• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.89
  • ...
Bakan Selçuk'tan sınav açıklaması!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Selçuk, salgın bittiğinde uzaktan eğitimin devam edeceğini belirterek, uzaktan eğitimden faydalanacaklarını aktardı.

Uzaktan eğitimin kendi özel tercihleri olmadığına dikkati çeken Selçuk, "Bu bir mecburiyet. Dünyada koşullar ne olursa olsun, bizim ödevimiz bunun tedbirini almak. Bizim ödevimiz bu. Bunun tedbirini almak üzerinden baktığımızda da Türkiye'nin neler yaptığını konuşacağız. Bu bir mecburiyet şu anda bunu yapmak durumundayız. Sadece okullarla ilgili değil, sokakta birçok paydaşla ilgili de problemler yaşıyoruz" ifadelerini kullandı.

Yüz yüze eğitimde başlayacak yeni döneme dair değerlendirmelerde bulunan Selçuk, şu bilgileri verdi:

"Biz haftada 2 gün açtığımız için, ilk 2 gün sınıfın yarısı geliyor, daha sonraki 2 gün sınıfın diğer yarısı geliyor. Aylar önce senaryolarımız olduğunu söylemiştim. Bugün senaryolar gerçek oldu ve uyguluyoruz. Planlardan bir tanesini bu 2-2 gün meselesinde uyguluyoruz. Çocuklarımızın bu suretle daha kontrollü bir şekilde okula gidiş gelişlerini, okul yöneticileri, öğretmenler, velilerimiz açısından daha anlaşılabilir ve denetlenebilir bir süreç olarak yapılandırmaya çalışıyoruz. Burada bazı alışkanlıklar da ediniliyor. Çocuklar ortama alışıyor, neyi, nasıl yapmaları gerektiği konusunda daha bilinçli ve duyarlı oluyor. Öğretmenlerimiz bazı şeyleri öğreniyor. Dolayısıyla bu sürecin kontrollü olmasının başka bir amacı var. Yoksa biz de İtalya, İspanya, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi 'hepsini açtık' derdik ama Türkiye'nin koşulları biraz daha farklı. Onun için koşullara göre bunu yapıyoruz."

Bakan Selçuk, konuşmasının devamında velilerin okulların açılması isteği, öğretmenlerin teneffüslerdeki durumu gibi konularda da değerlendirmeler yaptı.

2019-2020 eğitim öğretim döneminde ilkokul 1. sınıf öğrencilerinin şimdiki durumuna ilişkin soruyu Selçuk, şöyle yanıtladı:

"Aslında martın başında, 13'ünde çocuklar okumayla ilgili temel aşamaları bitirmiş oluyor. Hatta nisanda okuma bayramı olabilir. Buradaki problem akademik olmaktan ziyade o iletişim ve duygu bağının kesilmiş olması. Bütün ülkenin ve ailelerin birden bir tedirginlik içine girmiş olması, asıl problem bu. Yoksa çocuklar için yaz okulu yaptık, bu 2'ler için. 'Okuma yazma konusunda eğlenceli oyunlar, kuklalar, animasyonlar, videolar.' var dedik. Çocuğun öğrendiğini tekrar etmesi için oyun tabanlı bir yaklaşımla oradaki eksiklikleri giderdik.''

Selçuk, her okulda COVID-19 Takip Kurulları'nın olduğunu ve onların öğretmende veya öğrencide herhangi bir pozitif vaka çıkması durumunda her aşamayı takip ettiğini anlattı.

Sağlık kuruluşu ve ilgili uzmanın önerileri doğrultusunda hareket ettiklerini belirten Selçuk, "Diyelim ki, bütün okulun karantinaya alınması gerekiyor, alırız. Önemli olan sağlık. Bu sağlık koşulları dikkate alınarak da bizim eğitimi sürdürmemiz" ifadelerini kullandı.

Servisçiler Odası'yla okul servislerinin dezenfekte edilmesi üzerine aylardır çalıştıklarını dile getiren Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çocukların yarısı okula geldiği için servislerin de yarısı dolu. Bu yüzden risk orada da yarıya iniyor. Bu bir ön koşul. Her bir çocuğun nerede nasıl servise bindiği, hepsi bizde kayıtlı. Okul servisleri dezenfekte edilmediğinde ciddi riskler taşıyan bir ortam. Bunun da ne kadar aralıkla nasıl yapılacağının bir standardı var. Bu konuyla ilgili bir el kitabı var. Bu el kitabında hangi gün, nasıl, ne kadar süreyle, yapıldıktan sonra havalandırma için ne kadar süre geçmesi gerekiyor? Çünkü dezenfektanın kullanılması halinde hemen oraya öğrencilerin ya da öğretmenlerin binmesi doğru değil."

Bakan Selçuk, okul yönetimi ve öğretmenlerin tamamının, öğretmen odasında, okulun ıslak zemininde, bahçesinde, koridorunda ve serviste neyin nasıl yapılması gerektiğinin adım adım yazıldığı bir dokümana sahip olduğunu, her bir öğretmen ve yöneticinin bundan mesul olduğunu ve buna ilişkin bir aplikasyon hazırladıklarını kaydetti.

"8. ve 12. sınıflara yüz yüze eğitimde sınav muhtevasında olan dersler verilecek"

"Yüz yüze eğitimde hangi dersler verilecek?" sorusu üzerine Selçuk, şunları kaydetti:

"İlkokullarda hayat bilgisi, Türkçe, matematik dersleri veriliyor. 2'inci sınıflardan itibaren bunun yanı sıra bir saat yabancı dil var. 4'üncü sınıftan itibaren de bir saat din bilgisi var. Böyle baktığımızda aslolan yani çocukların esasen omurgada sorunlu olduğu dersler. Çünkü biz müzikle sporla ilgili yakın teması gerektiren dersleri yapmıyoruz ama bu tür dersler hem EBA hem de okul için standart. 8'inci sınıflarda da LGS muhtevasında yer alan dersler var. Onlar da fen bilgisi, matematik, Türkçe, sosyal bilgiler ve İngilizce dersleri. 12'inci sınıflarda ise YKS'ye hazırlık için olan dersler var. Kişinin neyi seçtiğine bağlı olarak matematik, edebiyat, fizik, kimya, diğer sosyal dersler olabilir. Hangi alana yöneldiğine bağlı olarak değişir."

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Sınava hazırlanan öğrencilere yönelik ek yüz yüze eğitim yapılacak mı?" sorusuna, "Bu planlama hazirandan beri var ve yapılıyor. Destekleme Yetiştirme Kursu dediğimiz kurslar var. Bu kurslar hafta sonları yapılıyor" yanıtını verdi.

Sınava girecek öğrenciyi sadece "sınav öğrencisi" olduğu için dikkate almadıklarını, sınava girecek öğrencinin psikososyal durumunun ve beklentilerinin daha farklı, kaygısının yüksek olduğunu ifade eden Selçuk, bu meseleye öğrencilerin ruh sağlığı açısından pedagojik olarak da baktıklarını söyledi.

Lise 1, 2 ve 3'üncü sınıfların okula gelmediğini anımsatan Selçuk, öğrencilerin hafta sonları da okula gelebileceğini, bu konuyla ilgili okul yöneticilerine yönelik son derece esnek yaklaşımları olduğunu ifade etti.

"Sınav şeklimizi dönüştürürsek ölçe değerlendirme açısından problem çıkıyor"

Bakan Selçuk, yüz yüze eğitimde sınavların yapılma yöntemine ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

"Sınavlar yüz yüze olacak. Sınavlar yüz yüze olacağı için EBA TV'deki derslerin izlenmesi bir zaruret. Onu izlemezse sınavların içeriği oradan sorulacağı için öğrenci açısında problem olabilir. Niye yüz yüze yapıyoruz? Çünkü eğer sınav yapmazsak, yüz yüze yapmazsak ya da sınav şeklimizi dönüştürürsek ölçe değerlendirme açısında uzun vadeli en 4-5 seneyi kapsayan bir problem çıkıyor. Problem şu, öğrencilerin öğrenme kayıpları arttıkça bir sonraki yılın öğrenme içeriklerini almayla ilgili zemin basamak basamak ortadan kalkıyor. O yüzden de bu öğrenme kayıplarını aza indirmemiz lazım."

Destekleme Yetiştirme Kurslarında 1 milyon 68 bin öğrencinin olduğunu aktaran Selçuk, "Eksikleri varsa tamamlayalım diye bu kursları yapıyoruz. Öğrencilerimiz hafta sonları 8-10 kişilik küçük sınıflarda öğretmenlerimizin sayesinde sorma, soru çözme, konu anlatımı gibi her türlü eksiğini gideriyor. Bunu şimdi artırarak devam ettireceğiz" dedi.

Bu haberler de ilginizi çekebilir