Koronavirüs ve İnsan Cehaleti
Koronovirüs yayılmaya devam ediyor. Tedbirler uygulanmıyor. Hasta sayısı gün geçtikçe artıyor. Ekonomi insan sağlığından daha değerli hale geliyor. Dünya Covid-19’a karşı deva bulamadı ve mücadeleyi bıraktı.
Riyad Makaev – Doğruhaber/Analiz
Başka gezegenlerde bir hayat arayan insan, kendi yaşadığı gezegeni yaşanmaz hale getirmeye devam ediyor. İlk çağlardan yaşadığımız bu çağa kadar insanın en büyük düşmanı şüphesiz cehalet olmuştur. Bazılarının zannettiği gibi cehalet sadece okuma yazma bilmemek değildir. Bazen okul görmüşlerde de cehaleti görebiliriz. Fakat, bu kadarını hiç beklemezdim. İnsan göre göre kendini tehlikeye atıyorsa buna ahmaklık/cehalet denmiyor ise başka ne denir? Bilemiyorum! Yaşadığımız bu güzel dünyamızda ahmaklık/cehalet ne kadar yayılmıştır, hiç düşündünüz mü? Aslında, her insanda biraz ahmaklık/cehalet vardır. Ancak, bazılarının akmaklığı bazılarınınkinden daha azdır. Dolayısıyla, az ahmaklı/cehaletli olanlarını zeki sanırız. Fakat, bugün bu durum değişmiştir. Covid-19 olarak bilinen virüs ahmaklar ve zekiler arasındaki farkı kaldırmıştır. Düşünün... Sağlık bakanı her gün sosyal mesafeye dikkat ediniz, kalabalık yerlere gitmeyiniz, kalabalık yapmayınız demektedir. Ancak, her gün sosyal mesafe daralıyor ve kalabalıklık çoğalıyor. Sabah ve akşam toplu taşıma araçları tıklım tıklım dolmuş oluyor. Metro veya atobüsleri veya dolmuşlar fark etmiyor. AVM’ler, restorantlar ve lokantalar veya kafeler fark etmez, tıklım tıklım dolu. Metro’da trenin kapasitesinden yüzde 50’ye kadar yolcu alınacak diye anonslar yapılırken kimse umursamıyor. Galiba İstanbul’da tramvay seferleri arttırıldı ama, nafile... tıklım tıklım doluyor.
TEDBİRİN BAHSİ VAR KENDİ YOK
Bugün bir araştırma yapayım, kendi gözümle göreyim diye Fatih’e gittim. Tabi ki, maskemi taktım, dezenfektanımı da yanıma aldım, ayrıca yedek maskelerimi de aldım. Metro istasyonuna indim. Kirazlı’dan Yenikapı’ya giden trene bineceğim. Tren tamamen doldu, binmedim. İkinci treni beklemeye karar verdim. İkinci tren geldi yine doldu. Üçüncüsünü bekledim yine aynı. Dışarıya çıktım, taksi ile Fatih’e gittim. Taksici Esenler’den çıktı, güzel bir insan. Sohbet ederek Fatih’e kadar gittik. Esenler’de vakalar çok, insanlar cahil, tedbirler uygulanmıyor, kafeler, kahvehaneler dolu, bizim işimiz çok zor, her türlü insanı alıyoruz araca, dedi. Aksaray metro istasyonunun önünde indim. Tramvaya kadar yürüdüm. Aksaray meydanı çok kalabalık, genel olarak insanlar maske takıyor ama, çoğu burnu kapatacak şekilde takmıyor. Maskesiz dolaşan da çok gördüm. Dilencileri gödüm, ellerinde çocuklar ile dileniyorlar ve inanın bunların hiç birinde de maskesi yok idi. Tramvaya bineceğim, turnikeleri geçerken güvenlikçi bir kişiyi maskesiz giremezsiniz diye durdurdu. Adam turnikeyi geçmişti, galiba İranlı idi. Adam geri çıkıyordu, yedekteki maskemi uzattım verdim ama, adam yapacağını oraya gelene kadar yaptı. Ya bir yerden koronayı yakaladı ya da kendisi birine bulaştırdı! Tramvay tıklım tıklım dolu geldi. Binmedim ve yürüyerek yukarıya çıktım. Kapalıçarşı’ya kadar gittim. Aman Allah’ım! Sosyal mesefe hiç uygulanmıyor. Bir kalabalık var... Covid-19 kimsenin umurunda değil. Ancak, çoğu dükkanlarda maskesiz girilmez diye A4 kağıdı asılı, hakkını vermek lazım... Buna dikkat ediyorlar. Sinan Paşa Türbesi’ne kadar yürüdüm.
FRANSA’DA OLSAYDI KIYAMETİ KOPARIRDIK!
Sinan Paşa’nın türbesi ve etrafındaki mezarları bakımlı gördüm ama, tam karşısında eski bir medrese var ve yol üstünde mezarlar var. Aman Allah’ım! Bakımsız ve pislik içinde. Medrese girişinde eski bir kapı var, açmaya çalıştım kapalı idi ama, biri açtı... Kafeye mi geldiniz, dedi. Önce şaşırdım, hemen, evet.., dedim. Gir ağabeyim, dedi. İçeride tıklım tıklım dolu, insanlar oturuyorlar ve nargile içiyorlar. İhbar etmiyorum, sakın yalnış anlaşılmasın. Osmanlı dönemine ait (Çorlulu Ali Paşa Medresesi) olarak bilinen bir eski medresede nargile kafe görünce şaşırdım, benim bildiğim pandemi döneminde nargile yasaklanmıştı ve inanın korktum, hemen çıktım. Aklıma Fransa geldi! Fransa’da ya da başka her hangi bir ülkede Osmanlının yaptığı bir medresede nargile kafe açmış olsalardı, kıyameti koparırdık. İslam’a ve Müslümanlara hakaret sayardık... Neyi anlatıyorum ya... Ahmaklık/cahilik değil ise, bu nedir o zaman?.. Ne desem boş olacak... Bugün, bir Rus medyasında çıkan haberi okudum. Türkiye’ye gelen Rus turistleri ülkeye dönünce teste tabi tutmuşlar, yüzde doksanda covid-19 tespit edilmiş. Yetkililerine seslenerek, Türkiye’ye yapılan uçak seferlerini azaltmaya çağırıyorlar. Belki de bu siyasi bir konudur ama, Rusya’da peş peşe her gün günde 18 binden fazla vaka çıkmaya başladı. Bu sadece resmi sayı. Tespit edilemeyen ve karantinaya girmek istemeyenlerin sayısının daha fazla olduğunu söylüyorlar. Evet, cahillik bize çok pahalıya çıkacak, bu kesin. Belki İstanbul’da da vaka sayısı fazladır. Olmaması imkansız çünkü, benim gördüklerime göre aynı rakam bizde de vardır. Allah akıl fikir versin, durum çok vahim!