Öldürmeyen acının güçlendirdiği adam: Jacob Viera
Hayat 'olmuyor' dediğiniz anda olanlardır. Hayat tam olarak insanın vazgeçemeyişidir. Sizleri o vazgeçemeyişlerden bir tanesine götürmek istiyoruz. Kahramanımız Kenyalı Jacob Viera...
Kenyalı Jacob Viera kendisinden önceki birçok örnek gibi, İngiltere'ye gidip futbolcu olmayı hayal ediyordu. Bunun için çok ciddi bir adım atmış ve Premier Lig takımı Newcastle United ile deneme idmanlarına davet edilmişti! 15 yaşındaki Jacob için hayaller gerçeğe dönüşmeye çok yakındı.
Ancak dönüşmedi.
Jacob, İngiltere'ye gitmeden 1 ay önce ülkesinin U16 Milli Takımı ile Tanzanya'da turnuva katılacaktı. Yola çıkmadan önce kalacakları otele gitti. Orada onu bekleyen tatsız bir sürpriz vardı. Uyuşturucu çeteleri, genç futbolcuları kullanarak uyuşturucu ticareti yapıyordu. O zamanlar bu yöntem henüz pek bilinmiyordu. Genç futbolcular sık sık ülke ve şehir değiştirdikleri, bu yolculukları sırasında da detaylı aramadan geçmedikleri için uyuşturucu çetelerinin kuryeleri olarak kullanılıyordu. Hedeflerindeki yeni isim Jacob Viera'ydı. Onunla temasa geçtiler. Birkaç gün sonra, takım otelden ayrılmadan önce geleceklerini ve Tanzanya'ya gidecek paketin kendisine verileceğini söylediler. Reddetme şansı yoktu. Eğer reddederse başına neler geleceğini çok iyi biliyordu.
Fakat Jacob böyle biri değildi. Yapmasını istedikleri şeyin kötü bir şey olduğunun ve bir defa kabul ederse sonunun gelmeyeceğinin farkındaydı. Kararını verdi. Çete elemanlarına otelden ayrılacakları saati yanlış söyledi. Onlar geldiğinde takım çoktan otelden ayrılmış olacaktı.
Öyle de oldu. Jacob, çete elemanı ile karşılaşmamış, paketi almamıştı. Durumu milli takım yetkilisine bildirmiş ve onlar da polisle irtibata geçmişti. İki gün sonra otele gelen çete elemanları yapılan operasyonla yakalandı.
Jacob, Milli Takım'la Tanzanya'ya gitti. İyi bir turnuva çıkardılar. Şampiyon olamadılar ama yarı finale kadar yükseldiler. Yarı finalde Uganda'ya elenip Kenya'ya geri döndüler.
Ve Jacob için geri sayım başladı...
Devam eden günlerin birinde genç futbolcu idmandan çıkıp evine gitti. Anahtarı cebinden çıkardı ve kapıyı açtı. Kapının kilidi yuvasından ayrılır ayrılmaz her yer bembeyaz oldu. Jacob büyük bir acıya teslim olmaya başladı. Acı kollarını, omuzlarını, boynunu ve yüzünü kapladı. Her şey birkaç saniye sürdü ve Jacob bayıldı.
Uyuşturucu çetesi peşini bırakmamış, evini bulmuş, kapıya elektrik düzeneği bağlamıştı. Jacob kapıyı açar açmaz elektrik çarptı. Onu yerde yatarken gören komşusu hemen hastaneye götürdü. 1 ay boyunca tedavi gören Jacob'ı hayata bağlayan çok güçlü bir sebebi vardı: Newcastle United ile deneme idmanlarına çıkmak!
Jacob, beklenenden daha kısa sürede, yeniden futbol oynayacak kadar iyileşmeyi başardı ve İngiltere'ye uçtu. Newcastle'a gittiğinde, onu gönderdiği videolar ve fotoğraflardan tanıyan akademi hocaları, boynundaki ve kollarındaki 'pembe rengin' sebebini sordular. Yanıklar iyileşmiş ama izleri tamamen geçmemişti. Jacob tüm yaşadıklarını anlattı.
Hikayenin ardından Newcastle United akademi yetkilileri futbolu ikinci plana iterek bu genç adamın hayatını kurtarmanın peşine düştüler. Akademiye kabul edilse bile işlemlerinin tamamlanması için Kenya'ya dönmesi gerekiyordu ve bu, çete üyeleri tarafından öldürüleceği anlamına geliyordu. Akademi yönetimi buna izin vermedi. Jacob'ın İngiltere'de oturma izni alması için hemen girişimleri başlattılar.
Jacob önce Londra'ya götürüldü. Burada yaklaşık 600 sığınmacı ile birlikte bir otele yerleştirildi. Zor, yorucu ve ikinci sınıf bir hayattı. Tek zevkleri futbol oynamaktı. Aralarında ödüllü maçlar yapıyorlardı. Ödül; para yerine kullandıkları alışveriş kartlarına yüklenecek 2 sterlindi. Eğer maçın adamı olursanız +5 sterlin daha kazanıyorsunuz. Jacob her maçın yıldızıydı ve onun takımı kazanıyordu. Bu yüzden her hafta 7 sterlini garantiydi.
Londra'nın ardından Liverpool'a yerleştirildi. Burada da futboldan kopmadı. Yerel takım Mossley Hill'de oynadı. O kadar iyiydi ki Everton U18 takımı ile denemeye çıktı. Ancak hala oturma izni alamadığı için profesyonel sözleşme imzalayamıyordu. Ne yazık ki talihsizlikler burada da peşini bırakmadı. Yerel takımda oynarken çapraz bağları koptu. Everton'daki bir yardım kuruluşunun aracılığıyla ameliyat oldu ama futbolcu olarak sona gelmişti.
Futbolculuk bitti ama futboldan kopmadı. Aynı hayır kurumunun aracılığıyla yeni bir alan yöneldi: Artık hakem olacaktı!
Jacob Viera şimdi Liverpool bölgesinde görev yapan bir hakem. U7 maçlarıyla başladığı kariyerini U16 Milli maçlarına kadar yükseltti. Hayali İngiltere'nin en iyi hakemlerinden biri olmak ve Wembley'de maç yönetmek... Hikayesine bakınca Jacob'ın bu hayaline ulaşması pek imkansız gibi görünmüyor.