• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Yargıtay’ın emsal nitelikteki kararıyla, bilinçli şekilde işi yavaşlatmak, iş akışını aksatmak, çalıştığı işyerinde, aynı sektördeki rakip firmayı övmek, mesai arkadaşlarına ‘Allah kurtarsın’ demek işten atılma sebebi sayılacak.

Çalıştığı fabrikada, yönetimin tüm uyarılarına rağmen huzursuzluğa sebebiyet veren söz ve davranışlarda bulunan usta başı, tazminatsız kovuldu. 2. İş Mahkemesi’ne müracaat eden usta başı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile eşitlik ilkesine aykırı davranılması sebebine dayalı tazminatın davalıdan tahsilini talep etti. Davalı işyeri sahibi; davacının sık sık uyarı aldığını, izinsiz işe gelmediğini, çalışma arkadaşlarına olumsuz davranışlarda bulunduğunu, işi yavaşlattığını, tedbirsiz davranışları ve dikkatsiz çalışması nedeniyle müvekkili şirkete zarar verdiğin, davacının söz konusu tutanaklar ile defalarca uyarıldığını ancak davacıda herhangi bir düzelmenin meydana gelmediğini dile getirdi. Mahkeme; davanın kısmen kabulüne hükmederek, davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi gerektiğine karar verdi. Davalı işveren kararı temyiz edince devreye Yargıtay 22. Hukuk Dairesi girdi.

"TAZMİNAT HAKKANİYETLİ OLMAMIŞTIR"

Yargıtay kararında; fabrika çalışanlarının işe yeni başlayan personellere ‘hayırlı olsun’ demelerine karşın davacı usta başının çiçeği burnundaki personellere ‘Allah kurtarsın’ diyerek iş yerini kötülediğine dikkat çekildi.

Kararda; “Tanıklar, işyerine yeni gelen arkadaşlara kendilerinin hayırlı olsun dediğini davacının ise Allah kurtarsın dediğini ve bölümde başka firmanın ismini söyleyip şu kadar maaş veriliyordu dediğini ve tutanaklardaki imzanın kendisine ait olduğunu beyan etmişlerdir. Tüm dosya içeriği, tutulan tutanaklar ve dinlenen tanık beyanlarına göre davacının iş yerinde arkadaşlarına yönelik söylemleri ve hareketleri ile çalışma ortamını bozduğu, bayan çalışma arkadaşları ile ilgili söylediği sözlerin iş yerindeki çalışma ahlakına uygun düşmediği ve bu itibarla davacının iş yeri huzur ve sükunu bozan eylemlerinin sabit olduğu anlaşılmıştır. Davacının bu davranışları 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25/II uyarınca açıkça işverene haklı fesih imkanı tanımaktadır. Somut vakıalar karşısında Mahkemece kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne karar verilmesi hakkaniyet ilkesine ve menfaatler dengesine aykırı olmuştur. Bu nedenlerle, davacının kıdem ve ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme kararının oy birliği ile bozulmasına hükmedilmiştir” ifadeleri yer aldı.