Engellilerin sorunlarının çözümü için devlet ve topluma büyük iş düşüyor
Anadolu Engelliler Birliği Derneği Başkanı Hasan Çatalbaş, engelli bireylerin yaşadığı sorunların çözüme kavuşması adına devlet yetkilileri ve topluma büyük iş düştüğünü söyledi.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü münasebetiyle engelli bireylerin sorunları ve çözüm önerileri hakkında İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Anadolu Engelliler Birliği Derneği Başkanı Hasan Çatalbaş, engellilerin çevresel sorunları, aileleriyle olan ilişkileri, rapor problemleri, engelli ailelerine ve bakıcılarına verilen destek konularında devlet yetkilileri ve vatandaşlara düşen görevlerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Tüm dünyanın ortaklaşa olarak kullandığı 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nün sadece yılda bir kez hatırlandığını ve sadece bugünde güzel açıklamaların yapıldığını belirten Çatalbaş, "Bunun arkası maalesef ya gelmiyor ya da çok az geliyor. Bizim sorunlarımız haddinden fazla. Öncelikle kişilerin kendileriyle, ailesiyle, toplumla barışık olup olmaması sorunudur. Kendisiyle problemi olan engelli sorunu aşamadığında içine kapanan, dış çevreye tamamen saldırgan bir birey oluyor. Ailesiyle sorunu olan engelliye baktığımızda Türkiye'de iki tip aile karşımıza çıkıyor. Birincisi engellisini çok koruyan ve ikincisi de tamamen dışlayan aileler. Bunun ortasını yapan ailelerin engelli çocukları toplumda sevilip ön plana çıkıyor. Diğer iki durum ise engelliler için tamamen bir handikaptır." dedi.
"Engelli olmayan insanların engelli olanları gördüklerinde hallerine şükretmeleri gerekir"
Çatalbaş, "Toplum açısından bakıldığında engellilerin tamamen ihtiyaç sahibi, pejmürde, dilenci pozisyonunda olan, bir şey anlamayan, bilmeyen, topluma hitap edemeyen bir topluluk olarak gören toplum yapısı var. Biz, bu tabunun tamamen kırılıp engelli ile engelsizlerin bir arada kaynaşarak çok güzel yarınlara birlikte yürüyebileceklerini ispatlamaya çalışıyoruz. Biz topluma, 'Engelliler de en az sizin kadar aktif çalışabilen, becerikli ve anlayışlı insanlardır' diyoruz. Yeter ki iletişimi doğru kuralım ve bir arada yaşamayı kabullenebilelim. Engelli olmayan insanların engelli olanları gördüklerinde hallerine şükretmeleri gerekir." diye konuştu.
"Engelliler için en büyük sorun çevresel faktörlerdir"
Engelli ve engelsiz bireylerin en büyük sorunlarının çevresel sorun olan kaldırımlar, yollar, alt ve üst yapılar olduğunu belirten Çatalbaş, "Zaman geliyor bir rögar kapağının açık unutulması, bir çalışmadan dolayı açık bırakılan kapak ve oradan içeriye düşebilen görme engelli, ortopedik engelli gibi olaylarla zaman zaman karşılaşıyoruz. Bazen dengesini kaybeden bir engelsiz de boşluktan aşağı düşüp hayatını kaybedebiliyor. Bu çevre faktörlerinin bir an önce düzletilmesi gerekir. Bir takım çalışmalar yapılıyor ama yeterli değil. Bunun için yerel ve genel yönetime daha fazla iş düşüyor. Bizim ve engelsiz bireylerin hayatının daha kaliteli bir düzeye çıkartılabilmesi için bu sorunların ivedilikle çözülmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.
"Engelli bireylere nasıl yardım edilmeli?"
Toplumun engelli bireylere karşı duyarlı olmasını ve engellilere doğru bir şekilde yardımcı olabilmesi adına yapılması gerekenler hakkında da konuşan Çatalbaş, "Vatandaş, görme engelli birisini yolun diğer tarafına geçirebilmek için karga tulumba koluna girip götürmeye çalışıyor. Ancak bir engellinin koluna girdiklerinde engellinin yürüyemeyeceğini bilmiyorlar. Engelli sizden yarım adım geride kalarak dirseğinizden tutup karşıya geçmeli. Ya da bir engelliye yaklaştığınızda öncelikle güven kazanmak adına kendinizi tanıtıp yardıma ihtiyacı olup olmadığını sormanız gerekir. Böyle bir yaklaşım olmadığında yardım eden kişinin iyi niyetli mi kötü niyetli mi olduğunu bilemezsiniz. Bir görme engelliye 'Gel seni karşıya geçireyim' diye koluna girip zorla karşıya geçiren birisi engellinin telefonunu çalıyor." ifadelerini kullandı.
"Engellilerin sorunları kamu spotlarıyla anlatılmalı"
Yerel yöneticilerin altyapı çalışmaları yaparken engellilerle istişare halinde yapmaları gerektiğini hatırlatan Çatalbaş, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
işaret yolu var ama bir noktaya geldiğinizde yol ağaçta bitiyor. Engelli yoluna dubayı öyle bir koymuş ki ortopedik engellinin tekerlekli sandalyesiyle oradan geçmesi mümkün değil. Bunlar aslında çok basit ama hayatımızı kolaylaştıran durumlardır. Bir diğeri belki reklam çalışmalarıyla, kamu spotlarıyla bu durumlar topluma aşılanabilir. Kaldırımların giriş ve çıkışlarında maalesef araç park ediliyor. Ne sağdan ne soldan çıkamıyorsunuz. Mecburen ana caddeye inmek zorunda kalıyorsunuz. O zaman da kaza geçirme riskiniz artıyor. Engelsiz birey 'Aracımı engelli yerine park edip işime bakayım' diye düşünüyor. Ancak o işine bakarken ben ana caddeye çıkıp bir aracın altında kalma riskiyle karşı karşıya kalabilirim. Sen aracını park edeceksin diye ben hayatımdan olursam veya sakat kalırsam bunun vebalini nasıl ödeyeceksin? O yüzden bunların kamu spotlarıyla birlikte topluma aşılanması gerektiğine inanıyorum.
"Engelliler bir utanç kaynağı değil imtihandır"
Çatalbaş, "Bizim bir gencimiz bizimle hemhal olduktan sonra bir gün eve giderken bir vatandaşın engelliler için ayrılan yolda aracını yıkadığını görüyor. Selam verdikten sonra, 'Amca şimdi aracını park ederek temizlik yapıyorsun güzel ama bu taraf duvar ve bir görme engelli gelirse geçemez. Diğer taraf yol, araç çarpabilir. Nasıl geçecek bu adam?' diye soruyor. Temizlik yapan adam da 'Körün ne işi var dışarıda, gitsin evinde otursun' diye cevap veriyor. İşte bizler engellilerimizi evinde oturan ve hiçbir yere çıkmayan, sırtta kambur olarak gören bir toplumuz. Bu kalıplarımızın kırılması gerekiyor. Bu her eğitim seviyesinde, okumuş veya okumamış toplumun her kesiminde engelli çocukları olan vatandaşlar onları toplumdan saklıyorlar. Maalesef böyle bir sorunumuz var. Bu engelliler için bir utanç kaynağı değil imtihandır. Engelsizler için de bir ibret vesikası olduğunu unutmamız gerekiyor." dedi.
"Engellilerin bakımını üstlenenler sosyal sigorta kapsamına alınmalı"
Engelli bireylere yıllarca bakanların sosyal sigorta kapsamına alınması gerektiğini vurgulayan Çatalbaş, "Annelerimiz, bacılarımız, evlatlarımız ve kardeşlerimiz 15 -20 yıl boyunca engellilerine bakıyorlar. Sıkılmadan ve vazgeçmeden bakıyorlar. Çünkü her engelli grubu aynı değil. Zihinsel engelliye bakmakla işitme engelliye bakmak aynı değildir. Bu tür zorluklara rağmen bakıyorlar, ilgileniyorlar. Allah hepsinden razı olsun. 20-25 yıllarını adıyorlar. Birçok ailemiz de orta veya alt gelirli aileler. Burada karşımıza şu çıkıyor. Hayatını engellisine adamış ailemiz devlet desteği ile evde bakımla geçimini sağlıyor. Engellisini kaybedince neler oluyor biliyor musunuz? İlk olarak engellisini kaybetmekle büyük bir sarsıntı yaşıyor. Diğer taraftan ekonomik olarak boşluğa düşüyor. Bundan sonra ne yapacağını bilemiyor. Bir bayan 45-50 yaşından sonra çalışma hayatına girebilir mi? Hayır. Devletimiz acilen engelli evlatlarının bakımını yapanlara kolaylık sağlamalı ve sosyal güvenlik şemsiyesi altına almalı. Devlet bu ailelere bakmalı. Sadece bin veya 2 bin kişiden değil yüzbinlerden bahsediyorum. Her engelliye bakan bir kişi düşünün. Dünya nüfusuna göre yüzde 12-13 civarında engelli nüfusu var. Bunun yüzde 6'sının bakıma muhtaç olduğunu düşünürseniz sayının ne kadar fazla olduğunu anlayacaksınız. Bu sorunlara inşallah devlet büyüklerimiz kulak verirler ve çözüm üretirler." diye konuştu.
"Engellilerin rapor sorunu çözüme kavuşturulmalı"
Engellilerin rapor alma ile ilgili hastanelerde sıkıntı yaşadıklarını, bu konuya da bir çözüm bulunması gerektiğini ifade eden Çatalbaş, "Engellilerimiz tek bir kritere göre değerlendiriliyor. Burada sıkıntılar oluyor. Dezavantajlı gruplar için dezavantajlı durumlar meydana geliyor. Mesela yüzde 100 görme engelli olmasına rağmen ağır engelli raporu almaması ve bu sorundan kaynaklı birçok haktan mahrum kalması. Bu sorunun da bir an önce çözüme kavuşturulup her engelliyi kendi içinde kendine göre değerlendirmek gerekiyor. Sağlık Bakanlığına bağlı bir hastane yüzde 100 görme engelliye ağır engelli raporu vermezken bir başka hastane verebiliyor. Bu nedenle engellilerin kendi içinde kendilerine özgü değerlendirilip ona göre bir rapor yönetmenliği düzenlenmesini istiyoruz. 5 ayrı engelli grubuna göre rapor hazırlanmalı." şeklinde konuştu.
"Engelliler de mutlu bir yuva kurabilirler"
Engelli bireylerin evlenip yuva kurmaları ve ailelerin de bu hayırlı işe destek olmaları çağrısında bulunan Çatalbaş, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Bugün engelsiz olan gençlerimizin birçoğu vakitlerini ya kafelerde ya da eğlence mekânlarında geçiriyor. Benim görme engelli gençlerimin gelip bana sordukları soru ne biliyor musunuz? 'Ben işe başladıktan sonra yuva kurabilecek miyim?' Bu soru bizim görme engelli camianın içine girdiği büyük bir açmaz. Bu noktada toplumumuzun da aklı başında olan, mesleği olan bu gençlerimize genç kızlarımızın yardımcı olmasını talep ediyorum. Genç kızlarımız da var aklı başında ama onlarda da aynı problem var. Çünkü engellilere bir öcü olarak bakmayın. Birlikte yaşanılabilir mutlu mesut bir yuva kurulabilir. Bizlerind e çocukları var neticede. Engeli olmayan kızımız ve oğlumuz evleniyor ve çok acı ayrılıklarla karşı karşıya kalıyoruz. Cinayete varan sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. O nedenle aklı başında ve ayakları yere basan olsun. Boş beleş bir insan olmaktansa engelli olsun, yuvasının başında olsun. O insanlarla yuva kurmalarını gençlerimize tavsiye ediyorum." (İLKHA)