Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları iyileştirilmeli
Pandemi sürecinde Diyarbakır'daki sağlık çalışanlarının yaşadığı sıkıntıları dile getiren Anadolu Sağlık-Sen Diyarbakır İl Temsilcisi Mehmet İhsan Acun, çalışma koşullarının yanı sıra bazı usulsüzlüklerin rahatsız edici boyuta ulaştığını belirtti.
Covid-19 salgının artmasıyla sağlık çalışanlarının çok ciddi hastalıkları olmasına rağmen idari izinden yararlanamadığını ve özellikle Covid-19 servislerinde çalışanların adeta diken üzerinde olduğunu belirten Anadolu Sağlık-Sen Diyarbakır İl Temsilcisi Mehmet İhsan Acun, bu çalışanların kendi kaderlerine terk edilmesini, Diyarbakır'daki bazı hastanelerde personellerin alanları dışında çalıştırılmasını ve kimilerinin idari işlere terfi ettirilirken kimilerine ise fazladan işlerin dayatılmasını doğru bulmadığını söyledi.
11 Mart'ta ülkemizde görülen ilk vakadan sonra pandemi dolayısıyla birçok önlem alındığını hatırlatan Acun "Sağlık çalışanlarına büyük iş yükü yüklendi ve yapılan hizmetler sadece alkış ile geçiştirildi. Sağlık çalışanlarını motive eden unsur gelirdir. Gelir de ilk 3 aylık süre içerisinde tüm sağlık çalışanlarının yararlanmasına yönelik bir uygulama yapıldı. Ancak sağlık hizmetleri sınıfı yararlandı. Oysa bu çalışmanın bir parçası olan genel idari hizmetler, yardımcı hizmetler, otomasyon, güvenlik, klinik destek, bilgi işlem personelleri bu konuda yararlanamadılar. Bu da arkadaşlarımız üzerinde ciddi bir burukluğa sebep oldu." dedi.
"Sağlık çalışanları, çok ciddi hastalıkları olmasına rağmen idari izinden yararlanamıyor"
Çalışanlara yönelik adil olmayan yaklaşımların oluşturduğu sorunlara dikkati çeken Acun, "Hatta Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kısa bir süreliğine çalışanlar arasında yapılan bir yardımlaşma ile bu arkadaşlarımızın bir aylık yararlanması sağlandı. Tabi ki bu arkadaşlarımızın bireysel olarak haklarından vazgeçerek yapmış oldukları bir uygulamaydı. Aslında bakanlığın yapması gereken bir hususu çalışan arkadaşlarımız duyarlılık göstererek yaptılar. Sonraki süreçte bakanlık, bir ay pas geçmek üzere 3 aylık yeni bir paket açıkladı. Bunun yüzünden sağlık çalışanları birbirine düştü. Hizmet veren arkadaşlarımızın aldığı düşük meblağlar beklentileri karşılamadı." ifadelerini kullandı.
İş gücü açısından birçok kurumun pandemi sürecine esnek mesai veya uzaktan çalışma ile katkı sunarken sağlık çalışanlarının birebir hastalara hizmet verdiğinin altını çizen Acun, "Bilindiği gibi son çıkan genelgeyle sağlık çalışanların izin hakları ikinci bir emre kadar durduruldu. Bu hususlar çalışanların moralini motivasyonunu olumsuz derecede etkiliyor. Çünkü yeteri kadar önemsenmediklerini düşünüyorlar. Yani bu süre içerisinde özellikle Millî Eğitim Bakanlığı'nı takip ediyorum. Çalışanlarını önemseyen bir üslup ve yaklaşımla hareket ediyor. Ama biz bunu Sağlık Bakanı'mızda göremiyoruz. Bununda doğru bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum." dedi.
"Covid-19 servislerinde çalışanlar kendi kaderlerine terk edildi"
Yine iş yükü açısından bu süreç içerisinde farklı pozisyonlara görevlendirildiklerini söyleyen Acun, "Birçok arkadaşımız çeşitli görevlendirmelerle toplum sağlığı merkezleri, sağlık müdürlükleri ve aile hekimliklerine gönderildiler. Bunlardan doğan iş yükü de mevcut çalışanların üzerine yıkıldı. Mevcut çalışan arkadaşlarımız dinlendirilmeden bu süreci yürüttüler ve geldiğimiz süreçte hem bedenen hem de psikolojik yönden oldukça yoruldular." şeklinde konuştu.
Sağlık çalışanlarının aile ortamından mahrum kalmasının yanı sıra kendilerine tanınan imkanlarında ellerinden alındığına vurgu yapan Acun, "Herkesin sevdiği bir ailesi, anne-babası var. Bir süre yurt imkânı sağlandı ve bu önemliydi. Ancak yurt imkanının covid-19 yoğun bakım, servisleri veya polikliniklerinde birebir hizmet veren çalışanlara sunulması ve devam ettirilmesi gerekiyordu. Çünkü bir çalışanın aynı evde yaşayan riskli hastalıklar kapsamında bulunan ebeveynleri olabilir. Bu göz ardı edilerek çalışan kendi kaderine terk edildi. Çalışanlar, 'anne-babama bulaştırmayayım' endişesiyle icabında ayrı ev tutarak yüksek harcamalar yaptı. Bunların hepsi göz ardı edildi ve bu süreç sadece alkışlarla geçiştirildi. Bu fedakarlıklar görmezden geliniyor." diye belirtti.
"Personelin alanı dışında çalıştırılması arkadaşlarımızı demoralize ediyor"
Hastane personelinin alanları dışında çalıştırılmasının kendilerini demoralize ettiğini söyleyen Acun, "Örnek vermek gerekirse mesela bir hemşirenin herhangi bir genel idari hizmetler personeli, yardımcı hizmetler sınıfı, teknik hizmetler personeli veya bir tıbbi sekreterlik pozisyonuna getirilmesi durumu." ifadelerini kullandı.
Acun, "Aynı şekilde hemşirenin yerine yoğun bakımda çalışmak üzere bir anestezi teknikerinin verilmesinin doğru bir anlayış olmaktan ziyade bunun hasta sağlığını ciddi şekilde olumsuz etkilediğini düşünüyoruz. Sağlık Bakanlığı, çalışanların her türlü pozisyonda görevlendirilmesi istendi. Ancak bu görevlendirme bir anestezi teknikerinin filyasyon da çalıştırılabilmesi farklıdır, hemşirelik yapması ayrı bir durumdur. Hemşirelikte telafisi olmayan hatalara neden olabilir. Onun için bunu ciddi şekilde değerlendirmek gerekiyor." dedi.
Bunu liyakate dayanmayan yönetici anlayışı, ego ve keyfiyetin tatmini olarak nitelendiren Acun, "Yani bir anestezi teknikerini hemşirelik hizmetlerine bir diğerini idari pozisyona vermek çok da kurumun veya hastanın yararını düşündüren bir olay değildir. Bu açıdan ciddi şekilde sağlıkta yapılan görevlendirmelerin ve verilen hizmetlerin sorgulanması gerekir." şeklinde konuştu.
"Biri idari işlere kayırılırken bir diğerine iş dayatılmasını doğru bulmuyoruz"
Aşırı derecede vaka sayısının artması durumunda hiçbir branş fark etmeksizin her pozisyondaki çalışanın elinden geleni yapması gerektiğinin altını çizen Acun, "Çünkü şu anda yaşadığımız durumun savaş alanındaki bir cephe gibi görülmesi gerektiği gibi sahip olunan imkanların da doğru şekilde kullanılması lazım. Yani hastanede mevcut hemşire sayısı yetersiz kalması durumunda diğer branşlardan takviye yapılması son derece normaldir ve biz buna kesinlikle karşı değiliz. Ancak birinin idari işlere görevlendirilerek kayırılırken bir diğerine iş dayatılmasını doğru bulmuyoruz." dedi.
Diyarbakır'daki vaka oranlarına da değinen Acun, "Diyarbakır'da vaka sayısı gün geçtikçe artıyor ve edindiğimiz bilgilere göre özel hastanelerde dahi yoğun bakımların ve birçok servislerin dolduğu yönünde. Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde de hasta sayısında hızlı bir artış var. Hatta daha önce hasta sayısının azlığından dolayı kapatılan servislerimiz şu anda yavaş yavaş açılıyor." dedi.
"Sahra Hastanesi açılabilir, fuar alanı hasta hizmetlerine sunulabilir"
Vaka oranlarının artması durumunda başvurulabilecek ek hizmetleri aktaran Acun, "Bu konuda Sayın Vali Yardımcımız ve Sağlık Müdürümüz yoğun mesai harcıyorlar. Ancak sahip olunan yatak sayısı ve imkanlar, hasta sayısının artmasını karşılayabilecek düzeyde olmayabilir ve bu nedenle ek hizmetlerin sunulması gerekebilir. Yani bu anlamda Sahra Hastanesi'nin açılması ya da fuar alanının hasta hizmetlerine sunulması gibi seçenekler ortaya çıkabilir." ifadelerini kullandı.
Alınan tedbir ve uygulanan kısıtlamaların bir dönem Diyarbakır'da çok ciddi etki gösterdiğini söyleyen Acun, yazın gelmesi ile birlikte piknik, eğlence ve sıcakların artması gibi hususların devreye girdiğini ve tedbirlerin göz ardı edildiğine dikkati çekti.
"Yapılan denetimlerde çok detaya inildiğini göremiyoruz"
Yapılan denetimleri değerlendiren Acun, "Yani açıkçası hastanelerde daha çok numune alma alanları ve acil servislerde çok ciddi denetimler yapılıyor ve yeni birimlerin açılması hususunda çalışmalar sürdürülüyor. Yeni birimlerin açılması, ağır hasta sayısının arttığını ortaya koyuyor. Açıkçası Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde şu anda yoğun bakım yatak sayısı arttırılmaktadır. Yani bu da olası bir hasta sayısının artmasına endeksli olarak yapılan bir planlamadır. Bu anlamda imkanlar kullanılmaya çalışılıyor ancak yeterli değildir." şeklinde konuştu.
Acun, "Yapılan denetimlerde çok detaya inildiğini göremiyoruz. Çalışanların fikrinin alınması veya personelin bu işlerde ne kadar etkili olduğu ile ilgili herhangi bir olumlu bir şey gözlemlemiyoruz. Çalışan sayısının hasta potansiyeline oranladığımızda kişi başına düşen hasta sayısının çok çok üzerinde olduğunu görüyoruz." diye belirtti. (İLKHA)