Manisa`da 28 Şubat paneli
Manisa`da düzenlenen panelde konuşan gazeteciler, 28 Şubat`ta medyanın da kullanılarak kirli bir atmosferin oluşturulduğuna dikkat çekti.
MANİSA - Kültür Sitesi Lale Salonu`nda düzenlenen \"28 Şubat Süreci ve Türkiye\" konulu panele Yusuf Ziya Cömert, Ahmet Kekeç, Mustafa Akyol Sibel Eraslan ve Abdurrahim Arslan katıldı.
\"Bu salonda yaşı müsait olan herkesin 28 Şubat`a ait bir yarası varıdır\" diyerek sözlerine başlayan Yusuf Ziya Cömert, \"DYP ile Refah Partisi hükümet kurdu. O andan itibaren 28 Şubat kısa bir sürede görülür hale geldi. Bir akşam bir TV kanalında bir haber izledim. Haberde `Dört koldan irticai faaliyetleri hız kazanıyor` deniliyordu. Bu faaliyetlerden biri Taksim`e Camii yapılması, biri de karayolu ile Hac`ca gidilmesiydi. Haberi veriş tarzlarıyla vatan elden gidiyor havası oluşturuyorlardı. Arkasından Ali Kalkancılar, Fadime Şahinler görüldü ve çirkin bir atmosfer oluşturuldu. Tamamı hile hurdadan ve bu ülkenin değerlerine düşmanlıktan oluşan bir hava oluşturuldu. Bunu da basın ve yayın organlarını kullanarak yaptılar\" şeklinde konuştu.
Sibel Eraslan ise, \"Bu akşamki konuşmamı üç bölümde toplamak istiyorum. Birincisi 28 Şubat`ı kim kime karşı yaptı, ikincisi 28 Şubat`ın mahremiyeti hedef alması, üçüncüsü küresel İslamafobya ile içeride yaşatılan 28 Şubat`ın birbirine ne kadar benzediği. Davut Dursun`un da ifade ettiği gibi, 12 Eylül gibi darbeleri görünürde cuntalar yapıyor ve cunta bunu yaparken dışarıdan mutlaka destek alıyor. Demokrat Parti`ye karşı yapılan ve üç bakanın asılması ile sonuçlanan 27 Mayıs 1960 darbesini içeride CHP destekliyor.12 Eylül darbesi ise, meclisteki bütün partilere karşı yapıldı, fakat terör ile dizayn edildiği için görünüşte halk desteği vardı. 28 Şubat ise, bunlardan farklı. Her ne kadar REFAH-YOL hükümetine karşı yapıldığı hissedilse de, aslında tüm topluma karşı yapıldı. Bunu hepimiz yaşadık. Belli bir siyasi partiye karşı spesifik olarak yapılmadı. Zaten post-modern darbe olarak adlandırılması da bundan kaynaklanıyor\" dedi.
Erarslan, konuşmasında 28 Şubat aktörlerinin kişisel yaşama yönelik olarak gerçekleştirdikleri niyet okumaları ve özel hayatın mahremiyetine pervazsızca yapılan saldırıları örnekler vererek anlattı. (Ramazan Sındıraç - İLKHA)
\"Bu salonda yaşı müsait olan herkesin 28 Şubat`a ait bir yarası varıdır\" diyerek sözlerine başlayan Yusuf Ziya Cömert, \"DYP ile Refah Partisi hükümet kurdu. O andan itibaren 28 Şubat kısa bir sürede görülür hale geldi. Bir akşam bir TV kanalında bir haber izledim. Haberde `Dört koldan irticai faaliyetleri hız kazanıyor` deniliyordu. Bu faaliyetlerden biri Taksim`e Camii yapılması, biri de karayolu ile Hac`ca gidilmesiydi. Haberi veriş tarzlarıyla vatan elden gidiyor havası oluşturuyorlardı. Arkasından Ali Kalkancılar, Fadime Şahinler görüldü ve çirkin bir atmosfer oluşturuldu. Tamamı hile hurdadan ve bu ülkenin değerlerine düşmanlıktan oluşan bir hava oluşturuldu. Bunu da basın ve yayın organlarını kullanarak yaptılar\" şeklinde konuştu.
Sibel Eraslan ise, \"Bu akşamki konuşmamı üç bölümde toplamak istiyorum. Birincisi 28 Şubat`ı kim kime karşı yaptı, ikincisi 28 Şubat`ın mahremiyeti hedef alması, üçüncüsü küresel İslamafobya ile içeride yaşatılan 28 Şubat`ın birbirine ne kadar benzediği. Davut Dursun`un da ifade ettiği gibi, 12 Eylül gibi darbeleri görünürde cuntalar yapıyor ve cunta bunu yaparken dışarıdan mutlaka destek alıyor. Demokrat Parti`ye karşı yapılan ve üç bakanın asılması ile sonuçlanan 27 Mayıs 1960 darbesini içeride CHP destekliyor.12 Eylül darbesi ise, meclisteki bütün partilere karşı yapıldı, fakat terör ile dizayn edildiği için görünüşte halk desteği vardı. 28 Şubat ise, bunlardan farklı. Her ne kadar REFAH-YOL hükümetine karşı yapıldığı hissedilse de, aslında tüm topluma karşı yapıldı. Bunu hepimiz yaşadık. Belli bir siyasi partiye karşı spesifik olarak yapılmadı. Zaten post-modern darbe olarak adlandırılması da bundan kaynaklanıyor\" dedi.
Erarslan, konuşmasında 28 Şubat aktörlerinin kişisel yaşama yönelik olarak gerçekleştirdikleri niyet okumaları ve özel hayatın mahremiyetine pervazsızca yapılan saldırıları örnekler vererek anlattı. (Ramazan Sındıraç - İLKHA)