Fransa’nın İslam düşmanlığı yeni değil
Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil İbrahim Yakar, sömürgeci Fransa'nın İslam'la savaşının göründüğünden çok daha derin ve eski olduğuna dikkati çekti.
Sömürgeci Fransa'da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron başta olmak üzere diğer yetkililerin İslam karşıtı açıklamaları ve Hazreti Muhammed'e (sallallahu aleyhi ve sellem) hakarete destek vermeleri İslam dünyasında tepkilere neden oldu.
Fransa ve Cumhurbaşkanı Macron'un, İslam düşmanlığına ve Hazreti Muhammed’e (Salallahu Aleyhi Vesellem) hakaret içerikli provokasyon barındıran sözde “karikatür” küstahlığına tepkiler artarak devam ediyor.
Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil İbrahim Yakar, son zamanlarda İslam düşmanlığını daha da arttıran Fransa ve Cumhurbaşkanı Macron'un Müslümanları hedef alan uygulamalarının perde arkasını İLKHA’ya değerlendirdi.
Fransa ve Cumhurbaşkanı Macron’un İslam’a, değerlerine ve Müslümanlara karşı yürüttüğü hararetli kampanyanın yeni olmadığına dikkat çeken Yakar, İslam düşmanlığının Fransız ruhunun derinliklerine kök salmış ırkçılığın ürünü olduğunu vurguladı.
Fransa’da yaşananların İslam karşıtlığına, karşıtlığın da İslam düşmanlığına dönüştüğünün göstergesi olarak okunabilecek gelişmeler olduğunu ifade eden Yakar, Fransa özelinde Avrupa’da artan İslam düşmanlığının engellenmesi gerektiğini belirtti.
İslam’ın zuhurundan bu yana İslam’a ve değerlerine yönelik düşmanlık ile saldırıların olduğunu, hak-batıl savaşının asırlardır devam ettiğini hatırlatan Yakar, İslam karşıtlığında iki temel hedefin ise Kur’an-ı Kerim ve Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) olduğuna dikkati çekti.
Haçlı zihniyetinin İslam’a ve değerlerine yönelik düşmanlığının yeni olmadığına dikkati çeken Yakar, “Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa’nın (Sallallahu Aleyhi Vesellem) dünyaya teşriflerinden sonra hem kendi zamanında hem de daha sonraki zamanlarda İslam'a, Müslümanlara karşı Haçlı zihniyetinin mücadelesi hiçbir zaman bitmemiştir. Günümüzde gördüğümüz durumların aslında tamamen geçmişteki var oluşlarının bir göstergesi olduğunu görüyoruz. Haçlı seferlerinden başlamak üzere Osmanlı'nın güçlü olduğu zamanlarda bile Haçlılar hiçbir zaman boş durmamışlar, Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) aleyhine faaliyetlerde bulunmaya çalışmışlar. Ama güçlü durduğumuz zamanlarda da bu her zaman geri tepmiştir. Şu an Fransa'nın İslam'a karşı yapmış olduğu zulüm ve baskıların hem kişiler bazında hem mekânlar bazında olduğunu görüyoruz.” dedi.
"Fransız Voltaire ve Borner'ın edepsizliğini Abdülhamit Han durdurmuştu"
Fransa’nın İslam’a ve Hazreti Muhammed’e (sallallahu aleyhi ve sellem) olan düşmanlığının yeni olmadığına dikkati çeken Yakar, “Abdülhamit Han zamanında Fransızların çok meşhur bir düşünürü olan Voltaire ki onu edebiyat tarihinde ve felsefede Voltaire'ı çok duyar ve biliriz, 1890'lı yıllarda "taassup" adında bir piyes, tiyatro yazıyor. Bu taassup güya Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) hanımı Hazreti Hatice ve Hazreti Aişe (radiyallahu anhüma) hakkında ağıza alınmayacak cümleler içeriyor. Bunu Fransa'da tiyatro olarak oynatmak istiyor. Abdülhamit Han, bunu fark ettiği andan itibaren hemen Fransız yetkilerle temasa geçiyor ve burada Peygamber Efendimize hakaret olduğunu dile getiriyor, ‘bu tiyatroyu kesinlikle yayınlayamazsınız ve oynatamazsınız’ diyerek o zamanki Paris büyükelçiliği aracılığıyla bu ültimatomları veriyor. Fakat Voltaire, bundan vazgeçmiyor. ‘Fransa'da oynatamıyorum’ deyip bu sefer İngiltere'ye gidiyor. Londra'da "taassup" adlı eseri oynatmaya çalışıyor. O zaman İngiliz siyaseti her zaman olduğu gibi sinsidir. Abdülhamit Han tarafından İngiltere'ye de aynı ültimatomlar veriliyor. ‘Bu tiyatro Peygamberimize (sallallahu aleyhi ve sellem) hakaret içerdiği için oynatmayacaksınız’ diyor. İngilizler, ‘biz biletleri sattık, herkese duyuruda bulunduk’ dediler. Abdülhamid Han’ın kararlı duruşuyla İngilizler geri adım atmak zorunda kalıyor. Bu oyunu daha sonra Fransa ve İngiltere'den çekiyorlar. 1894'te Fransızlar yine durmuyorlar. Borner diye bir yazarları var, bu yazar Muhammed isminde bir tiyatroyu tekrar Fransa ve İngiltere'de oynatmaya çalışıyor. Abdülhamit Han'ın gayretleri sonucunda bu oyunu da gündemden düşürüyorlar. Sonra bu şahıs Amerika'da aynı oyunu Amerika'da oynatmaya çalışırken Abdülhamit Han'ın siyaseti sayesinde geri adım atmak zorunda kalıyor. 100 yıl geçmesine rağmen değişen hiçbir şey yok. Küfür tek millettir.” diye konuştu.
"Sömürgeci Fransa, 100 yıl önce Gaziantep’i işgal ettiğinde de 30 camiyi hedef aldı ve gaz bombası kullandı"
Sömürgeci Fransa’nın 100 yıl önce Gaziantep’i işgal ettiğinde de İslam’ı ve değerlerini hedef aldığını hatırlatan Yakar, Fransızların Gaziantep'i işgali sırasında, hiçbir kural ve kutsalı tanımayarak yaklaşık 30 camiyi hedef aldığını ve kentteki birçok caminin halen Fransız zulmüne şahitlik ettiğine dikkati çekti.
Yakar, “Biz Fransızları Gaziantep’ten de biliriz. Gaziantep savunmasına baktığımız zaman Fransızların yaptığı zulümleri, işkenceleri, mabet ve camilerimize karşı, insanlarımıza karşı işledikleri insani suçlardan biliriz. Yüz yıl önce tam bugünlerde 28 Ekim 1920'de Fransızlar vardı ve Kolejtepe’deki 15 buçukluk toplarıyla Gazintep'in etrafında ve içinde bulunan camileri bombalıyorlardı. Müslümanlar camideyken Hüseyin paşa Camisi’ni bombaladılar. Antep'te 30'a yakın caminin tahrip edildiğini biliyoruz. Şu an bu camilerden 23 tanesinin ismini sayıyoruz. Biz Antep savunmasını anlatırken binlerce gazimiz ve 6 bin 317 şehidimizin olduğunu söylüyoruz. Bizim Antep savunmasındaki gazi ve şehitlerimiz gibi aynı zamanda gazi ve şehit camilerimiz var. Fransızlar bu kadar vicdansızdır. Fransızlar insanlık ve savaş suçu işleyip Antep'te gaz bombası kullanıyorlardı. Fransızlar bu kadar pervasızdır.” ifadelerini kullandı.
100 yıl önceki senaryo ile şu anki senaryo aynı, sadece aktörler değişti.”
“Aslında Fransa’nın şu an yaptıkları geçmişte yaptıklarının bir göstergesidir” diyen Yakar, konuşmasına şöyle devam etti:
“Yapmamız gereken bunlara karşı dik durmaktır. Sayın cumhurbaşkanımız ve Türkiye inanılmaz dik duruyor. Fark ediyorsunuz ki Fransa mallarına karşı boykot meydana gelince Fransa'nın Cumhurbaşkanı Macron 3 dilde; İngilizce, Fransızca ve Arapça tweet atarak ‘sakın bizim mallarımızı boykot etmeyin’ dedi. İşin sıkıntıya girdiğini görünce tweet attı. Abdülhamit Han'ın yüz yıl önce dünya Müslümanlarını birliğe çağırdığı gibi bugünde bunu yapmalıyız. Çünkü Fransa ve İngiltere o zaman biliyordu ki Hindistan'da veya Afganistan'da olsun dünyanın her tarafındaki Müslümanlar Abdülhamit Han’a bakıyorlardı. Abdülhamit Han'ın işareti ile çok büyük işlerin olacağını biliyorlardı. Bu yüzden güçlü, kuvvetli ve birlik beraber olduğumuzda daha güçlü oluruz. Düşmanın oyunu bitmeyecek, 100 yıl önceki senaryo ile şu anki senaryo aynı, sadece aktörler değişti.”
"Müslümanların hiçbir zaman İslam’a, değerlerine ve özellikle Hazreti Muhammed’e (sallallahu aleyhi ve sellem) yapılan saygısızlığı kabul etmedi ve etmeyecek"
Müslümanların hiçbir zaman İslam’a, değerlerine ve özellikle Hazreti Muhammed’e (sallallahu aleyhi ve sellem) yapılan saygısızlığı kabul etmediğini ve etmeyeceğini belirten Yakar, “İnanıyoruz ki Mevlid-i Nebi Haftasını idrak ettiğimiz bu günlerde Peygamber Efendimize (sallallahu aleyhi ve sellem) karşı olan hassasiyetlerimizi bildikleri için bizi sinir uçlarımızdan vurmaya çalışıyorlar. Biz peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) sevdası ile hemhal olmuş bir milletiz. Bundan dolayı da Batı’nın yaptığı bu olay geçmişte olduğu gibi günümüzde de var, gelecekte de var olacaktır. Bu hak ile batılın çatışmasıdır. Bununla belki 3'üncü dünya savaşını çıkartmaya çalışıyorlar. Ama biz kendi milli-manevi değerlerimize sahip çıktığımız ve birlik olduğumuz sürece inanıyoruz ki dünyaya bu anlamıyla bütün Müslümanlar nezdinde örnek olacak bir vasfımız olacaktır.” diye konuştu. (İLKHA)