Başbakanın Akıbeti
Allah Teala kimilerine güzel nimetler bahşeder, çoklarına vermediği büyük imkanlarla donatır.
Ülke yöneticilerinin, özellikle de başbakanın içerisine düştüğü acıklı durum içimi acıttığı ve üzüntü verdiği için bunları yazıyorum. Askeriyenin üst makamlarında görev yapmış, ancak çirkin işlere bulaştığı ve insanımıza hayatı zehir edecek askeri darbe hesaplarında olduğu için Ergenekon Terör Örgütünden 18 yıl zindana çarptırılan birine hükümetin sahip çıkması, hastalığını bahane edilerek zindandan serbest bırakılmasının sağlaması, Başbakan tarafından ailesinin telefonla aranıp gönüllerinin alınması, bu da yetmiyormuş gibi bizzat Başbakan tarafından hastahanede ziyaret edilmesi çirkin bir zemine sürüklendiğini açıkça ortaya koyuyor. Birileri bunu sıradan bir hasta ziyareti olarak ileri sürebilir. Oysa bu bir değişimin, bir dönüşümün, suçları ispat edilip zindanla cezalandırılsalar bile darbeci zalimlere kucak açıp bağrına basmanın göstergesidir.
Dönüşüp bununla da sınırlı değil. Hükümet yetkilileri halklarının kanını akıtan zalim ve diktatörlerin yıkılması gerektiğini dile getirirken, aralıksız her gün Müslüman kanı döken, katliamlarında sınır tanımayan, ABD ve NATO’yu bağırlarına basmakta, bunlara suçsuz birer masum muamelesi yapıyorlar. ABD her gün yeni katliamlara imza atarken en küçük bir kınamada dahi bulunamıyorlar! Fransa, Mali’ye yönelik askeri operasyon yapıp buradaki Müslümanları yargısız infaza tabi tutarken ve toplu katliamlara girişirken en küçük bir kınamaya tanık olamadık.
Oysa söz konusu Müslümanlar olunca aslan kesilir bizim yöneticilerimiz. Darbecileri ve suçluları ödüllendirirken bedeninin yüzde doksanı felçli olan, önceki cumhurbaşkanları döneminde serbest bırakıldığı halde doktor raporlarına rağmen Ak Parti döneminde zindana atılan ve bu hasta haliyle 14 yılını zindanda geçiren Fikret Bayram, Müslüman olduğu için zindanda tutuluyor. Başbakan bırakın 23 yıldır zindanda tutulan Müslümanları, bedeninin yüzde 90’ı felçli olan bir Müslümanın zindanda tutulmasından en küçük bir rahatsızlık duyduğunu göstermiyor. Ancak insanımızı perişan etmeye çalışan darbecilerin birkaç ay zindanda tutulmalarından rahatsızlık duyuyor. Yargıçları uyarıp, darbecileri tutmakla tarihin kendilerini affetmeyeceğini söylüyor. Oysa Müslümanlar için böyle bir yaklaşımda bulunmuyor. Çünkü Müslümanca düşünmenin ve yaşamanın risk olduğunu, böyle bir tavır sergilemesi durumunda içteki ve dıştaki dostları nezdinde kabul görmeyeceğini biliyor.
18 yıl zindana çarptırılan darbeci Kemalistlerin hastalığı bahane gösterilerek serbest bırakılırken, kendisini onlara affettirircesine hastahane hastahane dolaşan Başbakan teselli aşılamaya çalışıyor. Yakınları ölen zindandaki darbeciler ellerini kollarını sallayıp taziyelere gönderilirken, kanunda olduğu halde Müslüman tutuklular bu haklardan mahrum bırakılıyor. Müslümanlardan görünmemek için elinden geleni yapıyor başbakan! Suçlu askerlerin zindanda tutulmalarına öfkelenip mahkemeleri suçluyor. Ancak 23 yıldır zindanda kalan onlarca Müslümanın neden tutulduğuyla ilgili en küçük bir yorum yapamıyor.
İslam’ın, “Kim kimlere benzerse onlardandır, onlarla hasrolunur” desturuna binaen bunlara üzülüyorum. Bir Müslümanın İslam düşmanlarının kuyruğuna yapışması, bu millete yıllarca acı çektiren ve ülkeyi koca bir hapishaneye dönüştüren, ancak son şutları kale direğinden dönüp suçüstü yakalanan suçluların eteğine yapışması kötü bir yönelişten haber veriyor. Yoksa Başbakan ülke yönetiminde ebediyen kalacağını mı zannediyor? Oysa hiçbir çabası onları memnun etmeye yetmeyecek! Allah Teâla “Onların dinlerine girmedikçe senden razı olmazlar” buyurmakta ve İslam düşmanlarının razı olmalarının tek yolunun onlar gibi İslam’a cephe alıp doğrudan İslam’a karşı savaş bayrağını kaldırmakla mümkün olabileceğine işaret etmektedir.
İslam ve insanlık düşmanlarına dost görünmekle başbakanlığı birkaç gün daha uzatma imkanı olabilir. Gelecek dönemde başkanlığı kazanma imkânı da olabilir. Ancak, bunun da bir sonunun olacağının ve bütün bunların hesabının Allah Teâla’ya verileceğinin hesabı yapılmalıdır. Ayrıca, insanlığa acı çektiren İslam düşmanlarının ebedi âlemde insana hiçbir şey kazandıramayacakları, aksine tövbe etmeden İslam’a düşmanlıklarına devam edip göçtüklerinde büyük azaba çarptırılacakları bilinmelidir.
İşin kötü tarafı etrafında bu kadar insan bulunduğu halde girdiği çıkmazları, dostluk eli uzattığı suçlu günahkar darbecileri kötü bir akibetin beklediğini ve yanlış bir yatırım içerisinde olduğunu kimse cesaret edip söyleyemiyor. Kim bilir belki etrafındakiler de insanlık düşmanlarını dostları olarak görüyorlar. Bunu bilmiyorum! Ancak böyle bir şey varsa Allah korusun çok kötü ve tehlikeli bir alanda top koşturuyorlar.
Başbakanın üzerinde oturduğu zemindeki kaymalar, İslam ve insanlık düşmanlarına kucak açması ve onları birer kahraman gibi görmesi, zindanlarına üzülmesi, emperyalist işgalcileri dost olarak görüp zulümlerine suskun kalması kötü bir akibete sürüklendiğini göstermektedir. Bir Müslüman olarak uyarı vazifemi yerine getiriyorum. Hakikati görüp yanlıştan dönmesini arzuluyorum. Ölümün Allah Teala’nın elinde olduğunu, ecel gelince başkanlığına da cumhurbaşkanlığına da müsaade edilmeyeceğini hatırlatmak istiyorum. Dünyada ve ahirette aziz olmak istiyorsa kendisine çekidüzen verip Müslümanca bir tavır içerine girer, insanlık düşmanı emperyalistlerle ve suçlu darbecilerle yolunu bütünüyle ayırır… Aksi taktirde kim kimin dostuysa onunla haşrolunacaktır.
(Hürseda Haber/ Hasan Yılmaz)