Bülbülzade Vakfı`nın ev sahipliğinde gerçekleşen organizasyonda, din adamları ve alimler, görüşmeler sonucunda bir bildiri yayımladı. Ortak olarak mutabakata varılan metnin Türkçesini Bülbülzade Vakfı Başkanı Turgay Aldemir okudu.

Açıklamada sürecin İslam dünyası ve Ortadoğu`da yüzyıldır süren haksızlığa bir başkaldırış olduğu vurgulandı. Mücadelenin kendilerine kurşun sıkan, bombalayan ve zulmeden kimselere yönelik olduğu aktarılırken, şu ifadelere yer verildi: ``Bize destek veren dahili ve harici her oluşum, kabulümüzdür, düşmanımız değildir. Bu savaş asla iki kardeş mezhebin birbiriyle savaşı değildir. Bu savaş bizi katleden zalimlerle yapılan savaştır. Bu savaş iki farklı kavmin de birbiriyle savaşı değil, Hakk`ı yok etmek isteyenlerle Hakk`ın taraftarları arasındaki savaştır. Mücadelemize destek verenlerin hata ve yanlışlarını af ve hoşgörüyle karşılayıp, dikkatlerimizin dağılmasına, enerjimizin zayi olmasına yol açacak bir husumete girmemeliyiz. Mücadelemizin şekil ve yöntemini Âlemlerin Rabbi ve O`nun elçisi belirler. Dolayısıyla taşkınlık, yağmalama, zulüm, gasp, çocuk ve kadınların, yaşlı ve savaşmayan kimselerin katledilmesi gibi haddi aşan uygulamalardan kaçınılacak. Bu konuda savaşan kardeşlerimiz aydınlatılıp nasihat verilecektir.``

Mücadelenin güçlü devam etmesi, savaş sonrası için bu tür toplantıların belli aralıklarla yapılması da kararlaştırılırken, savaş içinde eğitim ve terbiyenin ihmal edilmemesi gerektiğine kaydedildi.

Açıklamada şunlar vurgulandı: "Allah bizi kardeş kıldı, kardeşlerin birbirine karşı hukukları diri tutulmalıdır. Selam ve barışın tüm İslam alemine yeniden adalet, merhamet, bereket getirmesi ve Suriye`nin selam yurdu olması için hep beraber gayret etmeliyiz. Ortadoğu`daki ve özelde Suriye`deki bu cihada destek vermeyen her Müslüman şer`an sorumludur. Allah nurunu tamamlayacaktır, kâfirler istemese bile.``