Salgına karşı kurallara uymayanlar kul hakkına girmektedir
Adıyaman İl Müftüsü Mehmet Taşçı Covid-19 nedeniyle alınan tedbirlere uyulmaması ve beraberinde salgının yayılmasına sebep olanların kul hakkına girdiklerini hatırlattı.
Bu tür salgınların birer imtihan olduğunu ve kıyamete kadar benzer salgın ve hastalıklarla insanlar imtihana tabi tutulacağını dile getiren Taşcı, Asr-ı Saadet döneminde de benzer hastalıların yaşandığına dikkat çekti.
Hafta sonları getirilen sokağa çıkma kısıtlaması ve 2021 yılına girilecek olan hafta 4 gün sokağa çıkma kısıtlamasının çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Taşçı bu zamanların fırsata çevrilmesi gerektiğini vurguladı.
"İnsanlığa acizliğini öğreten ve diz çöktüren bir salgınla karşı karşıyayız"
Salgınların insanlar için birer imtihan olduğunu dile getiren Taşçı, "Hepimizin malum olduğu üzere bir bir yıla yakındır ülkemiz, dünyamız Covid-19 salgını ile mücadele vermekte ve gerçekten de birçok insanın bu sebeple dünyalarını değiştirdiklerini görüyoruz. Birçok kardeşimiz Covid-19 salgınıyla imtihan edilmektedir. Zengin, fakir; amir memur, ağa, bey, paşa ayırmayan top yekûn insanlığa acizliğini öğreten ve diz çöktüren bir salgınla karşı karşıyayız. Bütün insanlık, özelliklede biz inananlar hem kendimizi hem sevdiklerimizi korumak adına alınan tedbirlere harfiyen uymamız gerekiyor. Covid-19'a dikkat etmek için maske, mesafe ve temizlik kurallarına hiç taviz vermeden yerine getirmemiz gerekiyor." dedi.
Taşçı salgınların her dönem var olduğuna dikkat çekerek, "Bu hastalık dışında önceki zamanlarda da buna benzer hastalıklar hep olmuş, Asr-ı sadette de olmuş ve bundan sonrada kıyamete kadar da bu imtihanlar, salgınlar eksik olmayacak. Ama önemli olan bu kurallara uymamızdır. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Müslüman ne zarar verecek nede zarara uğrayacak." tek başına bu hadis-i şerif bile inananların ve Müslümanların böylesi zamanlarda nasıl bir tavır takınması gerektiğini öğrenmesi için tek başına yeter. Peygamber Efendimiz Allah Resulü Hazreti Muhammed (Aleyhisaletu vesellem) bu şekilde, taşıyıcı bir hastalığı olan insanların dışarı çıkmamaları, sağlıklı insanların müptela olmuş insanların yanına gitmemeleri gerektiğini, kendisinin de onlarla musafaha yapmadığını hadis kitaplarında okumaktayız ve görmekteyiz. Dolayısıyla kardeşlerimizin bu kurallara harfiyen uymaları gerekir." ifadelerini kullandı.
"Bir Müslümanın başka bir Müslümanın ölümüne sebep olması, onu öldürmüş gibidir"
Karantinada kalması gereken kişilerin dışarıda gezmesinin kul hakkına girmek olduğunu belirten Taşçı, "Covid-19 olduğu halde kurallara uymayıp dışarı çıktığı taziye, düğün veya toplu alanları gittiği için başkasına bulaştırdığını ve bulaştırdığı insanın öldüğünü çok duyar olduk. Bir Müslümanın başka bir Müslümanın ölümüne sebep olması çok ağır bir vebaldir, onu öldürmüş gibidir Allah korusun. Karantinada kalması gerekirken karantinada kalmıyor, eden veya yurttan kaçıyor. Bu tür hareketler büyük sorumluluğu gerektirir. Bizler kesinlikle hiçbir zaman bunlara tevessül etmeyeceğiz. Cenab-ı Hak bize Kur'an-ı Kerim'de Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Nefislerinizi öldürmeyin "diye buyurmuştur. Bu konu hakkında birçok ayet ve hadis vardır. Bizim herkesten fazla duyarlı olup kendimizi, ailemizi, insanlığı bu konuda uyarmamız hem insani hem dini vazifemizdir." şeklinde konuştu.
"Çocuklarımızla beraber evlerimizde cemaatle namaz kılabiliriz"
Hafta sonu ve uygulanacak olan 4 günlük sokağa çıkma kısıtlamasının çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Taşcı, "Yetkililerimizin tarafından 4 günlük dışarıya çıkma kısıtlamanın evlerimize hapsolma olarak anlamayalım. Ve bunu fırsata çevirelim, hayatın rengini değiştirmek, yaşamın şeklini değiştirmektir. Dışarıda olduğumuz zaman yaptığımız işlerimiz, vazifelerimiz bellidir. Biz inananlar için hiçbir zaman çaresizlik yoktur. 4 gün emimizde kalacaksak o zaman bunu değerlendireceğiz, hayat şartlarımızı ve şeklini değiştireceğiz." dedi.
"Neredeyse dünyevileşmiş bir hayatımız var"
Gelişen çağda artan dünyevileşmenin bir nebze de olsa bu vesileyle bir kenara bırakılması gerektiğini hatırlatan Taşcı, "Çocuklarımızla beraber evlerimizde cemaatle namaz kılabiliriz. Bütün Müslümanların hep yakındıkları zaman bulamıyorum, aileme zaman ayıramıyorum, zaman bulup ta okuyamıyorum diyenler bu vakitlerde zaman ayırsınlar. Kur'an-ı Kerim okuyabiliriz, bilmeyenler Kur'an-ı Kerim öğrenebilir bugün her türlü imkân mevcut. Bilenler 4 günde hatim yapabilir. Şu dört günde Peygamber Efendimiz Allah Resulü Hazreti Muhammed'in (Aleyhisaletu vesellem) hayatını okuyabiliriz. Gündemi ve toplumu ilgilendiren ilmi kitaplar okuyabiliriz." ifadelerini kullandı.
Taşçı son olarak "Neredeyse dünyevileşmiş bir hayatımız var. Dört gün bir muhasebe bir hesap yapalım. Nereden geldim, nereye gidiyorum, nasıl gidiyorum, yanlışlarım ney, doğrularım ney diye muhasebe edelim. Hasenatımızı ve seyyiatımızı tartmak için bir fırsat, bir imkandır. Allah ile baş başa kalmak, Kur'an ile Peygamber Efendimiz Allah Resulü Hazreti Muhammed (Aleyhisaletu vesellem) ve O'nun yoluyla baş başa kalmak için bir fırsattır. İbn-i Abbas'ın dediği gibi 'Bir anlık tefekkür, bin yıllık nafile ibadetten daha evladır.' Tefekkür edelim, bütün Peygamberlerin hayatında var uzlet. Peygamber Efendimiz Allah Resulü Hazreti Muhammed (Aleyhisaletu vesellem) zaman zaman gider Hira mağarasında Rabbiyle baş başa kalırdı. Hazreti Musa Tur dağında Rabbi ile beraber kaldı." şeklinde konuştu. (İLKHA)