• DOLAR 34.376
  • EURO 36.85
  • ALTIN 2971.983
  • ...

DOĞRUHABER / Hasan Işık - Analiz

Bildiğiniz gibi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (Kurul), geçen hafta (19 Kasım) politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 10,25’ten yüzde 15’e yükseltilmesine ve tüm fonlamanın temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden yapılmasına karar verdi.

Kısaca Merkez Bankası faiz oranlarını artırdı. Neden? Enflasyonu ve döviz kurunu düşürmek için... Peki, düştüler mi? Bakalım…

YÜKSEK ENFLASYON VE DÖVİZ KURUNUN SORUMLUSU KİM?

Önce TCMB’nin resmi internet sitesinden bir bilgi aktarmak istiyorum. Siteden direk alıntı yaparak bu bilgileri sizlere sunuyorum:

“Merkez Bankasının temel amacı, fiyat istikrarını sağlamaktır. Fiyat istikrarı ile ekonomik kararlarda dikkate almayı gerektirmeyecek ölçüde düşük bir enflasyon oranı kastedilmektedir. Banka, bu amaç doğrultusunda uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı araçları doğrudan kendisi belirler, bir başka deyişle araç bağımsızlığına sahiptir. Finansal istikrar, Merkez Bankası için destekleyici amaç özelliğine sahiptir. Bu kapsamda Banka, Türkiye’deki finansal sistemin istikrarı için para ve döviz piyasaları ile ilgili düzenleyici önlemleri almakla sorumludur. Ülkemizdeki döviz kuru rejimini Hükûmet ile birlikte belirlemek, biçimlendirmek ve uygulamak; Bankanın bir diğer görevidir.”

Evet, demek ki Merkez Bankası ülkedeki fiyat istikrarı(enflasyon oranı) ve döviz kuru rejiminden direk sorumlu bir kurum.

Yani ülkedeki Tüketici Fiyat Endeksi (enflasyon oranı) Ekim ayı %11,89 olmuşsa ve faiz oranı 15’e yükseltilmişse bunun baş sorumlusu Merkez Bankası ve onunla birlikte hareket eden hükümettir. Buna kimse itiraz edebilir mi?

HANİ FAİZ ENFLASYONUN SEBEBİYDİ?

Şimdi ortada bir lahana turşusu durumu var.

Çünkü Merkez Bankası’nın faizi yükseltmesinden bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan 18. MÜSİAD EXPO Fuarı’nda şöyle konuştu:

“Gerekirse şu aşamada bazı acı ilaçları içmemiz gerektiğinin de farkındayız. Dünkü faiz artırımı kararını bu aşamada değerlendiriyoruz. Asıl hedefimiz enflasyonu en kısa sürede önce tek haneli rakamlara ardından orta vadeli hedeflerimizdeki seviyeye düşürerek faizlerin de buna uygun şekilde aşağı inmeye temin etmektir. Bunu başardığımızda kurun da istikrara kavuşacağına düşünüyorum. Türkiye’yi faiz, enflasyon, kur sarmalından çıkarmamız şarttır. Faiz sebeptir. Enflasyon neticedir. Bunu böyle bilelim. Enflasyon sebep değildir. Faiz netice değildir, kendimizi aldatırız. Faiz her şeyden önce bir defa paradan para kazanmak suretiyle insanları sömürmektedir.”

Yani bir türlü anlam veremediğimiz mesele şudur; madem faiz enflasyona sebepse enflasyonu düşürmek için faiz artırılır mı? Yine “acı ilaç” döviz kurunu düşürmek için faizi artırmak ise peki şimdi ne oldu? Faiz %10,25’ten %15’e yükseldi de döviz kuru düştü mü? İşte dolar yine 8 lira!

Peki, bu arada ülkenin varlığı, artan faizle birlikte paradan para kazanan uluslararası para babalarına gitmedi mi?

FAİZ, PARADAN PARA KAZANMAK SURETİYLE İNSANLARI SÖMÜRMEKTİR!

Dünya tarihinde eşi görülmemiş bir pandemi var, üstüne bir de Türkiye siyasal ve askeri bir kuşatma altında. Tamam kabul. Gerçekten de son bir yılın ekonomik tablosunu bu bahsettiğimiz iki gelişmeyi yok sayarak değerlendirmek ve tüm suçu hükümetin ve bankanın üzerine yüklemek insafsızlık olur. Doğru…

Küresel ekonomi darmadağın olmuş durumda, bu enkazın toparlanması bile 3-4 yıl alır diyen uluslararası ekonomik kurumlar var. Bu noktada kimsenin diyeceği bir şey yok…

Ama bu durumda faizi bir çözüm olarak görmek ne kadar doğru?

Her şeyden önce Sayın Cumhurbaşkanı’nın da ifade ettiği gibi “Faiz her şeyden önce bir defa paradan para kazanmak suretiyle insanları sömürmektedir”.

Faiz meşru bir ekonomik araç olmaktan çıkarılmalıdır. Faize bel bağlamak ve faizi yükselterek enflasyonun ve döviz kurunun düşürüleceğini umut etmek ham bir hayaldir.

Türkiye ekonomisi bu “yüksek faiz-yüksek enflasyon ve yüksek döviz kuru” sarmalından ne zaman kurtulacak?

ÇÖZÜM: DAHA ÇOK YATIRIM DAHA ÇOK ÜRETİM, YANİ DAHA ÇOK ÇALIŞMAK!

Hiç şüphesiz çözümü boş ve haksız bir ekonomik araç olan faiz de değil de emek ve alınteri ile dolu olan daha çok yatırımda daha çok üretimde yani daha çok çalışmada aramalıyız.

Bunun olabilmesi için, yani yatırımların artması dolayısıyla üretimin artması için de faizin yerlerde sürünmesi şarttır.