Eğitim-Bir-Sen'den “Öğretmenlik Meslek Kanunu” talebi
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Gök, 2018 yılında sendikaları tarafından gündeme getirilen “Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun TBMM gündemine getirilmesini istediklerini belirtti.
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Gaziantep Şubesi tarafından “Öğretmenlik Meslek Kanunu Vaatte Kalmasın, Hayat Bulsun” konulu bir basın açıklaması düzenlendi.
Memur-Sen Gaziantep Şubesinin hizmet binasında düzenlenen basın açıklaması Covid-19 tedbirlerine uygun olarak gerçekleştirildi.
Sendika üyeleri adına basın açıklamasını okuyan Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Gök, “Öğretmenlik Meslek Kanunu”nun 11’inci Kalkınma Planında ve Milli Eğitim Bakanlığının 2023 Eğitim Vizyonunda yer almasına rağmen halen çıkartılmamasına tepki gösterdi.
Öğretmenliğin insanlığın en kadim ve önemli mesleklerinden biri olduğunun altını çizen Gök, “İnsanın özünü keşfetmeye, kişiliğini inşa etmeye yönelik en büyük eylemi eğitimdir. Eğitimi, eğitim ve eğitilen çerçevesinde insanların birbirleriyle ilişkisinden, iletişiminden ve etkileşiminden beslenen akli süreçlerin hâkim olduğu ve ahlaki sonuçların hedeflendiği faaliyetler bütünü olarak kabul ediyoruz. Eğitimi tam da bu yüzden hem bilim hem de hizmet noktasında vazgeçilemez, ertelenemez, yok sayılamaz, devre dışı bırakılamaz, alternatifi oluşturulamaz konumda görüyoruz. Eğitimde geriye düşenin ahlakta, adalette, merhamette, bilimde öne çıkması, teknolojide önde olması, ekonomik ve diplomatik düzlemde fark oluşturması mümkün olmaz. Öğretmenlik insanlığın en kadim ve önemli mesleklerinden biridir. Öğretmen çocuklarımızın şuur sermayesini artırma, bilgi haznesini büyütme, idrak zeminini güçlendirme, hikmeti keşfetme, hakikate ulaşma konusunda beşerin insanlaşması ve bireyin uzmanlaşması yolculuğunda hem rehber hem de rol modeldir. Bu vasıf öğretmenlik mesleğinin tarih boyunca önemli ve değerli kabul edilmesinin de başlıca sebebidir.” ifadelerini kullandı.
“Öğretmenliğin Meslek Kanunu olmalı”
Eğitimde örnek gösterilen ülkelerde olduğu gibi öğretmenliğin kamu sistemi içerisinde tanımlanmış eğitim-öğretim hizmetleri sınıfından müstakil bir meslek kanununa kavuşturulması hususunun daha fazla ötelenmemesini isteyen Gök, “Mesleğin hak ettiği şekilde tanımlanması, sosyal zeminde öğretmenlerin itibarının, haklarının korunması ve artırılması, yönetmeliklerle, genelgelerle oluşan görev, yetki, ehliyet, liyakat noktasındaki dağınıklığın giderilmesi için meslek kanununun ivedilikle yürürlüğe konulması gerekmektedir. Zaman vaatleri gerçeğe dönüştürme, hedefleri sonuca ulaştırma zamanıdır. Mesleğin itibarı korunmalı, öğretmenliğin meslek kanunu olmalı.” dedi.
“Meslek Kanunumuzu istiyoruz, daha fazla beklemek istemiyoruz”
Türkiye’de resmi ve özel eğitim kurumlarında fiilen görev yapan bir milyon 200 bin öğretmenin olduğunu belirten Gök, “Öğretmenin yetiştirilmesinden emekliliğine kadar öğretmenlik mesleğini bütün olarak ele alan bir ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun olmaması hukuki açıdan boşluk, mesleki açıdan ise yoksunluktur. Kanun hedefler ve gerçekler bağlamında uluslararası standartlara uygun bir kariyer mesleği niteliğini taşımalı, öğretmenin etkinliğini artıracak, itibarını yükseltecek hükümler içermelidir. Meslek Kanununun yapılması için gereken talep de yazılması için gereken birikim de var. Bundan sonra bir tek şeye ihtiyaç var. O da kanunun çıkarılmasını hızlandıracak irade. Bizler Türkiye’nin bütün illerinden hep birlikte o iradeyi harekete geçirmek için sesleniyoruz; Meslek Kanunumuzu istiyoruz, daha fazla beklemek istemiyoruz. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması hedefine 11’inci Kalkınma Planı’nda da Millî Eğitim Bakanlığı’nın 2023 Eğitim Vizyonu’nda da yer verilmesi hem talebemizi doğruluyor hem de tepkimizi haklı kılıyor. Meslek Kanununun çıkarılması noktasında niyet ve kararlılığın kamuoyuna deklare edilmesinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen bugüne kadar kamuoyuna net, açık ve kesin bir içerik paylaşımı yapılmış değildir. Milli Eğitim Bakanlığı’nca yürütülen çalışma, hazırlanan taslak, öngörülmüş bir tasarım mutlaka başta yetkili sendika olmak üzere paydaşlarla iş birliği içinde ele alınarak olgunlaştırılmalıdır. Zaman vaatleri gerçeğe dönüştürme, hedefleri sonuca ulaştırma zamanıdır.” ifadelerini kullandı.
Nelere ihtiyaç duyulduğu, meslek kanununun hangi nitelikte olması gerektiği hususlarını 2018 yılında hazırladığımız “Öğretmenlik Meslek Kanunu İhtiyaç ve Öneriler” başlıklı raporla kamuoyuna açıkladıklarını hatırlatan Gök, “Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun öğretmene destek kanunu olması gerektiğini belirtti.
“Öğretmenlerin özlük hakları uluslararası standartlar çerçevesinde tanımlanmalı”
Resmi veya özel öğretim kurumu ayrımı yapılmaksızın bütün öğretmenleri kapsayacak, öğretmenlik mesleğinin bütün boyutlarını ele alacak bir yasal düzenlemeye duyulan ihtiyaç konusunda geniş bir toplumsal mutabakatın varlığının herkes tarafından kabul edilmesi gerektiğini belirten Gök, “Bu mutabakatın faydalı bir sonuç doğurması, meslek kanununun ‘öğretmenlerin statüsünü, toplumsal itibarını yükseltebilecek, haklarda kazanç sağlayacak, çalışma şartlarını iyileştirecek, şiddeti de önleyecek’ türden bir içerikle uygulamaya konulmasıyla mümkündür. ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun eğitimin niteliğinin artmasına doğrudan ya da dolaylı olarak katkı sağlayacak pek çok düzenlemeye yasal dayanak oluşturma potansiyeli bulunmaktadır. Biz, meslek kanununda, öğretmenlerin özlük haklarının uluslararası standartlar çerçevesinde tanımlanmasını ve geliştirilmesini istiyoruz.” diye konuştu.
Gök, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi haksız ve çözüm yerine sorun üreten uygulamaları ortadan kaldırmayan bir düzenlemenin Meslek Kanunu niteliği kazanamayacağını belirtti.
“Eğitim çalışanlarımız yılda bir gün övgü cümleleriyle geçiştirilen anma günlerini beklemiyor”
“Salgın süreci okulun da öğretmenin de değerini yokluğunun, eksikliğinin telafi edilemez niteliğini ve toplumsal yapının ana direklerinden biri olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur” diyen Gök, son olarak şunları söyledi:
“Salgın sebebiyle eğitim-öğretim faaliyetlerinde bilinen ve alışılagelen usullerin zorunlu olarak terk edilmesi, öğretmenlerimizin fedakârlıkları, azimleri, çabaları olmasa bu zorlu sürecin, öğrenme kayıpları başta olmak üzere giderilmesi mümkün olmayan zararlara sebebiyet vereceğini bugün çok net görebiliyoruz. Eğitim çalışanlarımız yılda bir gün övgü cümleleriyle geçiştirilen anma günlerini beklemiyor. 24 Kasım’da öğretmenlerimize verilebilecek en büyük müjde haklarını koruyup geliştirecek, çalışma şartlarını iyileştirecek, uğradıkları şiddeti önleyecek, sorunlarına çözüm üretecek ve mesleklerinin itibarını hak ettiği yere taşıyacak bir içerikle ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun TBMM gündemine getirilmesidir. Zaman vaatleri gerçeğe dönüştürme, hedefleri sonuca ulaştırma zamanıdır. Eğitim-Bir-Sen olarak bu hususlar temelinde çıkarılacak ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’na katkı ve destek sunacağımızı bir kez daha ifade ediyor, siyasi iradeyi, TBMM’yi ve Bakanlığı bu konuda adım atmaya çağırıyoruz.” (İLKHA)