DEVA Partisi Şanlıurfa İl Başkanı Tüysüz, ABD'nin yaptırım kararını değerlendirdi
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Şanlıurfa İl Başkanı Ahmet Tüysüz, ABD'nin Türkiye'ye yönelik yaptırım kararının, Türkiye'nin iç ve dış politikadaki istikrarsızlığının sonucu olduğunu ifade etti.
ABD'nin, CAATSA "Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele" yaptırımlarını, ilk kez ve NATO müttefiki olan Türkiye'ye uygulaması tepkilere neden oldu.
ABD, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerini alımı nedeniyle Türkiye'ye yönelik uygulayacağı yaptırım kararlarını açıkladı.
Yaptırım kararları kapsamında Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir ve diğer yetkililere uygulacak yaptırımlar; döviz üzerinden işlem yapılmasının yasaklanması, mali kurumlar ve bankalar arasında ödeme ya da kredi transferlerinin yasaklanması, yaptırım kararı alınan kişilere ABD'ye giriş yasağı ve ABD'de gayrimenkul sahibi olması yasaklandı.
Savunma Sanayi Başkanlığı'na yönelik yaptırımlarda ise; mal ve teknolojisi ruhsatının verilmemesi, ABD mali kuruluşlarından 10 milyon dolardan fazla kredi verilmemesi, uluslararası mali kuruluşlardan kredi verilmemesi, yaptırım kararı alınan kişi ve kurumlara benzer işlevi olan üst düzey görevlilere de yaptırım uygulanması ve ihracat ithalat bankası desteğinin kesilmesi gibi maddeler yer alıyor.
ABD'nin Türkiye'ye yönelik yaptırım kararının, Türkiye'nin iç ve dış politikadaki istikrarsızlığının sonucu olduğunu ifade eden Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Şanlıurfa İl Başkanı Ahmet Tüysüz, İLKHA'ya konuştu.
"Yaptırım kararı; Rusya'dan S-400 savunma sisteminin alınmasıyla ilgilidir"
ABD tarafından alınan yaptırım kararını değerlendiren Tüysüz, "Amerika'nın almış olduğu yaptırım kararı, CAATSA adı verilen bir yasa kapsamında alınmıştır. Bu yasa ismi üzerinde "Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele" kararıdır. Hem Amerika ile birlikte NATO müttefiğiyiz hem de "Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele" yaptırımından söz ediyoruz. Alınan bu yaptırım kararı; Rusya'dan S-400 savunma sisteminin alınmasıyla ilgilidir. Bu sadece bir alış-verişten ibaret olarak olarak değerlendirilemez. Bir ülke hem iç politikada hem de dış politikada söz söyleme hakkını ve sözünün yüksekliğini nasıl ortaya koyabilir? Bu bilimde, teknikte ve üretimde iyi olmasıyla ancak değerlendirilebilir. Diğer türlü Rusya ve Amerika gibi iki uluslararası güç, amiyane bir tabir olacak belki ama 'filler tepişirken çimleri eziyor.' Bizim de şu an da maalesef maruz kaldığımız durum budur." şeklinde konuştu.
"Ülkemiz açısından iç politikada olduğu gibi dış politikada da bir istikrarsizlik var"
ABD yaptırımlarının Türkiye'ye yansımasına değinen Tüysüz, "Bu yaptırımların Türkiye'ye yansıması nasıl olur? Esasında çok bir geçerliliği olmakla birlikte alınan yaptırım kararları; Ulusalarası Kredi Sözleşmelerinin askıya alınması, ihracat sözleşmelerinin lisanslarının verilmemesi, bir kısım yetkililerin vize uygulamalarının askıya alınması sizin orada söz söyleme, gerek iç ve dış politikada bir politikasızlığın bir sorunudur. Üretimde, teknolijide ve bilimde iyi bir politika geliştirirseniz aslında yaptırımların mağduru değil, yaptırımları uygulayan olursunuz. Maalesef, ülkemiz açısından iç politikada olduğu gibi dış politikada da bir istikrarsizlik olduğu için habire bu yaptırımlara maruz kalmamızın kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum."diye konuştu.
"Temel felsefe; insana değer verme, özellikle kendi vatandaşına değer vermedir"
Ülkelerin dış politikadaki başarısının, insanların ülkesinde kalması ve ülkesini sevmesiyle gerçekleşeceğini belirten Tüysüz, "Bu olaya genel olarak sadece ekonomik anlamda bakmamamız gerektiğini düşünüyorum. Temel sorunun insan ve özgürlük odaklı düşünülmesi gerekir. İlimde, bilimde, teknoloijide ve üretimde iyi olmayı kast ederken; İnsanların beyin göçünde de vurgu yapmak gerekir. Bu yönüyle parti politikası hem iç hem de dış politikada istikrar gerektireceği gibi daha çok insan odaklı çalışma ve insanların ülkesinde kalması ve ülkesini sevmesiyle aşılabileceğini düşünüyorum. Temel felsefe; insana değer verme, özellikle kendi vatandaşına değer vermedir. Bu da bilimde, teknolojide ve üretimde iyi bir noktaya gelmeyle ancak sağlanabilir. Partimizin de o yönüyle düşünce ve felsefesi; kendi program ve tüzüğümüzde de bahsettiğimiz üzere daha çok gençlere yer vermeyle, eğitime biraz daha hayata uygulanabilir halidir. Daha çok gençlerin özgür ortamda her şeyi tartışabilmeleriyle bunu aşacağımızı düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
"Hem ülke hem de dünya olarak çok zor bir süreçten geçiyoruz"
Türkiye'nin şu an yaptırımları uygulayabilecek durumda olmadığını belirten Tüysüz, "Kendi ülke sınırlarımız içinde dahi ülkenin sesinin yükseltebilmesinin yegâne sebebi, daha doğrusu kaynağı; ancak bu sözü söyleyebilme gücünüzü kendinizde bulmanızla mümkün olur. Türkiye şu anda maalesef bunu söyleyebilecek durumda değildir. Bu ülkenin vatandaşıyız ve başka Türkiye yok. Ülkemizin çok daha iyi yerde olmasını gerektiğini hem düşünüyor hem savunuyoruz hem de istiyoruz. Ülkemiz şu an o yaptırımı uygulayabilecek durumda değildir. Hem ülke hem de dünya olarak çok zor bir süreçten geçiyoruz ama bütün bunların aşılması; daha çok çalışmayla, emeğin karşılığının alınmasıyla, bilime, tekniğe ve özgürlüğe daha çok değer vererek aşabileceğimizi düşünüyorum." (İLKHA)