Ey Nazlı Can
Ey nazlı can(*)
Ey nazlı can,
Sen camilerin şakıyan bülbülümüydün,
Anan seni mabedemi adamıştı, ailenin zekatımıydın,
Allah’ın evini çokmu seviyordun, cemaatine hep hizmet ediyordun,
Dışarıda ayakabılarını dizer, içeride misk kokular tağıtırdın,
Hücre duvarlarıyla ne çabuk tanıştın bu ne hız ey İdriscan,
Zaten yiğitler hep onyedisinde vurulurdu sen ise nişanlandın,
Nazik bedenini astıkları yabancı değildi, adı bile kardeşti,
Filistin askısı çünkü onu ilk tanıyanlar filistinli kardeşlerindi,
Tazyikli su, özel hortumuyla inceltilmiş keskin bir ok misali,
önce anlından sonra yavaş yavaş, acı vere vere dilin haya ettiği yerlere,
Ve elektirik, şok üstüne şok tarifsiz ve bitimsiz bir acı, ızdırap,
Geçen bir ay, aslında bitmek bilmeyen bir ay,
Nihayet peygamberlerin, üstatların ve şakirtlerin kervansaraylarındasın,
Ey idriscan
Medrese-i Yusufiyeden geçmek yiğitliğin şanındandır,
Kor ateşin elde tutulduğu, özlemelerin hasretin ahirete tehir edildiği,
Adanmışlığın ve tam bir teslimiyetin sınandığı bir medresedir,
Kardeşiliğin pekiştiği, imanın harman olup gönüllere nakış nakış işlendiği, kutlu bir mekan
ve yüreklerin ayrılık hasretiyle kavrulduğu,
İmanın, ilahi aşk ateşiyle piştiği
Ve yiğitlerin gelip geçtiği bir pınar başıdır,
Sen zindan saraylarında Yusuf musun, ey nazlı can
Sabır deryasında yürek büyütmekmiydi, payına düşen,
Herkesin ziyaretçisi gelirken sen mahzunmu olurdun,
Gözlerin hep kapıda, kulağın gardiyandamı olurdu.
İnsan olman hasebiyle, yoksa, gam ve kederden değil.
Kardeşlerin mahzunluğunu görmesinler, onlar üzülmesinler diye,
Ranzanamı çekilirdin, küf kokulu yorganın altında iki büklümmü olurdun,
Hıçkırıklarını boğazına düğümler, göz yaşlarını içinemi akıtırdın
Orayamı sığdırırdın mahsunluğu ve garipliğini
Ama olsun ey can
Varsın özgürlük sandıkları mahkumiyetler onların olsun
Gariplik senin ve uğruna nice çileler çektiğin islamın olsun
Gayretlerin taktire şayan ey idriscan,
Sen camilerde Kur-an aşığı,
Zindanlarda Yusuf olmayı,
Muhaceratta gayretli olmayı,
ALLAH yolunda aşkla direnmeyi,
İslama hizmetkar olmayı hayatınla gösterdin
Ey sevgili kardeş,eysevgili ağabey, ey can yoldaş
İnan gelemedim, yetişemedim,
Yedikuleye yedi adım ötedeydim ama yetişemedim
Tabutuna bir buse konduramadım,
Ama sen beni tanırsın, erken haber alsam koşardım,
İki elim kanda olsa koşardım.
Ama şunu bilki ey İdriscan
Seni unutmayacağız ey mazlum kardeşimiz
Ey cefakar vede vefakar can yoldaşımız
Hayellerimizi iştigal eden, azimli, kararlı ve canhıraş
Koşuşturmaların olacaktır,
Ma ağacan nerelerdesin yav, Ma tabutumuza bir omuz bile vermedin,
Latifeli sözlerinle karşılayacağın vuslatta, kovuşmak dileğiyle.
Sen kavuştun kavuşacağına ey nazik civan
Ruhun şad, mekanın cennet, komşun Hz Muhammet (s.a.v) olsun.
Bak seni bekleyenleri hissediyorum
Bu gelen kimdir, bu gelen kim
Alim değil, evliya değil, ermiş değil
Bedeni yeryüzünde, ruhu arş ta olan bu yiğitte kim
Ve şehit şehit kokan, bu yiğitte kim,
Kim diye, soran melekleri duyuyorum
Bu yolcu, ne yolcu
Ne kutlu ne mutlu bir yolcu
Nekadar çok seveni, nede çok kardeşleri var,
Semaya açılan bunca eller ve matemiyle yürekleri dağlayan
Bu dostta kim, diyen melekleri duyuyorum inşallah
Ve
Yedi kule zindanlarından ALLAH’a ısmarladık…
23 şubat cumartesi 2009- 23 şubat cumartesi 2010-11-12-13 sensiz geçen koca dört yıl ey İdriscan
“Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte mü’minlerin misali, bir bedenin misali gibidir Ondan bir uzuv rahatsız olsa, diğer uzuvlar uykusuzluk ve hararette ona iştirak ederler”
Ebu İdris el-Havlani, Mu’az İbnu Cebel radıyallahu anh’den naklediyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Allah Tebareke ve Teala Hazretleri şöyle hükmetti: “Benim rızam için birbirlerini sevenlere, benim için bir araya gelenler, benim için birbirlerini ziyaret edenlere ve benim için birbirlerine harcayanlara sevgim vacip olmuştur”Muvatta, şi’r 16, (2, 953, 954)
Hz ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Allah’ın kulları arasında bir grup var ki, onlar ne peygamberlerdir ne şehidlerdir üstelik Kıyamet günü Allah indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de, şehidler de onlara gıbta ederler”
Orada bulunanlar sordu:
“Ey Allah’ın Resulü! Onlar kim, bize haber ver!”
“Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, Allah’ın ruhu (Kur’an) adına birbirlerini sevenlerdir Allah’a yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur Onlar bir nur üzeredirler Halk korkarken, onlar korkmazlar İnsanlar üzülürken, onlar üzülmezler
Ve şu ayeti okudu: “Haberiniz olsun Allah’ın dostları var ya! Onlara ne korku var ne de onlar üzülecekler” (Yunus 62)
*İdris Şayık (İnzar Dergisi yazarı ve çalışanı)
Ağacan PALEVİ / doğruhaber