• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
28 Şubat`ın gizli ellerine hesap sorulsun
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İSTANBUL - Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi (UHİM) yetkililerinden Atıf Gönenç tarafından yapılan açıklamada, \"İşsizliğin ve yoksulluğun arttığı, sosyoekonomik düzeyin toplumsal bölünmüşlüğe yol açtığı, etnik farklılıkların körüklenerek bir çatışma ortamının yaratıldığı durumlarda, ülkeler dış müdahaleye hazır hale gelmiş olurlar. Bu şartların oluşturulduğu ülkelerde küresel aktörler, yerli işbirlikçileri eliyle `demokratikleşme`, `özgürlük` vs. gerekçeler göstererek yönetime elkoyarlar\" ifadelerine yer verildi.

Türkiye darbelerin sancısını yaşamıştır
Türkiye`de darbelerin adeta halkın kaderi haline geldiğini ifade eden Gönenç, \"Dünyanın dört bir yanında sahneye konan bu süreç, henüz bir asrı bulmayan kısa tarihine Türkiye Cumhuriyeti`nde de benzer şekilde tezahür etmiştir. Önce `saltanattan kurtarılıp cumhuriyete kavuşturulduğu` halde bir türlü halka seçme ve seçilme hakkı verilmemiş ve ülke çeyrek asır boyunca tek parti yönetimi ile yönetilmiş, ardından yapılan seçimlerde de `açık rey, gizli tasnif` sistemi kullanılmıştır. 27 Mayıs 1960 Darbesi ile son bulan DP iktidarının ardından ülkenin başbakanı idam edilirken, Türkiye yıllarca bu acı sürecin sancılarını yaşamıştır. Takip eden yıllarda da darbeler Türkiye halkının kaderi olmuş 12 Mart 1971 Muhtırası`nı 12 Eylül 1980 Darbesi takip etmiştir. Ülkeyi kaosa sürükleyen ve kardeş kavgasını körükleyerek darbenin zeminini hazırlayan statükocu zihniyet, darbe sonrasındaki uygulamalarıyla da 30 yıldır bitirilemeyen terör sorununun doğuşunu hazırlamıştır\" diye konuştu.

28 Şubat Türkiye`ye çok büyük darbe vurdu
28 Şubat Post Modern Darbesinin İslamî hareketliliği önce durdurmayı sonra da zaman içerisinde dönüştürmeyi ve söylemlerinin içini boşalmayı amaçladığına dikkat çeken Gönenç, \"16. yılını dolduran `28 Şubat 1997 Postmodern Darbesi` de bu zincirin son halkasını oluşturmaktadır. Diğer darbeler gibi 28 Şubat da Türkiye`yi yıllarca geriye götüren, dünya ile rekabette geride bırakan, ürettiği korku ve endişelerle toplumun farklı kesimlerini karşı karşıya getiren, üretim ve ticareti baltalayarak milyarlarca dolarlık zarara sebep olan karanlık bir müdahale olmuştur. Ancak 28 Şubat`ın en büyük tahribatı, yalnızca kendisini değil bölgesini de harekete geçirebilecek ve küresel hegemonik sisteme karşı durabilecek bir medeniyet yürüyüşünü engellemek olmuştur. 28 Şubat, Türkiye`nin sahip olduğu zihnî ve kültürel zemine bir saldırı niteliği taşımıştır. Küresel sistem bu müdahale ile kendisi için tehdit olarak gördüğü İslamî hareketliliği önce durdurmayı sonra da zaman içerisinde dönüştürmeyi ve söylemlerinin içini boşalmayı amaçlamıştır. Bu açıdan değerlendirildiğinde 28 Şubat`ın başarılı bir proje olduğu kesindir\" şeklinde konuştu.

Türkiye dış güçlerin müdahalesine uygun hale getirildi
28 Şubat`ın Türkiye`yi dış müdahalelere açık bir ülke haline getirdiğini belirten Gönenç, \"Bütün bu darbeler, Türkiye`nin toplumsal barışını sağlamaya güç yetiremeyen, komşularını tehdit olarak gören, farklı etnik grupları bir arada ve huzur içinde yönetmeyi beceremeyen, hak ve özgürlükleri kısıtlayan, inanç farklılıklarına tahammül edemeyen bir ülke görüntüsü vermesine sebep olmuştur. Bu tablo, Türkiye`nin, küresel güçlerin desteğine muhtaç, uluslararası hukuk tarafından sürekli kontrol edilmesi gereken sorunlu bir ülke olduğu söylemine de zemin hazırlamış ve onu dış müdahalelere açık hale getirmiştir. Nitekim çeyrek yüzyılı aşan terör sorunu bu müdahalenin en somut tezahürü niteliğindedir\" dedi.

Sivil toplum 28 Şubat`ın hesabını sorsun
28 Şubat ile hesaplaşmak için atılan adımlarda bu darbenin gizli ellerine de hesap sorulması gerektiğini belirten Gönenç, \"Bugün Türkiye`de `28 Şubat 1997 Postmodern Darbesi` ile hesaplaşmaya yönelik olarak atılan adımlar, yalnızca darbeleri gerçekleştiren Türkiye`deki sorumlulara karşı değil, darbelerin hizmet ettiği dış güçlere karşı da atılmalıdır. Bugüne kadar darbenin gizli eli olan küresel sisteme karşı bu anlamda herhangi bir `Hesap Sorma Hareketi`nin ne siyasî merciler, ne de sivil toplum tarafından başlatılamamış olması üzücüdür. Dileğimiz 28 Şubat`ın gerçek sorumlusu olan küresel sistemle yüzleşilmesi ve böylesi bir `Hesap Sorma Hareketi`nin bir an önce başlatılmasıdır. Darbelerin yaşanmadığı bir Türkiye hayalinin, ancak darbelerin asıl müsebbibi olan küresel sistemle yapılacak bu hesaplaşmayla gerçekleşebileceği unutulmamalıdır\" diye konuştu. (Şükrü Gündüz - İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir