Dershanelere Terör Ayarı… Ağa ile Marabası Anlaşıyor mu?
Aylardır "ka-pa-na-cak" denen dershanelerle ilgili yaşanan ilginç bir gelişme, dershanelere tevdi edilen ilginç bir misyonu da deşifre etti.
Hüseyin Sağlam / Haber-yorum
Akşam Gazetesi’nden Erhan Seven’in haberine göre, özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’dan gelen raporlar ve bilgiler bu kararın revize edilmesine neden oldu.
AK Parti bölge milletvekilleri ve yöneticileri, Başbakan Erdoğan’a dershanelerin bölgedeki önemi ve terörle mücadele konusundaki etkinliğiyle ilgili bilgi verdi. Gelen bilgilerin doğruluğu konusunda bir araştırma yapılmasını isteyen Başbakan Erdoğan, istihbarat birimlerinden rapor istedi. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve diğer istihbarat birimleri konuyla ilgili çalışma yaptı. Bu çalışma, Başbakan Erdoğan’a iletildi. Konuyla ilgili çalışma yapan parti komisyonu da rapordan haberdar edildi.
İstihbarat birimlerinin verdiği rapora göre, dershaneler özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da sadece eğitim işlevi görmüyor. Bölgede üniversite, SBS, KPSS gibi her aşamadaki sınavlara hazırlık yapan dershanelerin, gençlerin eğitimlerinin yanı sıra terörden uzak kalmaları konusunda da katkı yaptığı iddia edildi.
Dersaneler konusuna bizzat Başbakan’ın eğilmesi ve kapatılmasının öngörülmesi, Ankara merkezli “Hükümet-Cemaat” arasında yaşandığı söylenen iktidar mücadelesinin sonucuydu.
Ayağını yorganından fazla uzattığına inanılan “Cemaatin” hükmetmeye meyleden uygulamalarından kıl kapan Başbakanın bir karşı hamle olarak “Cemaat”in insan kaynaklarını kurutmak anlamına gelen ve yine “Cemaat” kanadından şiddetli muhalefetle karşılaşan bu kararının, özellikle Kürt illerinde dershanelere yüklenen misyon çerçevesinde revize edileceği ihtimalini gündeme getirdi.
Bu durumda merkezde çatışma halinde bulunan güçlerin bölgede ittifak yapmada bir beis görmedikleri gerçeği bir kez daha teyit edilirken, “Cemaatin” yüklendiği Kürt misyonunu yeniden gündeme getirmesi ise başka bir tartışmanın kapısını aralayacak gibi görünüyor.
Durum bu kadar açık iken bizzat Başbakan’ın üzerine basa basa söylediği “ka-pa-na-cak” vurgusundan sonra raporlar doğrultusunda gelen yumuşama sinyalleri acaba her iki taraf için ne anlama gelecek?
İsterseniz bunu da karara oldukça sevinen Önder Aytaç’ın yazısında dile getirdiği şu hikayeciğe bir göz atarak anlamaya çalışalım:
“Ağayla marabası, ağanın en güzel atının koşulduğu en süslü arabayla kasabaya inmektedirler. Ağa arabadadır. Maraba ise arabanın yanında yürümektedir. Yerde taze bir tezek kümesi görürler. Üzerinde sineklerle etrafa koku salmaktadır. Ağa, marabasıyla alay etmek ister ve ‘‘maraba’’ der, ‘‘şu tezeği ye, atla araba senin. Sen arabaya bineceksin, ben de yürüyeceğim.’’
Maraba önce ata bakar, sonra da arabaya bakar. Ağaya da zaten gıcıktır. Oturur, midesi bulana bulana tezeği yer. Ağa iner, maraba sahip olduğu arabaya biner. Ağa çok bozuktur. Durduk yerde en güzel atını ve en güzel arabasını da marabaya kaptırmıştır. Maraba da bozuktur. Durduk yerde tezeği yemiştir. Ağanın daha güzel atlar alacak parası, daha güzel arabalar alacak imkânı vardır. Marabanın ise ne ata ne de arabaya bakacak parası vardır. Dönüş yolunda gördükleri tezek, her ikisinin de beklediği andır aslında.
Maraba, ağadan intikam almak için ‘‘ağa, ağa’’ der, ‘‘sen de şu tezeği ye, at ve arabayı da geri al.’’ Ağanın beklediği de böyle bir fırsattır. O da oturur tezeği yer. Ve arabaya kurulur, atı kamçılar.
Köye girerlerken maraba, ağaya seslenir ‘‘köyden çıkarken araba senin, at senindi. Yürüyen de bendim. Şimdi yeniden köye giriyoruz. At senin, araba senin. Yürüyen de yine ben. O zaman ağam iyi de, biz bu boku niye yedik?’’
Hakkaten “niye yedik?” Meğer hükmetme hırsı insana neler yaptırıyormuş!