Dış Politikada Değişiklik Sinyalleri
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere yetkililerin son dönemdeki açıklamaları, başta dış politika olmak üzere birçok alanda değişiklik sinyali veriyor.
Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır'ın Haziran 2017'de Katar'a boykot kararının ardından Türkiye’nin Katar yanlısı tutumu ve Cemal Kaşıkçı cinayetinin ardından Türkiye’nin Suudi Arabistan’a yönelik tutumu, iki ülke arasındaki gerilimi yükseltmiş ve Suudi Arabistan’da Türkiye ürünlerine yönelik ‘yarı gayrı resmi’ boykot başlatılmıştı. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan Kralı ile yaptığı görüşme, ardından Suudi Dışişleri Bakanı’nın ‘Türkiye ile dostane ilişkilere sahibiz, Türk ürünleri boykot edilmiyor’ açıklaması yeni süreçte iki ülke arasındaki gerilimin düşürüleceği anlamını taşıyor. Şüphesiz bunda Libya’da düşen tansiyon ve Yemen başta olmak üzere kaotik bölgelerde rekabet sürecine giren Suudi Arabistan-BAE ilişkilerinin önemli bir rolü bulunuyor.
Reform, neden şimdi?
Türkiye’nin politika değişikliği sinyali Suudi Arabistan ile sınırlı kalmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Kendimizi Avrupa’da görüyoruz’ açıklamasının yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın ‘Türkiye'nin AB'ye üyeliğini stratejik bir öncelik olarak görüyoruz.’ Açıklaması Türkiye’nin yeni süreçte önceliğinin AB ile ilişkilerin onarılması olacağını ortaya koyuyor. Şüphesiz bu politika değişikliğine sebebiyet veren en önemli etkenlerden bir tanesi, iç politikada ‘yeni bir dış politika’ vaat eden siyasi rakiplerin yanı sıra, gerilen ilişkilerin ekonomiye vurduğu darbe. Son dönemde AB ile gerilimi tırmandıran Doğu Akdeniz politikasında ‘diyaloğa vurgu’ tekrar Avrupa Birliği üyelik müzakerelerine odaklanılmak istendiğini ortaya koyuyor. AB konusunda tavır değişikliğinin, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell’in, Türkiye ile ilişkilerde gidilecek yöne 10-11 Aralık'ta yapılacak AB Liderler Zirvesinde karar verileceğini belirterek, "İlişkilerimizde dönüm noktasına doğru yaklaşıyoruz." açıklamasından sonra gelmesi önemli.
Aynı zamanda Avrupa Parlamentosu'nun yeni Türkiye Raporu taslak metnine göre Türkiye’de insan hakkı ihlalleri ve yargıda var olan kötü koşullar artarak devam ediyor. Raporda Türkiye’de üç alanda gerileme yaşandığı ifade ediliyor. Hukukun üstünlüğü ve temel haklarda yaşanan gerileme, tersine işletilen kurumsal reformlar ve çatışmacı dış politika ile açık bir AB karşıtlığı söylemi. AP, müzakere sürecinin sona erdirilmesi gerektiğini yineliyor. Yönetici sınıf içerisinde AB’ye karşı milliyetçi söylemlerin arttığına, alt mahkemelerin anayasa mahkemesinin kararlarına riayet etmediğine, anti-terör yasalarının suiistimal edildiğine değinilen rapor, tavsiye niteliğinde olmasına karşın, Türkiye için önemli. Bu sebeple AB liderler Zirvesi öncesi ‘reform’ söylemlerini arttırdı. Fransa’dan gelen ve ‘’Türkiye’nin söylemleri yeterli değil, eyleme dökmeli’ açıklaması, Almanya’da Türkiye’ye yönelik silah ambargosu teklifi AB cephesinin yeni süreçte Türkiye kadar ılımlı olmadığını ortaya koyuyor. Türkiye’nin şimdiki önceliği yaptırım kararı çıkmasını engelleyecek ‘acil reform’ paketleri ve AB ile başlatılacak yeni sürecin iç politikaya olumlu yansıması olacak.
Daha sakin bir Ortadoğu
ABD’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘otokrat’ olarak yorumlayan Biden’ın Başkan seçilmesiyle Türkiye’nin söylem değişikliği paralel seyretti. Türkiye’ye yönelik sert söylemleriyle bilinen Biden’ın Ortadoğu’da nasıl bir politika izleyeceği merak konusu.
Ancak Trump’ın aksine İran’a yönelik baskıyı azaltması beklenen Biden’ın Suriye ve Libya meselesinde Türkiye ile karşı karşıya gelmesi bekleniyor. Türkiye’nin Libya’da ateşkes sürecine katkısı, Doğu Akdeniz’de şimdilik gerilimi düşürmesi bu açıdan önemli. Suudi Arabistan ile de tansiyonu düşüren Türkiye, Mısır ile istihbaratlar üzerinden diyalog kuruyor ancak yeni süreçte Suriye’de nasıl bir süreç hedeflendiği merak konusu. Ancak Türkiye yaptırımlardan kaçınmak için vekalet savaşının sonlandığı daha sakin bir Ortadoğu hedefliyor.