Sözcü Gazetesi ve CHP'li Sağlar hakkında suç duyurusu
Mil-Diyanet Sen, tesettürlü kadınlar için sarf ettiği sözler nedeniyle CHP Parti Meclisi Üyesi Fikri Sağlar ve Ayasofya'yı 2020 yılının felaketleri arasında gösteren Sözcü Gazetesi hakkında suç duyurusunda bulundu.
Manevi İlkeli Liyakatli Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası (Mil-Diyanet Sen), tesettürlü kadınlar hakkındaki çirkin sözleri nedeniyle Fikri Sağlar ve Ayasofya'nın ibadete açılmasını 2020 yılının felaketleri arasında gösteren Sözcü Gazetesi hakkında Ankara Adalet Sarayı'na suç duyurusunda bulunduktan sonra basın açıklamasında bulundu.
Katıldığı bir televizyon programında, "Türbanlı hâkim karşısına gittiğimde adaleti savunacağı konusunda kuşkum var. Bazıları militanca ve ideolojik takılıyor." sözleri nedeniyle Eski Bakan ve Eski CHP Milletvekili Fikri Sağlar ile Ayasofya'nın ibadete açılmasını 2020 yılının felaketleri arasında sıralayan Sözcü Gazetesi'nin tavırları kamuoyunda büyük bir tepkiye yol açmıştı.
"Fikri Sağlar, 2020 yılının en faşist açıklamasını yapmıştır"
Yapılan basın açıklamasında CHP Parti Meclis Üyesi Durmuş Fikri Sağlar'ın sözlerinin kabul edilemez olduğunu dile getiren Mil-Diyanet Sen Genel Başkanı Celaleddin Gül, "Durmuş Fikri Sağlar, durup dururken bir televizyon kanalında başörtüsü konusunu yeniden kaşıdı ve 'Türbanlı bir hâkimin karşısına çıktığım zaman adaleti yerine getireceği konusunda kuşkum var.' şeklindeki talihsiz açıklamalarıyla başörtülü hâkimlerin adil karar veremeyeceğini söyledi. Bu ifadeleriyle 2020 yılının en faşist açıklamasını yapmış oldu. Durmuş Fikri Sağlar'ın sahip olduğu malum zihniyet, bu milletin başörtülü kızlarına ve hanımlarına 50 sene zulmetmiş, üniversitelerden, mahkemelerden, okullardan, TBMM'den… Kısaca tüm kamu kurumlarından kovmuş, ama bu aziz milletin aziz evlatları bu kadar zulme ve haksızlığa rağmen bir gün kalkıp 'Başı açık hakimlere güvenmiyorum.' ifadesini kullanmamıştır." dedi.
"Muhafazakâr seçmene 'ben artık değiştim' diyen CHP suçüstü yakalanmıştır"
Gül, "Durmuş Fikri Sağlar, güya başörtüsü ve türbanın farklı şeyler olduğunu ifade ederek kelime oyunu oynamış ama aslında talihsiz açıklamalarıyla örtünmenin her türlüsüne karşı olduğunu gizlemeye çalışmış ve başörtüsü üzerinden toplumda ayrımcılık yaparak 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 122'nci maddesine göre 'Nefret ve Ayrımcılık' suçu işlemiştir. Muhafazakâr seçmene 'ben artık değiştim' diyen CHP suçüstü yakalanmıştır. CHP, karşılarındaki insanların düşündüklerini değil, duymak istedikleri şeyleri söylüyor ve bulundukları ortamın rengine bürünüyor." ifadelerini kullandı.
"Sözde kadın dernekleri neredesiniz? Fikri Sağlar'a diyecek bir çift sözünüz yok mu?"
Sözde kadın haklarını savunduğunu iddia eden, aslında kadınların masum duygularını istismar eden kadın derneklerine seslenen Gül, şunları aktardı:
Neredesiniz? Fikri Sağlar'a diyecek bir çift sözünüz yok mu? Siz hangi kadınların hakkını koruyor ve hangi düşünceye sahip kadınları koruyorsunuz? Kadına yönelik şiddeti önlemek için İstanbul Sözleşmesi'ni savunanlar, siz neredesiniz? Fikri Sağlar'ın, sırf inancından dolayı hakaret ettiği başörtülü hâkimin hakkını savunmayacak mısınız? Size göre o kadın değil mi, yoksa onun savunulacak bir hakkı yok mu? İstanbul Sözleşmesini eleştirdiği için Abdurrahman Dilipak'ı adeta linç kampanyasına tabi tutan ve 81 ilde suç duyurusunda bulunan başörtülü kadınlar, siz neredesiniz? Fikri Sağlar'a diyeceğiniz bir çift kelamınız yok mu? Sayın Dilipak için koştuğunuz mahkeme kapılarına Fikri sağlar için de koşacak mısınız?
Mil-Diyanet Sen Genel Başkanı Celaleddin Gül
"Ayasofya'nın açılışını 2020'nin felaketleri listesine ancak Yunanistan alabilir"
Sözcü Gazetesi'nin 2021'in ilk gününde Ayasofya'nın ibadete açılmasını 2020 yılının felaketleri arasında sıralayan skandal manşetine tepki gösteren Gül, "Sözcü Gazetesi, Sultan Fatih'in vakfı olan ve 86 yıl sonra yeniden ibadete açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin açılmasını '2020'de hatırlanmak istenmeyen, felaket ve gözyaşı' olarak nitelendirilen olayların arasında sayarak aslında kimin sözcüsü olduğunu ve kime hizmet ettiğini göstermiştir. 83 milyonun ortak iradesi ile açılmış olan Ayasofya, sadece Müslüman milletimizin değil, tüm İslam alemini sevince boğmuştur. Ayasofya'nın açılmasıyla üzerimizdeki lanet kalkmıştır. İslam alemini sevindiren bu tarihi açılış, nasıl olur da felaket ve gözyaşı olarak hatırlanır. Olsa olsa Ayasofya'nın açılışını ancak Yunanistan 2020'nin felaketleri listesine alabilir. Hal böyleyken size ne oluyor, siz kime hizmet ediyorsunuz? Sahi! Siz hangi milletin evladısınız?" diye sordu.
"Ayasofya 2020 yılının taçlı yıldızı olmuştur"
Açıklamanın devamında Gül, "Sözcü'nün her fırsatta yalan, yanlış ve türlü bahanelerle milletimizin göz bebeği kurumu Diyanet'e, başkanına ve din görevlilerine attığı iftira ve karalamalar artık bardağı taşırmıştır. Bunların karşısında susmayacağız ve attığı iftira ve karalamalarda boğulması için Mil-Diyanet Sen, hukuki olarak ne gerekiyorsa gereğini yapacaktır. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi 'Ayasofya 2020 yılının taçlı yıldızı' olmuştur. Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın on yıllarca mitinglerinde haykırdığı 'Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın' hayali gerçekleşmiş, milletimizin aziz evlatları sevince boğulmuştur." ifadelerini kullandı.
"İstanbul Sözleşmesi'nin iptali için her platformda gücümüz yettiğince çalışıyoruz"
Mil-Diyanet Sen'in bir Diyanet sendikası olduğunu hatırlatan Gül, "Kuruma, onun saygın başkanına ve onurlu din görevlilerine her zaman sahip çıkacaktır. Mil-Diyanet Sen, Hacı Bayram ve Ayasofya Camii'nde Cuma hutbesi okuduğu için suç duyurusunda bulunarak itibarsızlaştırılmaya çalışılan Diyanet İşleri Başkanına sahip çıkarak gereken desteğini vermiş ve onu ve din görevlilerimizi yalnız bırakmamıştır. Bu durumun önüne geçmek için 'Minber Dokunulmazlığı' teklifini Türkiye'nin gündemine taşıyarak konu ile alakalı Sayın Cumhurbaşkanımıza ve TBMM Başkanına mektup yazılmıştır. Mil-Diyanet Sen olarak, toplumun ahlaki yapısını bozmak isteyen düşünce yapılarıyla daima mücadele edecek, kutsal ailemizi dağıtan ve imzalandığı günden beri 2 Milyon erkeği evinden uzaklaştıran, kadını yaşatmak değil; aksine daha çok öldüren İstanbul Sözleşmesi'nin iptali için her platformda gücümüz yettiğince çalışıyoruz. Müslüman aile yapımızı bozan TV dizileri ve filmlerin denetimi için Diyanet mutlaka RTÜK'te temsil edilmelidir. RTÜK bünyesinde 'Ahlak Denetim Kurulu'nun kurulması için kamuoyu oluşturduk ve ilgili yerlere müracaat ettik." şeklinde belirtti. (İLKHA)