eğitim hizmetlerimizi en ileri seviyeye getirmek zorundayız.” dedi.
‘Etki ve Sonuçları İtibarıyla Başkanlık Hizmetlerinin Değerlendirilmesi’ gündemiyle gerçekleştirilen toplantının açış konuşmasını yapan Erbaş, Edirne İl Müftülüğünde meydana gelen yangın için geçmiş olsun dileklerini ileterek, “Cenab-ı Hak başta Edirne Müftümüz olmak üzere Edirne’deki tüm hocalarımıza ve Edirneli kardeşlerimize başka kaza, keder göstermesin, hiçbirimize bu tür felaketler göstermesin” ifadelerini kullandı.
Erbaş, salgın sürecindeki ikinci il müftüleri istişare toplantısının gerçekleştirildiğini ifade ederek, “Şartlar ne olursa olsun, Diyanet İşleri Başkanlığının mensupları, hizmetlerini kesintisiz sürdürecektir. Aynı zamanda zorluklarla mücadelede, sağduyu ve ferasetle milletimize öncülük ve rehberlik etmeye devam edecektir.” diye konuştu.
Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı mensuplarının, yüksek bir ahlak, ideal bir toplum, güzel bir istikbal inşasına destek olmak için üç alandaki çalışmalarını en ileri seviyeye getirmesi gerektiğine vurgu yaparak, şöyle devam etti:
“Bu alanlar; çocuklara, gençlere ve aileye yönelik din ve eğitim hizmetlerimizdir. Bu üç kesime yönelik faaliyetlerimiz, nesillerimize daha güzel bir dünya bırakma adına insanlık vazifemizdir. Onları, hakikat ve güzel ahlakla buluşturmak adına kulluk görevimizdir. Her vesileyle dile getirdiğim bir kanaatimi burada bir kez daha ifade etmek isterim; bizim millet olarak en büyük imkân ve zenginliklerimizden birisi gençlerimizdir. Genç ve dinamik nüfusumuzdur. 18 milyonu aşkın okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim öğrencimiz var. 8 milyon civarında üniversite öğrencimiz var. Sadece öğrenci nüfusumuz, dünyadaki 143 ülkenin nüfusundan daha fazladır. Üstelik bu sayıya, öğrenci olmayan genç nüfusumuz dâhil değildir. Bu potansiyelin farkında olmak durumundayız. Öncelikle gençlik hizmetlerinin ve gençlerimize rehberlik yapmanın önemini idrak etmek zorundayız.”
“Kuşaklar arasında ciddi uyumsuzluklar yaşandığına şahit oluyoruz”
Dijital iletişim mecralarının insanlar arasındaki sosyal ilişkiler ve iletişim üzerindeki etkisine işaret eden Erbaş, “Dijital imkânlar sınırları kaldırmış, toplum içinde ve toplumlar arasındaki iletişimi ve etkileşimi yoğunlaştırmıştır. Bu sebeple, kuşaklar arasında ciddi uyumsuzluklar ve çatışmaların sıklıkla yaşandığına şahit oluyoruz. Dolayısıyla yeni neslin dilini ve üslubunu anlamanın, onlarla iletişim kanalları açabilmenin, yeni bir ortak dil ve üslup oluşturmanın kaçınılmaz olduğunu ifade etmeliyim. Dahası, sosyal medyayı etkin biçimde kullanan yeni kuşağın sadece dil ve üslubunun değil, düşünce tarzlarının, anlama biçimlerinin ve kendilerini ifade etme yöntemlerinin de farklılaştığını görmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Gençlerle iletişim kurabilmenin yollarını bulmakta acele etmeliyiz”
Erbaş, yetişkinlerin yeni nesille uygun bir iletişim tarzını geliştirmesi gerektiğine dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Günümüz gençliği, kendilerini anlamada yetersiz kaldığımızı düşünüyor. Onların gerçeklerini, hislerini, hayallerini bilmeden, tutkulu bir şekilde onlara ulaşma çabası bir fayda sağlamayacaktır. Öğüt ve nasihat içerikli ifadelerden hoşlanmıyorlar ve bu yöntem iletişim için uygun bir çare olarak görünmüyor. Gençlerle iletişim kurabilmenin yollarını bulmakta acele etmeliyiz. Bizim onlara nasıl ulaşmamız gerektiğini konuşmakla beraber; istedikleri takdirde onların bizi bulabilmelerini sağlayacak bir zemin oluşturmamız gerekiyor. Onların olduğu yerde, onların baktığı yerde olmalıyız; yanlarında, yörelerinde, karşılarında olmalıyız. Çaresizliğe, ümitsizliğe ve atalete düşmeden yeni arayışları son derece önemsemek zorundayız. Özgürlüğüne düşkün, hayatına müdahaleden hoşlanmayan bir kuşak var. Bu kuşak, kendilerinin de iştirak edebileceği diyalogları, etkinlikleri seviyor. Fikirlerinin, düşüncelerinin, sorunlarının yargılanmadan eleştiriye tabi tutulmadan içtenlikle dinlenilmesini arzuluyor. İnanmak ve ikna olmak için doğru mecralarda buluşmayı, kendilerini ifade edebilmeyi ve doğru şekilde anlaşılmayı istiyorlar.”
Gençlerin hakikati kabullenmeye ve sahiplenmeye yetişkinlerden daha müsait olduğunu belirten Erbaş, “Bütün bilimsel ve akademik araştırmalar bunu ortaya koyuyor. Yeter ki, biz, dünyalarına uygun şekilde gençlere hakikati ulaştıralım.” ifadelerini kullandı.
“Gençlerle her daim iletişim ve etkileşimin devam ettiği bir ortam olmalıdır”
Salgın döneminde gençlerin zamanlarının verimli geçirmesinin önemine değinen Erbaş, “Salgın şartlarında yaşadığımız bu zor zamanları, gençlerimiz açısından manevi değerlerimizi yeniden inşa etmeye ve hayata daha güçlü şekilde yansıtmaya vesile kılabiliriz.” diye konuştu.
Gençlik çalışmalarının uzun vadeli düşünülmesi gerektiğinin altını çizen Erbaş, “Sadece bir kerelik etkinlik, bir aylık sohbet, bir dönemlik eğitim gibi değil; her daim iletişim ve etkileşimin devam ettiği bir ortam olmalıdır. Sadece sorun yaşayanlara yönelik problem odaklı değil; adeta koruyucu hekimlik gibi ideal rehberlik anlayışıyla hareket edilmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Salgın sürecinde dijital imkânların din hizmetleri ve eğitiminde etkin bir şekilde kullanılmasının gerekliliğine değinen Erbaş, “Özellikle gençlere ulaşma ve gençlik çalışmaları için dijital imkânlar son derece önemlidir. Ancak dijital platformlarda yapılan faaliyetlerin içerik ve sunum açısından çok daha büyük dikkat gerektirdiğinin altını çizmek istiyorum.” şeklinde konuştu.
“Yapacak imkânımız varken yapmadıklarımızın vebalini nasıl öderiz?”
“Görevimizi, imkanlarımızı, hizmetlerimizi tüm boyutlarıyla değerlendirmek için kapsamlı bir muhasebeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.” diyen Erbaş, şöyle devam etti:
“Faaliyetlerimizi daha ileri düzeylere taşımak için samimi bir özeleştiri yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Kendimize şu soruları da sormamız gerekiyor. Çocuklarımıza yönelik, gençliğe yönelik bu kadar saldırının, tehlikenin, kuşatmanın olduğu bir dünyada yaptığımız çalışmalar nesillerimizi korumak için yeterli olacak mıdır? Aile bağlarının her geçen gün zayıfladığı, yıprandığı; başta kadınlar olmak üzere şiddet mağdurlarının her geçen gün kalbimizi sızlattığı bir dünyada, yaptığımız çalışmalar yeterli midir? Daha fazlasını yapamaz mıyız? Yaptığımız hiçbir hizmeti ve faaliyeti yeterli göremeyiz. Yapacak imkânımız varken ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızın vebalini nasıl öderiz? Çocuklarımıza, yavrularımıza biz ulaşmazsak kim ulaşacak? Boş bırakılan bu alanları kimlerin dolduracağını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Bunun acı örneklerini maalesef yaşadık. Siz değerleri hocalarımızın öncülüğünde büyük bir gayretle gerçekleştirilen hizmetlere tabi ki müteşekkirim. Ancak manevi sorumluluğu hepinizden ağır bir kardeşiniz olarak bazı hayati ihmallerimizi de hatırlatmamı, tahmin ediyorum sizler de anlayışla karşılayacaksınız.”
“Öğrenci ve velilerle iletişim canlı tutulmalıdır”
Salgın döneminde yapılan uzaktan eğitimlerin sıkı takip edilmesini isteyen Erbaş, “Öğrenci ve velilerle iletişim canlı tutulmalıdır. Müftülerimiz eğitimden sorumlu personelle mutlaka haftalık değerlendirme toplantıları yapmalıdır. ‘Haydi Türkiye Evden Kur’an Öğrenmeye’ projesi artık yeni bir eğitim alanı olarak sürekli hale getirilmelidir. Bu konuda gerekli tanıtım çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Hayati öneme sahip olduğunu düşündüğüm bu projenin akamete uğramaması için öğrenci-öğretici gruplamalarında gerekli titizlik ve hassasiyet gösterilmelidir.” diye konuştu.
Online olarak gerçekleştirilen toplantıya, Diyanet İşleri Başkanlığının üst düzey yöneticileriyle 81 il müftüsü katıldı. (İLKHA)