HÜDA PAR’dan ABD’nin CAATSA yaptırımları değerlendirmesi: “Kınıyoruz!”
ABD’nin CAATSA yaptırımlarını kınayan HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, Türkiye’nin yaptırımlara boyun eğmemesi ve ABD’ye karşı dik durması gerektiğini söyleyerek, ABD’ye ait İncirlik, Kürecik ve diğer tüm üslerin kapatılması çağrısında bulundu.
HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam yaptığı açıklamada; ABD’nin CAATSA yaptırımları, Afganistan’da hatim törenine saldırı ile Müslümanlar için tehlikeli hale gelen Hindistan yönetimi gibi gündemin öne çıkan konularını değerlendirdi.
ABD’nin CAATSA yaptırımları
ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaptırımlarını değerlendiren Sağlam, “ABD, Rusya’dan S-400 Hava Savunma Sistemini aldı diye düşman ülkelere karşı uygulanan CAATSA yaptırımlarını Türkiye’ye karşı yürürlüğe koydu.
Böylece CAATSA yaptırımları ilk defa NATO üyesi bir ülkeye uygulanmış oldu. Alınan bu yaptırım kararıyla ABD için müttefik ve dost kelimesinin ne anlama geldiğini bütün dünya bir kez daha görmüş oldu. ABD için dost ve müttefik kavramı; bütün alanlarda tamamen teslim olmak, onun çıkarlarının bekçiliğini yapmak demektir. Bunu yapmayanlar ise yaptırıma tabi tutulacak düşman ülkelerdir. Bu yaptırımları ve bu emperyalist zihniyeti kınıyoruz.” dedi.
“Türkiye, yaptırımlara boyun eğmemeli, ABD’ye karşı dik durmalıdır”
Yaptırımlara boyun eğilmemesi gerektiğini belirten Sağlam, “Türkiye, yaptırımlara boyun eğmemeli, egemen ve bağımsız bir ülke olmanın gerektirdiği ilkeli ve onurlu bir dış politika yürütmelidir. Ekonomik, siyasi ve askeri politikalarını halkının ve bulunduğu coğrafyadaki halkların menfaatlerini önceleyerek kendisi belirlemelidir. ABD’ye karşı dik durmalı, mütekabiliyet esası gereğince yaptırımları kesinlikle karşılıksız bırakmamalıdır. İncirlik ve Kürecik hava ve radar üsleri başta olmak üzere ABD’ye ait üsleri kapatmak da dâhil bütün seçenekler değerlendirilmelidir.” ifadelerini kullandı.
Afganistan’da hatim törenine saldırı
Afganistan’da hatim törenine yapılan saldırıya değinen Sağlam, “Afganistan'ın Gazne vilayetinde, Kur'an-ı Kerim hatim törenine düzenlenen bombalı saldırıda, aralarında 11 çocuğun da olduğu 15 Kur’an talebesi şehit oldu, en az 20 kişi de yaralandı. Belh ve Helmand vilayetlerinde düzenlenen bombalı saldırılarda ise 6 kişi katledildi. 2001 yılından bu yana ülkede devam eden işgal ve iç savaş bugüne kadar on binlerce sivilin hayatına mal oldu. Afganistan yönetimi ile Taliban arasında yürütülen müzakere süreci devam ederken ve işgalci güçlerin bölgeyi terk etmesine yönelik mutabakat da sağlanmışken sivilleri hedef alan bu saldırılar, iç savaş ve istikrarsızlığın arzulandığını göstermektedir. Afganistan’da iç barışa yönelik müzakere süreci için şartsız ve süresiz ateşkes ortamı sağlanmalı, saldırılara son verilmelidir. Savaş, kan ve gözyaşı, Afganistan halkının kaderi olmaktan çıkarılmalıdır. Sivilleri hedef alan menfur saldırıları kınıyor, saldırılarda vefat edenlere Allah’tan rahmet, ailelerine ve kardeş Afganistan halkına başsağlığı diliyoruz.” dedi.
Hindistan Müslümanlar için tehlikeli bir yer haline geldi!
Hindistan’ın Müslümanlar için tehlikeli bir yer haline geldiğine işaret eden Sağlam, “Güney Asya Kolektifi tarafından hazırlanan ‘Güney Asya'da Azınlıkların Durumu’ başlıklı rapora göre, Hindistan hükümetinin geçen yıl hazırladığı Ulusal Vatandaşlık Kaydı, milyonlarca Müslüman'ı ‘vatansız’ kalma riskiyle karşı karşıya bıraktı. Raporda ayrıca, Hint toplumunda İslam karşıtlığının arttığına da dikkat çekildi. Hindistan’da faşist Modi hükümeti, Cammu Keşmir’de bölgenin etnik ve dini yapısını değiştirmeye yönelik adımlarının yanı sıra yeni vatandaşlık yasası, Müslümanların ibadet özgürlüğünü engelleyen yasal düzenlemeler ve Müslümanlara yönelik eylemleriyle 180 milyon Müslümanı vatansız bırakmayı amaçlamaktadır.” dedi.
“Hindistan yönetimine karşı Keşmir ve Müslüman nüfus desteklenmeli”
Sağlam son olarak şöyle konuştu: “Hindistan'da, son olarak bir eyalette farklı dinden kişilerin evlenmesini engelleyen bir yasa Müslümanlara karşı baskı aracı olarak uygulanmış, düğünlere baskınlar düzenlenerek Müslüman erkeklerin Hindu kızlarla evlenmesi engellenmiştir. 180 milyonun din ve ibadet özgürlüğüne karşı saldırgan bir politika izleyen, amacının ülkede etnik ve dini nüfusu tek tipleştirmek olduğunu açıkça söyleyen faşist yönetime karşı özellikle İslam dünyasındaki tepkisizlik ürkütücüdür. Hindistan yönetimine karşı Keşmir ve Müslüman nüfus desteklenmeli, din ve vicdan özgürlüklerinin garanti altına alınması sağlanmalıdır. Başta Türkiye olmak üzere Müslüman kamuoyu, Hindistan’a karşı diplomatik ve ekonomik caydırıcılık içeren düzenlemeler gerçekleştirmeleri için yönetimlerini zorlamalıdırlar. Aksi takdirde Cammu Keşmir ve Hindistan Müslümanları, Filistin ve Arakan halkının maruz kaldığı zulümlerle karşı karşıya kalacaktır.” (İLKHA)