Suudi Arabistan’da Gizli Görüşme

Suikastten kısa bir süre önce Siyonist işgal rejimi başbakanı Netanyahu,  Mossad Başkanı Yossi Cohen ile birlikte Suudi Arabistan’ın Neom kentine gitti. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Bin Selman ile gerçekleştirilen görüşmede Ortadoğu turuna çıkan Pompeo’nun da hazır bulunduğu ortaya çıkmıştı. Suudi Arabistan ile Siyonist işgal rejimi arasında  ‘normalleşme’ sürecinin resmiyet kazanması üzerine gerçekleştirilen görüşmede İran’a karşı ‘ortak mücadele’ de ana gündem maddesini oluşturmuştu.

‘En’ ler Politikası

 Başkanlık sürecinden bu yana İran’a karşı ‘en’ ağır yaptırımları yürürlüğe koyan, İran’ın ‘en’ önemli isimlerinden Kasım Süleymani’ye suikast düzenleyen ve işgal rejimini ‘normalleşme’ projesiyle ‘legalleştiren’ Trump yönetiminin seçimi kaybettiği Biden’a durağan bir Ortadoğu bırakmak istemediği aşikar. Biden yönetimi, İran ile gerginliği düşürmeyi ve nükleer anlaşmaya geri dönmeyi hedeflerken Trump yönetiminin amacı bu suikastlerle İran’ın saldırganlaşmasını sağlamak. Süleymani suikastinden sonra yanlışlıkla ‘Ukrayna’ uçağını düşüren İran’a yönelik uluslararası tepki artmış, suikast gündemi yerini İran’a yönelik tepkilere bırakmıştı. Şimdi de benzer bir süreç amaçlanıyor.   ABD, Siyonist işgal rejimi ve Yemen’deki savaşta Husiler tarafından özellikle Aramco tesislerine yönelik saldırılarla büyük ekonomik kayba uğrayan Suudi Arabistan, Biden yönetiminde hedeflenen İran politikasından endişeli. Yaptırımların hafifletilmesi sonucu İran’ın bölge ülkeleri ve Afrika kıtasında etkisini arttırmasından çekiniliyor.

Söz konusu suikastin nükleer çalışmalara darbe vurma amacının yanı sıra İran’ı agresifleşirme politikası olduğu görülüyor. Aynı zamanda ülke içerisinde siyasi tartışmaların yaşandığı İran’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde kutuplaşma arttırılmak isteniyor. ABD ve işgal rejimine karşı reformcu yönetimin pasif kalındığı düşüncesi  Süleymani'ye yönelik suikast sonrası sonra daha da artmıştı. Yeni yönetimin bölgede daha agresif bir politika izlemesini hedefleyen ABD ve Siyonist işgal rejimi bunun sonucunda yeni ABD yönetimi ve bölge ülkelerinin İran aleyhine tutumunun korunacağına hatta İran’ın tasfiye edileceğine inanıyor.  

Suikast Silsilesi!

İran’da  2010'dan bu yana nükleer alanda çalışmalar yapan üst düzey 5 bilim insanı suikastlar sonucu hayatını kaybetti. Kuantum fiziği ve temel parçacık fiziği alanlarında çalışmalarıyla bilinen Ali Muhammedi, İran Atom Enerjisi Kurumu bünyesinde kuantum fiziği alanında çalışmalar yapan profesör Mecid Şehriyari, Nükleer fizikçi Daryuş Rızainejad, saldırıdan ağır yaralı olarak kurtulan nükleer fizik profesörü olan Feridun Abbasi, nükleer fizikçi Mustafa Ahmedi Ruşen ve nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade. Son on yılda kritik kimlikler benzer yöntemlerle katledildi. Bu suikast silsilesi akla Beyrut’ta arabasına bomba yerleştirilerek öldürülen FHKC liderlerinden Gassan Kenfani’yi, yine bir bombalı saldırı sonucu Fransa’da yaşamını yitiren FKÖ Fransa Temsilcisi Mahmud Hemşeri’yi, odasına yerleştirilen bomba ile öldürülen Fetih Hareketi’nden Hüseyin el Beşir’i, Beyrut’ta arabasına yerleştirilen bomba ile öldürülen Hasan Selamet’i, Şam’da arabasına bomba yerleştirilerek öldürülen Hamas’ın önemli isimlerinden   İzzeddin eş-Şeyh Halil’i getiriyor. Bulgaristan, Dubai, Suriye, Fransa, Ürdün, Malta ve  Tunus’ta bir dizi suikast gerçekleştiren Mossad’ın İran’da da benzer yöntemlerle bilim adamlarını hedef aldığı görülüyor.

‘’Gergin günler bizi bekliyor’’a karşı ‘’Tuzağa düşmeyeceğiz’’ mesajı

Suikastten sorumlu tutulan Netanyahu’nun ‘Ortadoğu’da hareketlilik var, gergin günler bizi bekliyor’ açıklamasına karşın İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Siyonist işgal rejiminin tuzağına düşmeyeceklerine, yanıtı doğru zamanda vereceklerine dair bir açıklamada bulundu. Trump yönetiminin görev süresi dolmadan İran’ı savaşa sürükleme hedefine karşı İran, kontrollü bir ‘öfke’ ve ‘milis’ kuvvetler ile süreci yönetmeyi hedefliyor