• DOLAR 34.566
  • EURO 36.065
  • ALTIN 3007.236
  • ...
Yargıtay,  düğün magandasının  25 yıllık cezasını onadı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

ANKARA (AA) 

Olay, Ankara'nın Pursaklar ilçesinde 2009'da yaşandı. Mahalledeki düğün sırasında tabancayla 4 kez ateş eden kişi, karşı binanın dördüncü katında balkonda bulunan 3 yaşındaki çocuğun ölümüne neden oldu.

Sanık hakkında "olası kasıtla öldürme" suçundan kamu davası açıldı. Ancak yargılama sonunda sanığa, "bilinçli taksirle ölüme neden olmak" suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

Kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesi sanığa verilen hapis cezasını az bularak bozdu. Dairenin kararında, "sanığın yere paralel şekilde ateş ettiği sırada topluluk içerisinde bulunan veya çevredeki evlerin balkon ve pencerelerinden düğün törenini izlemekte olan kişilerin isabet alabileceğini ve eylemin ölümle sonuçlanabileceğini öngörmesine rağmen sonucu kabullenmek suretiyle eylemini sürdürmesinin 'çocuğu olası kasıtla öldürme' suçunu oluşturduğu" belirtildi.

Sanığın bu suçtan cezalandırılması yerine suç vasfında yanılgıya düşülerek "bilinçli taksirle ölüme neden olma" suçundan cezalandırılmasına karar verilmesinin bozma nedeni yapıldığı kararda ifade edildi.

Bozmaya uyan yerel mahkeme, sanığa, "olası kasıtla nitelikli öldürme" suçundan 25 yıl hapis cezası verdi. Yargıtay 1. Ceza Dairesince bu karar onandı.

Başsavcılık itiraz etti, "bilinçli taksir" dedi

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise Yargıtay 1. Ceza Dairesinin kararına itiraz etti.

Başsavcılık, "Sanığın havaya ateş etmek şeklinde gerçekleşen hareketi kasta bağlı bir harekettir. Sanığın istemediği bir netice meydana gelmiştir. Sanığın havaya ateş etmesi sırasında ne ölene karşı ne de üçüncü bir şahsa karşı kasti bir suç işlemek amacıyla hareket etmediği sabittir. Meydana gelen netice suç bakımından taksir söz konusudur. Bu taksir de bilinçli taksir düzeyindedir. Bu gerekçelere bağlı olarak düğünde ateş eden sanığın, gerçekleşen ölüm neticesini istememesinin ancak sonucun gerçekleşmesinin bilinçli taksir suçunu oluşturmuştur." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurdu.

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin itiraz nedenlerini yerinde görmemesi üzerine, dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirildi.

Ceza Genel Kurulu son sözü söyledi

Kurul, sanığın eyleminin, "bilinçli taksirle ölüme neden olma" suçu mu yoksa "olası kasıtla nitelikli öldürme" suçunu mu oluşturduğunu irdeledi.

Sanığın eyleminin "olası kasıtla nitelikli öldürme suçunu oluşturduğu" sonucuna varan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazını reddetti.

Kurulun gerekçesinde, tüm uygar hukuk düzenlerinin, insan yaşamını en üstün değer olarak kabul ettiği, gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde gerek Anayasa'da mutlak, en üstün değer olarak algılanan insan hayatının, "korunmasında sadece bireyin çıkarı olduğu için değil aynı zamanda toplumun da menfaati olduğu için ceza himayesinin konusu yapıldığı" belirtildi.

"Olası kast" ile "bilinçli taksiri" ayırma konusunda doktrinde, "her somut olay bakımından failin ayrıca neticeyi göze almış, kabullenmiş sayılıp sayılamayacağı yönünde bir değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu" şeklinde görüşlerin bulunduğu vurgulanan gerekçede, "öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kast, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen neticenin meydana gelmesinin engellenemediği durumda bilinçli taksir"in söz konusu olacağı kaydedildi.

Ceza Genel Kurulunun gerekçesinde, şu tespitler yapıldı:

"Sanığın ateşlediği mermilerin, gerek kendi ikamet ettiği apartmanın üst katındaki balkonlarda bulunan kişilere gerek civardaki balkon veya pencereden düğünü seyreden kişilere hatta havaya yükselen mermi çekirdeğinin yorgun mermi olarak düştüğü sırada herhangi bir kimseye isabet etme ihtimali bulunmaktadır.

Düğünde rastgele ateş eden sanığın göze aldığı, kabullendiği ve kayıtsız kaldığı netice, ateşlediği mermi çekirdeğinin civarda bulunan herhangi birisine isabet etmesi, bu kişinin de ölmesi veya yaralanmasıdır. Düğünü izleyenler arasında çocukların da bulunabileceğini öngörebilecek durumda olan sanığın sorumluluğu meydana gelen muhtemel neticenin ağırlığına göre, yani bir çocuğun ölümü neticesine göre belirlenmelidir.

Sanığın eylemi, bir çocuğun ölümüyle sonuçlandığından, kabullenilen ve öngörülebilen muhtemel neticenin gerçekleşmiş olması ve Türk hukuk sisteminde yerleşik hale gelen 'olası kasıt netice ile belirlenir' kuralı karşısında sanığın eyleminin olası kasıtla nitelikli öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir."

Bu haberler de ilginizi çekebilir