• DOLAR 34.312
  • EURO 37.22
  • ALTIN 3018.549
  • ...
Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Yavuz Laçin, asgari ücrette işverenin ve işçinin bulunduğu şartların göz önünde bulundurulması gerektiğini belirterek, devletin kendi bütçesini zorlamadan işçiyi, pandemi dönemine vergiden muaf tutmasının çok güzel sonuçlar doğuracağını söyledi.

Asgari ücretlideki vergi kalemlerinin hafifletilmesinin hem işveren hem de işçi için çok güzel sonuçlar doğuracağını kaydeden ATSO Başkan Yardımcısı Yavuz Laçin, maddi durumu düzeltilmeyen işçinin işverene ciddi faydasının dokunamayacağını söyledi.

"Aslında Devlet bu dönem işçiden vergi almayabilirdi"

Tüm dünyada ciddi ekonomik problemlerin olduğunu ifade eden Laçin, bu durumun göz ardı edilmemesi gerektiğine işarete ederek şunları söyledi:

Bir asgari ücretlinin işverene 4 bin 500 TL maliyeti oluyor ama kendimizi çalışanların yerine koyduğumuzda gerçekten çok sıkıntılı bir durum. Şuanki şartlarda belirlenen asgari ücret ile geçinilemez. Sadece ülkemiz değil tüm dünya sıkıntı içerisinde, bu durumu da göz ardı etmemek lazım. Pandemiden önce işlerimiz iyiydi, şimdi ise şartlar biraz daha zorlaşmış. Kimseyi işinden çıkaramıyoruz. Nihayetinde bu insan yıllardır senin yanında çalışıyor nasıl çıkaracaksın. Diğer taraftan, bu çalışanların her ay 4 ile 5 bin TL arasında bir maliyeti vardır. Aslında devlet, bu dönem işçiden vergi almayabilirdi, bu da hem işçi ve hem de işveren için çok iyi olurdu.

"Benim yanımda çalışan işçi eğer tok olmaz ise, benim işimde verimli olamaz"

İşçilerin borçlu olduklarını ve bu halde zor durumda kaldıklarını belirten Laçin, "Bir tüccar olarak yaptığım hesaplamada elektrik, telefon gibi giderlerin bizi sarstığını söyleyebilirim, işçi açısından düşündüğümüzde ise onların bütçesini daha da olumsuz etkilemekte. Öyle çalışanlarım var ki, her tarafa borçlu durumda, bakkala borçlu, elektrik borcu var, hatta borcundan dolayı bazı zamanlar elektriği kesilenler oluyor. İşçilerimden bazıları ile görüştüğümde 3 yıldır Emlak Vergisi ödeyemediklerini söylüyorlar. Nedenini sorduğumda bana, "Biz 2 bin 500 TL ile ev mi geçindireceğiz, çocukların okul masrafını mı karşılayacağız, ev kirası mı ödeyeceğiz?" gibi serzenişte bulunuyorlar. 24-25 kişi şuan yanımda çalışıyor ve bunların günlük hayatlarını, geçimlerini nasıl yaptıklarını araştırıyorum. Bu dönem için devlet kendi ekonomik bütçesini zorlamadan  KDV ve vergi almasa daha güzel olurdu, işçi de bu dönem için ekonomik olarak biraz rahatlamış olurdu. Ve biz işverenler unutulmamalı, nihayetinde işveren olmasa işçi de olmaz. Düşünün yanımda çalışan 25 kişi yaklaşık 250 nüfusun geçimine tekabül ediyor, bu noktada işverenlerin ayakta tutulması lazım. Nasıl olacak peki bu? Asgari ücret, stopaj, sigorta ile birlikte bize 4 bin 500 TL'ye bir işçi mal oluyor. Vergi olmasa hem işçi ve hem de işveren memnun olacak. Çünkü benim yanımda çalışan işçi eğer tok olmaz ise benim işimde verimli olamaz. Önce işçinin karnını doyuracağım ki, o da bana verimli olacak." şeklinde konuştu.

"Asgari ücretteki artış önemli ama yeterli değil"

HAK-İŞ Konfederasyonu Ağrı Şube Başkanı Ahmet Varol ise şunları söyledi:

"2 bin 825 TL net bir işçinin eline geçen rakam, önemli buluyoruz ama yeterli değil. Ülkemizde yaşanan pandemi sürecinde iççilerimiz, emekçilerimiz fedakar bir şekilde çalışmaktadır. Yapılması gereken ise vergi kanununda bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu, vergi dilimlerinin, sigorta primlerinin, işçi payının, gelir vergilerinin bir kanun çıkartılarak, düzenleme yapılması. Bu sayede hem işverene ve hem de işçiye katkı sağlanabilir." (İLKHA)

Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız