Kadına yönelik şiddeti artıran “İstanbul Sözleşmesi” iptal edilsin
Türkiye Aile Meclisi Mardin İl Başkanı Mehmet Şerif Öter, “Kadına yönelik şiddeti artıran ‘İstanbul Sözleşmesi’ ya iptal edilsin ya da toplum yapısını tehdit eden maddeler çıkarılsın.” dedi.
24 Kasım 2011'de TBMM’de tüm partilerin şerh koymadan oy birliğiyle kabul ettiği İstanbul Sözleşmesi ve uygulamalarının ardından 9 yıl geçti. Toplumun inanç, değer ve kültürüyle bağdaşmayan söz konusu sözleşmeye ilişkin Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu ve Türkiye Aile Meclisi Mardin İl Başkanı Mehmet Şerif Öter bir açıklama yaptı.
Başkan Öter, “Geçirdiğimiz bu 9 senenin sonunda Türkiye’nin ve daha birçok devletin küresel ve emperyal bir baskı neticesi olarak imzaladığı İstanbul Sözleşmesi, emperyal politikalar açısından oldukça başarılı olmuş gibi görünüyor. Oysa kadına yönelik şiddeti bitirme iddiası ile toplumlara dayatılan İstanbul Sözleşmesi, ona atıf yapan uygulamalar ve onun üzerine inşa edilen aile ve toplum politikaları kadını-erkeğe/erkeği kadına düşman ederek birçok alanda daha önce görülmemiş rakamlara şahitlik etmemize sebep oldu.” dedi.
“İstanbul Sözleşmesi ve 6284 fitnesi sebebiyle 3 milyon ailenin yuvası dağıldı, 3 bin kişi öldü”
Kadına yönelik şiddetin her geçen sene bir önceki seneye göre rekor seviyede artış gösterdiğini belirten Öter, şöyle dedi:
“Sadece son bir hafta içinde cinayete kurban giden kadın sayısı 13. 2019 yılında öldürülen kadın sayısı 474. Son 9 yılda İstanbul Sözleşmesi ve 6284 fitnesi sebebiyle 3 milyon ailenin yuvası dağıldı, 3 bin kişi öldü. İmzalandığı günden beri dağılan aile miktarı ve boşanma oranları da her sene rekor kırıyor. Evinden atılan, uzaklaştırılan, aile içi tecavüz saçmalığı veya iftira ile cezaevine atılan baba sayısında da her sene rekorlar kırılıyor. Tabi bunlar annesiz kalan çocuk sayısında da rekor demek. Babası cezaevinde veya uzaklaştırmada olan çocuk sayısında da rekor demek. Ebeveynlerinden en az birinden mahrum büyüyen çocuk sayısında da rekor demek. Ölen annesinden, cezaevine giren ya da intihar eden babasından olup sevgi evlerine düşen çocuk sayısında da rekor demek. Yaşadığı halde babasına, yaşadığı halde çocuğuna ulaşamayan ebeveyn sayısında da rekor demek. Bu evladına yabancılaştırılmış çocuğu ile ilişkisi kopmuş baba sayısında da rekor demek. Bunun aynı zamanda toplumla uyum sorunu yaşayan, uyuşturucu, alkol bağımlısı gençlik sayısında ve çocuk yaşta suça bulaşma oranlarında da rekor demek olduğunu hatırlatmaya gerek yok sanırım. Sözleşmenin sözde başarısı bunlarla sınırlı değil. Sözleşmenin imzalandığı günden beri evlenme oranları da hızlanarak düşüyor. Burada da bir rekor söz konusu kadınlarda ve erkeklerde evlenme yaşının gecikmesi de her sene rekor kırıyor. Sözleşme imzalandığı günden beri yalnız yaşayan insan sayısı da her sene üst üste rekor kırılıyor.”
“Milli Eğitimde iptal edilen ‘Toplumsal Cinsiyet Projeleri’ Türkiye Belediyeler Birliği eliyle devam ettiriliyor”
Öter, “Tabi bunlar doğal olarak ortalama çocuk sayısında da dip rekorlarını getiriyor. Gencecik evlenmiş hala cezaevinde olan delikanlılarımızın feryatları genç yaşta evlenmekten insanları uzak tutuyor ama hastanelerde kürtaj olan kız çocukları rekor üstüne rekor kırıyor. Örf, adet, gelenek, namus, şeref, izzet kavramlarının neyi koruduğunu da İstanbul Sözleşmesi vasıtasıyla anlamış olduk. Bunlar dağıldığında, insani ilişkileri tutan insanların bir arada olmasını sağlayan tüm değerler de dağılıyor toplum zerrelerine ayrılıyormuş. Boşuna Macaristan, Bulgaristan, Polonya, Hırvatistan, Rusya gibi ülkeler bu, dışı pembe pamuk şekeri, içi zehirli iğne dolu sözleşmeye itiraz etmiyorlarmış. Hükumetin, toplumdan gelen tepkiler nedeniyle iki ileri bir geri mehter takımı yürüyüşü taktiği ile soğurtarak topluma kabul ettirmeye çalıştığı sözleşmenin toplumda yaratacağı yıkım bir başka şeyle yeri doldurulabilecek bir yıkım olmayacaktır. Sözleşmenin getirdiği mecburiyetler nedeni ile '2 sene önce Milli Eğitimde sonlandırdık' denilen Toplumsal Cinsiyet Projeleri, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinde ve Türkiye Belediyeler Birliği işgüzarlığıyla Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Adaleti Eğitim Komisyonları kurularak el altından devam ettirilmeye çalışılıyor. Çocuklarımızın cinsiyetsiz ailesiz ahlaksız bir ideoloji ile yetiştirilmesinden hükumetin nasıl bir fayda umduğunu merak ediyoruz.” diye konuştu.
“Aile değerlerini olumsuz etkileyen sözleşme acilen iptal edilmelidir”
Sözleşme ve uygulamalarının toplumda yarattığı yıkımın önüne geçilmesi gerektiğinin altını çizen Öter, “Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi ‘İstanbul Sözleşmesi nas değildir. Feshedilmelidir’ emri acilen uygulanmalıdır. Unutulmamalıdır ki; bu değerleri yıkmak kolay olsa da bunların yeniden inşa edilmesi mümkün değildir. Türkiye Aile Meclisi’nin bir bileşeni ve Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu (MTDF) Genel Başkanı olarak; İstanbul Sözleşmesi’nin kabul edilişinin 9’uncu yılı dolayısıyla aile değerlerini olumsuz etkileyen sözleşmenin acilen iptal edilmesi ya da toplumun aile yapısını olumsuz etkileyen, adeta dinamit koyan maddelerinin kaldırılması çağrısında bulunuyoruz.” dedi. (İLKHA)