Nesli yok olma tehdidi altındaki balık özel havuzlarda yetiştiriliyor
Değişen iklim şartları ve kürwel ısınmayla birlikte nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan canlılardan biri olan Mersin balığının yok olmaması için çalışmalar yürütülüyor. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi'nce, dinozorlarla aynı dönemde yaşadığı belirtilen mersin balığının neslinin yok olmaması için havuzda yetiştirme yöntemine başvuruldu..
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Bilimleri Fakültesi Sapanca İçsu Ürünleri Üretimi Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde neslini günümüze kadar devam ettirmeyi başaran ‘karaca’ ve ‘sivrişka’ türü mersin balığının neslinin devamı için çeşitli çalışmalar yürütülüyor.
İÜ Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Memiş koordinatörlüğünde yürütülen çalışmalarda, mersin balıklarının neslinin sürdürülmesi için 2 büyük havuz kuruldu.
Havuzlarda bakımları özenle yapılan mersin balıklarının yumurta gelişimi, belirli zaman dilimlerinde ultrasonla takip ediliyor.
Hareketleri titizlikle takip edilen mersin balıklarının, uygun zamanda yumurtlamaları sağlanarak neslinin yok olmamasının önüne geçiliyor.
Prof. Dr. Memiş, mersin balıklarına günümüzün ‘dinozorları’ denildiğini ve varlıklarının 200 milyon yıl öncesine dayandığını söyledi.
Dünyada 26 tür mersin balığının bulunduğunu, Türkiye sularında sadece 5 türünün yaşadığını ve bunlardan 3 türün halen Türkiye sularında bulunabildiğini belirten Memiş, ‘Bu balıklar 100-150 sene arasında yaşayabiliyorlar. Ağırlıkları bir tonun üzerine çıkabiliyordu ancak günümüzde nesli tükenme tehlikesi altına girdi.’ diye konuştu.
Memiş, mersin balıklarının tatlı sularda yumurtaladığını ve denizlerde beslendiklerini dile getirerek, şöyle devam etti:
‘Bu balıkların doğada yumurtalama alanları çeşitli nedenlerle azaldı. Bu nedenle Kültür Balıkçılığıyla nesli tükenme tehlikesi altına olan bu türlerin üretimini gelecek nesillere taşımak için bizlere görev düşüyor. Türkiye’de 2000’li yıllardan beri bakanlıkla beraber üniversite olarak mersin balığının neslinin devamı için Sapanca’da çalışmalar yapıyoruz. Balıklar için özel havuz yaptık ve bu alanda onların bakımını sağlıyoruz. Mersin balıkların düzenli olarak beslenmelerini ve kontrollerini yapıyoruz. Kış aylarında yumurtlamaya yakın dişi ve erkekleri tespit ediyoruz. Su sıcaklığının soğuk olduğu dönemde onları ayırarak su sıcaklığının 14-15 dereceye geldiği mayıs ayında neslinin devam için uygun zamanda kontrollü olarak yumurtlamalarını sağlıyoruz. Mersin balıklarını sürekli gözlem altında tutuyoruz. Amacımız yavru balık üreterek bakanlık kontrolünde doğayla buluşturmak ve doğal ortamlarda neslinin devamını sağlamak.’
Mersin balığının uzun yaşadığı için farklı türlerin farklı üreme sezonlarının olduğunu anlatan Memiş, yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda balıkların kültür ortamından yumurtlama süresini 10-15 yıldan 4-5 yıllara düşürüldüğünü vurguladı.
‘Mersin balıklarından asla vazgeçilmemesi gerekiyor’
Mersin balıklarından asla vazgeçilmemesi gerektiğinin altını çizen Memiş, balıkların nehirlerdeki yumurtlama alanlarının yok olmamasının önemli olduğunu ifade etti.
Memiş, balıkları doğal ortamlarında bulundurmak gerektiğini aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:
‘Çalışmalarda Tuna Nehri’nin Romanya kıyılarından bırakılan balıkların bizim sularımıza gelebildiğini tespit ettik. Ülkemizden giden balıklar da Karadeniz’de kıyısı olan başka ülkelere gidebiliyor. Yaşadıkları nehirde kurulan hidroelektrik santrallerinde bu balıkların geçişine uygun balık geçitleri yapmalı ve hareket alanlarını sınırlandırmamalıyız. Özellikle Sakarya Nehri’nde halen varlığı tespit edilen bu balıkları yaşatabilmemiz için HES’ler üzerinde var olan fakat çalışmayan balık geçitlerini yenileyerek balıkları doğasında yaşatmaya devam etmemiz gerekiyor.’