İrlanda'da kiliseye bağlı kadın evlerindeki binlerce çocuk ölümüne ilişkin soruşturma tamamlandı
İrlanda'da, Katolik Kilisesi'ne bağlı kadın sığınma evlerindeki çocuk ölümleriyle ile ilgili yürütülen soruşturma sonuçlandı. Raporda, en az 18 sığınma evinde 70 yıl boyunca binlerce çocuğun hayatını kaybettiği, ölü sayısının bu merkezlerdeki "korkunç" yaşam koşullarının göstergesi olduğu yazıldı.
İrlanda'da, Katolik Kilisesi'ne bağlı kadın sığınma evlerindeki çocuk ölümleriyle ile ilgili yürütülen soruşturma sonuçlandı. Raporda, en az 18 sığınma evinde 70 yıl boyunca binlerce çocuğun hayatını kaybettiği, ölü sayısının bu merkezlerdeki "korkunç" yaşam koşullarının göstergesi olduğu yazıldı.
Euronews'in haberine göre, skandal, 2012 yılında ortaya çıkmıştı. Amatör tarihçi Catherine Corless, Tuam kasabasında, kiliseye bağlı bir kadın evinde çok sayıda bebeğin öldüğüne dair bir makale kaleme almış ve bebeklerin mezarlarının nerede olduğunun neden bilinmediğini sorgulamıştı. Corless'in araştırmalarına göre Tuam'daki evde ölen 798 çocuktan sadece 2'sinin ölüm kaydı bulunuyordu.
ARAŞTIRMA İÇİN ÖZEL KOMİSYON OLUŞTURULDU
Bebeklerin toplu mezarlara gömüldüğü iddialarının gündeme gelmesi üzerine 2015'te özel bir komisyon oluşturuldu. 2017 yılındaysa Tuam kasabasında 1925-1961 yıllarında faaliyet gösteren ve evlilik dışı çocuk sahibi olan kadınları barındıran kuruma ait binanın altında yapılan kazıda insan kalıntılarına ulaşıldı.
Beş yılı aşkın süredir kadın ve çocuk evleri ile ilgili soruşturma yürüten komisyonun hazırladığı rapor sonrasında, İrlanda hükümetinin özür dilemesi bekleniyor.
"KİLİSENİN KARANLIK GEÇMİŞİNDE YENİ LEKE"
Toplu mezarın bulunmasından sonra başlatılan kamu soruşturmasının 3 bin sayfalık raporunda, sığınma evindeki olağan dışı bebek ölümlerinin 1920'lerden 1990'lara kadar uzandığı, kilise bünyesindeki 18 evde 9 bin çocuğun öldüğü ancak kayıtlarının tutulmadığı yazıldı.
20'inci yüzyıl boyunca devlet desteği ile faaliyet gösteren bu evlerde, dünyaya gelen evlilik dışı çocukların zorla annelerinden alınıp evlatlık ya da yetimhanelere verildiği uzun zamandır biliniyordu.
Raporda, kadınların bu evlere sığınmak zorunda kalmasının baştan yanlış olduğu kabul edilerek, kötü muameleye maruz kalan kadınların özellikle doğum deneyimlerinin "travmatik" olduğu kaydedildi.
Olay, pedofili, çalışanlara yönelik suistimal, bebekleri annelerinden koparıp zorla evlat verme gibi suçlamalarla halihazırda itibarına gölge düşen kilisenin karanlık geçmişinde yeni bir leke olarak yorumlandı.