İstanbul Sözleşmesi’nin iptali için somut adım bekleniyor
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bahattin Sungur, İstanbul Sözleşmesi’nin kapsadığı maddeler nedeniyle çok tehlikeli olduğuna dikkat çekerek, söz konusu sözleşmenin iptal edilmesi çağrısında bulundu.
Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Gaziantep’e gelen Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bahattin Sungur, Gaziantep İl Başkanı Ufuk Çıngırlar ve beraberindeki partili heyet, İlke Haber Ajansı (İLKHA) Gaziantep İrtibat Bürosunu ve Kervan FM’i ziyaret etti.
Sungur ve beraberindeki heyet, Kervan Radyo Yayıncılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ökkeş Korkmaz tarafından karşılandı.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Korkmaz, Sungur ve beraberindeki heyete teşekkür etti. Korkmaz, medya alanında yaptıkları çalışmalar ile ilgili Sungur ve beraberindeki heyete bilgi verdi.
İLKHA’ya ve Kervan FM'e yayın hayatında başarılar dileyen, gayretlerinden dolayı teşekkür eden Sungur, Yeniden Refah Partisi’nin çalışmaları hakkında Korkmaz’a bilgi verdi.
Ziyarette gündeme ilişkin de açıklamalarda bulunan Sungur, İstanbul Sözleşmesi, ekonomik sıkıntılar, eğitim ve adalet sistemi üzerinden AK Parti iktidarını eleştirdi.
“İstanbul Sözleşmesi toplumun temel taşı olan aileyi dağıtıyor”
İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükte olduğu günden beri doğrudan aileyi hedef aldığını ve bir an önce iptal edilmesi gerektiğini belirten Sungur, “İstanbul Sözleşmesi ile ilgili avazımızın çıktığı kadar bağırmaya devam edeceğiz. Her platform ve şartta İstanbul Sözleşmesi’nin bir an önce ortadan kaldırılmasını ve bu sözleşmenin yırtılıp atılmasını isteyeceğiz, istemeye de devam ediyoruz. Çünkü İstanbul Sözleşmesi toplumun temel taşı olan aileyi dağıtıyor, parçalıyor. İstanbul Sözleşmesi eşleri birbirinden ayıran bir sözleşmedir. Bu ucube birçok dünya ülkesi tarafından kabul edilmezken Müslüman bir ülkede, mecliste bu sözleşmenin kabul edilmesini de hazmedemiyoruz. Bu ucube sözleşmeyi toplumu ifsat eden bir sözleşme olarak değerlendiriyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin bir an önce yok edilmesini arzu ediyoruz. Muhalefet olarak İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesini istiyoruz. İnşallah iktidara geldiğimiz de ise ilk iş olarak İstanbul Sözleşmesi ve İstanbul Sözleşmesi gibi sözleşmeleri yırtıp çöpe atacağız. Çünkü biz aileyi korumakla mükellefiz. Ailenin korunduğu bir yerde devlet, vatan, bayrak sağlam olur. Ailenin olmadığı yerde vatanınız da bayrağınız da ve dolayısıyla özgürlüğünüz de olamaz. Bunların tamamını yok sayan İstanbul Sözleşmesi bizim açımızdan da yok hükmündedir.” dedi.
“Muhalefet gibi konuşuyorlar”
Hükümetin ekonomi, eğitim, adalet başta olmak üzere birçok politikasını eleştiren Sungur, “Sanki 18 yıllık iktidar değilmiş ve yeni iktidara gelmişler gibi davranıyorlar. Ekonomi reformu 18 yıl önce yapılamaz mıydı? Döviz 2 liradan 8 liraya yükseldiyse bunun sorumlusu sizsiniz. Muhalefet gibi konuşuyorlar. Yani sanki bir ay önce kendileri iktidara gelmiş gibi eğitim, ekonomi, adalet seferberlikleri yapacaklarını söylüyorlar. Siz 18 yıldır iktidardasınız. Bir memlekette eğitimde, ekonomide ve adalette sıkıntı varsa önceliğiniz bunlar olmalıdır. Adaletin olmadığı yerde devlet olmaz, millet yatırım yapmaz ve dışarıdan hiç kimse ülkemize yatırım yapmaya gelmez. Çünkü adaletin olmadığı yerde güvence olmaz, güvencenin olmadığı yerde de ekonomik yapı düzelmez. Bir ülkede ekonomik sıkıntı yaşanmaya başladığında hemen vergi konuluyorsa, ürünlere zam geliyorsa ve dışarıdan borç alınıyorsa hangi seferberliği yaparsanız yapın bu ekonomiyi kurtaramazsınız.” ifadelerini kullandı.
“Faizin, kredinin, borçlanmanın olduğu yerde refah olmaz”
Faizin ekonominin ve insanlığın baş belası olduğunu belirten Sungur, “Faizin, kredinin, borçlanmanın olduğu yerde refah olmaz. Refah ve huzura kavuşmuş, müreffeh bir seviyeye çıkma arzusu olan bir ülke borçlanma ile bir yere varamaz. Şu anda da zaten bir yere varamıyoruz. Sabah kalkıyoruz döviz yükselmiş, akşam bakıyoruz döviz yine yükselmiş ve dakika dakika döviz takibi yapar olduk. Bu döviz artışının ana sebebi borçlu olduğumuzun göstergesidir. Bu memleketi borçlandırmışsınız ve şimdi de borcun kendisi değil, faizini ödemeye kalkıyorsunuz, bunun içinde para arıyorsunuz. Hükümetin bir yıl içerisinde yaklaşık 170 milyar dolar ödemesi gerekiyor. Bunun için para arıyor, bulamıyor. Dolayısıyla ekonomi zayıf oluyor ve en küçük üflemede darbe görüyor.” şeklinde konuştu.
Hükümet tarafından sürekli Türkiye ekonomisindeki kötü gidişin nedeninin “dış müdahale” olarak dile getirildiğini ifade eden Sungur, Türkiye ekonomisinin geldiği bu noktanın, sadece dış müdahalelerin sonucu olmadığını, yanlış politikaların da sonucu olduğunu belirtti.
“Türkiye’de adaletin olduğuna iktidarın kendisi de inanmıyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül tarafından dile getirilen "yargıda reform" kararına da değinen Sungur, şunları söyledi:
“Sanki 18 yıldır hiçbir şey yokmuş gibi ‘adalet reformu’ deniliyor. Ne yaparsak yapalım kafa yanlış, yol yanlış ve gidişat yanlış. Bu gidişatla bizim başarılı olma imkânımızın, ihtimalimizin olmadığını bilsinler. 18 yıldır ne yaptılar? Büyük adalet sarayları yaptılar. Binlerce kişilik cezaevleri yaptılar ve sonuçta ne oldu? Cezaevleri genişledikçe ülkeyi idare edemediler. Ekonomik sıkıntıdan ve stresten dolayı cezaevlerini doldurduk. Şu anda ise doldur boşalt yapıyoruz. AK Parti’nin Yozgat Milletvekili Yusuf Başer, cezaevinin önünde ‘Burası bacasız fabrika, burada 4 bin 500 insan çalışacak’ diyor. Bir kafa düşünün ki cezaevini fabrika olarak kabul ediyor. Bu kafa başarılı olamaz. Bir yerde cezaevi ne kadar az ise adliye binaları ne kadar küçükse işler o kadar azdır demektir. Fakat şimdi saray yapıyoruz, cezaevlerini de büyütüyoruz ve ‘bacasız fabrika’ diyoruz. Ondan sonra da ‘adalet reformu’ndan bahsediyoruz. Ne adaleti? Bu ülkede dayın varsa hiçbir sıkıntı yok. Adalet mülkün temelidir. Adaletin olmadığı yerde mülk, devlet ve millet olmaz. Bugün Türkiye’de adaletin olmadığını inanıyorum ki iktidarın kendisi de kabul etmiş durumdadır.” (İLKHA)