Yerli koronavirüs aşısında tarih belli oldu
TÜBİTAK desteğiyle Türkiye’nin COVID-19’a karşı ilk mRNA aşı çalışması sürüyor. Doç. Dr. Nadir Koçak, Milliyet’e yaptığı açıklamada, yerli mRNA aşısında, Nisan ayından itibaren ‘Faz’ çalışmalarına geçileceğini belirtirken, “Yaz bitmeden yerli mRNA aşısının piyasaya çıkması için tüm gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz” dedi.
COVID-19’a karşı başta Çin olmak üzere ABD ve İngiltere’de üretilen aşıların etkinliği tartışılmaya devam ederken, yerli koronavirüs aşıları için Türkiyeli bilim insanlarının çalışmaları aralıksız devam ediyor. TÜBİTAK desteğiyle Türkiye’nin COVID-19’a karşı ilk mRNA aşı çalışması ise Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı bünyesinde devam ediyor.
Aşı geliştirme projesinin yürütücüsü Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nadir Koçak, Milliyet’ten Mert İnan'a yaptığı açıklamada, yerli mRNA aşısında, Nisan ayından itibaren ‘Faz’ çalışmalarına geçileceğini belirtirken, “Yaz bitmeden yerli mRNA aşısının piyasaya çıkması için tüm gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Tek mRNA aşısı yerine, 3 farklı mRNA aşı dizaynı üzerinde çalışıyoruz. Bu sayede en etkin olan aşı dizaynını tespit ederek, Nisan ayından itibaren insan deneyleri, yani Faz çalışmalarına başlamayı planlıyoruz. Şuan için mRNA aşılarımızdan ilkinin hayvan deneylerini tamamladık. Diğer ikisinde ise hayvan deneylerine başlamak üzereyiz. Bu deneylerden elde edeceğimiz sonuçlar en geç Ocak ayı sonunda ortaya çıkacak” dedi.
İlk ve tek ekip
Türkiye’de COVID-19’a karşı ilk ve tek mRNA aşısı üzerinde çalışan ekip olduklarının altını çizen Doç.Dr.Koçak, “MRNA aşıları dizayn aşıları olduğundan tek çalışma yerine 3 farklı çalışma üzerinden yürümek istedik. 2 yıl önce BioNTech Firması kurucusu Uğur ve Özlem hocalarımızla görüşüp bilgi alışverişinde bulunmuştuk. MRNA aşıları yeni bir teknoloji olduğundan, dünyada sınırlı sayıda çalışma var. Türkiye’deki çalışmaya ilk kez başlayan ekibiz. Pandemi öncesinde kanser aşıları üzerinde çalışıyorduk. Uğur Şahin Hocanın çalışmaları bize yol gösterici oldu. Dünya genelinde mRNA kanser aşısıyla uğraşan grupların COVID-19 aşısına yönelmesi de bizi tetikledi” diye konuştu.
Oda sıcaklığına dayanıklı
En büyük hedeflerinin mRNA teknolojisiyle çalışan aşı yönetemini Türkiye’ye kazandırmak olduğunu ifade eden Doç. Dr. Koçak sözlerini şöyle sürdürdü;
"'BioNTech’in aşı sürecini önde tamamlayacağını tahmin ediyorduk. Biz de hazırlıklarımızı buna göre yaptık ve özellikle takip etmeye çalıştık. En büyük amaçlarımızdan biri bu teknolojiyi ülkemize kazandırmaktı. BioNTech ve Moderna’dan yaklaşık 8 ay sonra çalışmaya başladık. Geç başlamak bize, dünya genelinde virüs protein stabilitesine dair verileri anlamımızı sağladı. MRNA’ya ilişkin tüm yayınları takip ederek, başta BioNTech olmak üzere diğer kuruluşların dizaynlarını görme fırsatımız oldu. Bu sayede daha stabil, daha etkin aşı geliştirme yönünde ilerledik. Geliştirdiğimiz aşıda soğuk zincire gerek kalmayacak. 6 ay kadar oda sıcaklığında dayanabilecek bir molekülle çalışmalarımızı yürütüyoruz"
Daha az masraflı
MRNA aşılarının teknolojik açıdan daha az maliyetle üretilebileceğini ifade eden Doç. Dr. Koçak, “Bu yeni teknoloji aşıların seri üretim maliyetleri, inaktif aşılara göre 10 kat daha düşük masraflı. Tesis kurmak için, onlarca cihaza ihtiyacımız yok. Düşük maliyetle tesis kurabiliyorsunuz. Aslında eş zamanlı olarak bu tesisin oluşması bizi çok mutlu eder. Ülkemizde mRNA teknolojisine sahip aşı üretecek tesisin kurulması gerekiyor. Laboratuvar koşulları ve fiziksel alt yapının oluşturulmasında bilgi anlamında öncülük yapabiliriz. Gerekli yatırım izni çıktıktan 2 ay sonra mRNA aşı üretim tesisi kurulur. Hızlı onay bu işi çözer. Hedefimiz, yaz aylarında bu aşıyı insanlığın hizmetine sunmak” dedi
mRNA aşısı nedir?
mRNA aşısı, genetik yoldan etki eden sentetik RNA moleküllerini insan hücrelerine transfer eden yeni bir aşı türü. Genetik malzemenin nakli, yani RNA, hücrenin içine girdikten sonra mRNA olarak çalışırken, hücreyi yeniden programlar. Hücrenin patojen, örneğin virüs veya kanser hücreleri tarafından üretilen yabancı proteini üretmesini sağlanır. Ardından bu protein molekülleri vücudun uyumlayıcı bağışıklık tepkisini harekete geçirir. Böylece vücut, proteinin içindeki virüsleri veya kanser hücrelerini yok etmeyi öğrenir.
Kaynak: Milliyet