Salgın tedbirleri çerçevesinde vatandaşların evde kalması, İstanbul'da bir dönem hava kirliliğini azalttı. Bu durum ise kentteki havanın kalitesini iyileştirdi ve kirliliğin azalmasına neden oldu.

Normalleşmeyle beraber insanların etkinliğinin yeniden fazlalaşması hava kirliliğinin artmasına yol açtı. Her yıl yaz aylarında azalan hava kirliliği, bu yaz arttı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hava kalitesi ölçüm istasyonları verilerine göre, COVID-19 tedbirleri öncesi ve sonrası azotdioksit (NO2) hava kirliliği oranı, geçmiş yılların aynı dönem oranlarıyla karşılaştırıldığında yüzde 39 arttı.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, şehirlerde hava kirliliğini etkileyen birçok etmen olduğunu söyledi.

Şehirlerin hava kirliliği oranının yıl içinde değiştiğini belirten Toros, "Genellikle hava kirliliği oranı kışın daha fazla, yazın daha az olmaktadır" dedi.

Toros, hava kirliliğinin dünyadaki en önemli sorunlardan biri olduğunu anlatarak, şöyle konuştu:

"Hava kirliliği nedeniyle her yıl dünyada milyonlarca insan hayatını kaybetmektedir. Çin'de ortaya çıkan ve ülkemizi de etkileyen salgın nedeniyle insanların bir dönem dışarıdaki etkinlikleri azaldı. İnsanlar evde vakit geçirince hava kirliliği de azaldı. 1 Haziran'dan sonra hava kirliliği değerleri normalleşme süreciyle birlikte yine artmaya başladı. Çünkü bu dönemde insanların etkinliği arttı. Geçmiş yıllardaki verilere göre yaz aylarında hava kirliliği oranı az durumdaydı. Bu yaz ise hava kirliliği oranı arttı. İstanbul'da azotdioksit (NO2) hava kirliliği oranı, salgın tedbirleri dönemi ve sonrasıyla, geçen yılların aynı dönemleri ile karşılaştırıldığında yüzde 39 arttı."

En çok ve en az azalan ilçeler

İstanbul'da hava kirliliği oranlarının ilçeden ilçeye farklılık gösterdiğini dile getiren Toros, "İstanbul'un ilçelerinde hava kirliliği oranı en çok Kadıköy'de, en az Başakşehir'de azaldı" dedi.

Toros, havanın kalitesinin iyi olmasının insan sağlığı açısından önemli olduğunu, kalitenin iyileştirilmesi için kaynakların verimli ve idareli kullanılmasını gerektiğini söyledi.