• DOLAR 34.568
  • EURO 36.224
  • ALTIN 2987.595
  • ...
Organize vahşet, kontrollü tahribat: 6-8 EKİM UNUTTURULAMAZ
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Ramazan Zeren- Bilal Kaymaz

2014 yılının Kurban Bayramı'nda, Kobane'de yaşanan olaylar bahanesiyle HDP Genel Merkezi ve dönemin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın çağrısıyla sokaklara inen PKK/HDP'liler, "her yeri Kobane'ye çevirmek" üzere, Müslüman Kürt halkına karşı büyük bir kıyıma girişti. Olaylar sırasında ellerinde kurban eti, ihtiyaç sahiplerinin kapılarını aşındıran gençler vahşice katledildi, sakallı insanlar, tesettürlü kadınlar hedef alındı, cami ve Kur'an kursları ateşe verilip yağmalandı.

Diyarbakır'da Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Hasan Gökgöz, Riyad Güneş, Turan Yavaş ve Cumali Güneş acımasızca katledilerek şehid edildi. Aradan 6 yıl geçmesine rağmen acılarının dün gibi taze olduğunu dile getiren şehid aileleri, yaşanan olaylar nedeniyle açılan davalarda yapılan tutuklamaların yetersiz olduğunu belirterek azmettirenlerin gereken cezayı almaları ve o dönemin idari kurum amirlerinin de yargılanmaları gerektiğini söylediler.

ŞEHİDLERİMİZİN 6'NCI YILINDA ACIMIZ YİNE AYNIDIR

Kurban eti dağıtırken şehid edilen Hüseyin Dakak'ın babası Öztekin Dakak, "Şehidlerimizin 6'ncı yılında acımız yine aynıdır. Çocuklarımızın şehadetine yönelik tek bir sıkıntımız yoktur. Çünkü bu konuda Allah-u Teâlâ'nın vaadi vardır. İnşallah onlar Peygamber Efendimizin yanındadır ve Efendimiz onların başlarını okşuyordur. Allah bizleri onların hayırlarından mahrum etmesin." dedi.

"BU DAVALARA BİZ ŞEHİD AİLELERİ DE KATILIP ONLARIN YALANLARIYLA YÜZLEŞMEK İSTİYORUZ"

Geçtiğimiz hafta yeniden başlayan 6-8 Ekim soruşturmalarına da değinen Dakak, "Birkaç gün evvel bu dosyadan dolayı gözaltına alınıp bırakılanlar oldu. 17 kişinin tutuklanması biraz da olsa acımızı hafifletse de aralarında sivri dilli olanlardan Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan gibilerinin serbest bırakılması bizleri üzdü. Bu davalara biz şehit aileleri de katılıp onların yalanlarıyla yüzleşmek istiyoruz. Bu talebimizi yerine getirirlerse memnun oluruz. Şayet olmazsa da Allah hakkımızı bırakmasın diyoruz." ifadelerini kullandı.

“ŞİKÂYETÇİ OLDUĞUMUZ ŞAHISLARIN İFADELERİ DAHİ ALINMADI”

6 yıldan bu yana herhangi bir yargı aşamasının oluşmadığının altını çizen Şehid Riyad Güneş'in kardeşi Nihat Güneş, "İlk günden beri HDP yöneticileri hakkında şikayetçi olup Ankara'ya kadar gidip duruşmalara katılmamıza rağmen şu ana kadar herhangi bir gelişme yaşanmadı. Şimdi en çok merak ettiğimiz konu, ne oldu da bu kadar sene sonra bunlara dava açıldı. Acaba bunlar ile devlet arasında ne geçti de böyle bir sürece girildi. Şimdiye kadar şikâyetçi olduğumuz şahısların ifadeleri dahi alınmazken şu anda ismini bile anmadığımız kişiler 6-8 Ekim vahşetinden yargılanıyor." diye belirtti.

"SEÇİM DÖNEMLERİNDE 6-8 EKİM VAHŞETİNDEN BAHSEDEN SİYASETÇİLER 6 YILDIR NEREDELER?"

Güneş, "Siyasiler, o günkü vahşeti seçim döneminde malzeme olarak kullanmasınlar. Her seçim döneminde 6-8 Ekim vahşetini anlatıyorlar da peki 6 yıldır bu siyasiler neredeler?" diye sitem etti. Soruşturmaların daha kapsamlı yapılması gerektiğine dikkat çeken Güneş, "O dönemde de belirttiğimiz üzere telsiz kayıtlarında da geçtiği üzere bütün güvenlik güçlerini geri çekilmeye davet eden İçişleri Bakanlığı hakkında en ufak bir soruşturma başlatılmadı. Aynı şekilde emniyet müdürlüğünün ve valinin açıklamaları var. Hatta polislerin yardım isteyen ailelere yönelik hakaret içerikli kayıtları ortaya çıktı. Soruşturmada devletin polisinden İçişleri Bakanlığına kadar hiçbirinin ismi geçmedi." ifadelerini kullandı.

"14 BAYRAMDIR KAPIMIZ KAPALI"

İslami kimliğinden dolayı HDP/PKK yandaşlarınca şehid edilen Turan Yavaş'ın eşi Melahat Yavaş ise aradan 6 yıl geçmesine rağmen acılarının taze olduğunu belirterek şu ana kadar çektikleri sıkıntıların aynısını o olayların müsebbiplerinin de yaşamasını diledi. Yavaş, "Şehidlerimizin 6 yılı tamamlandı, 7'nci yılına girdik. Hatice ve Fatmalar her ne kadar eziyet çekiyorlarsa bizler de aynı durumdayız. 14 bayramdır kapımız kapalıdır, Allah sebep olanların da kapılarını kapattırsın. Biz ne işkence ve zorluk yaşıyorsak Allah aynısını onlara da yaşatsın." dedi.

“ALLAH HAKKIMIZI BIRAKMASIN”

Ailece bu kutlu dava uğruna şehid olmaya hazır olduklarını dile getiren Yavaş, "Allah'a hamdolsun ki şehidlerimiz Allah rızası için kurban dağıtırken katledilmişler. O ellerindeki kurban eti poşetleri onların şahitleridir. Bizler pişman da değiliz, yollarını da terk etmiyoruz. İki çocuğu da kızı da benim de canım bu yolda feda olsa asla davamızdan vazgeçmeyiz. Davamızı ilerleteceğiz." diye belirtti. Tüm Türkiye'nin bu şehidlerin kanlarıyla uyandığını ve tüm engellemelere rağmen İslami çalışmaların da arttığına vurgu yapan Yavaş, "Dünya her ne kadar büyük ve rahat ise şehadet de bir o kadar güzel ve zahmetlidir. Bizler kısmetimize ve kaderimize razıyız. Allah hakkımızı bırakmasın. Diyarbakır'da o vahşeti yapanlara aynısını Allah onlara nasip etsin." ifadelerini kullandı.

"O DÖNEMİN İDARİ AMİRLERİ HAKKINDA DA SORUŞTURMA BAŞLATILSIN"

Başlatılan soruşturma kapsamında şüphelilerin yargılandıkları davaya şehid yakınları olarak kendilerinin de dahil edilmesi talebinde bulunan Şehid Hasan Gökgöz'ün babası Mehmet Gökgöz, "6-8 Ekim olaylarında Hasan'ı şehid ettiler, ben de yaralandım. Hasan'ın şehadetinden bir ay sonra dünyaya gelen oğlu şimdi babasının mezarı başındadır. Yani bizim acımız bitmiyor. Bu olayla ilişkisi olanlar yakalansın. Fakat yargılandıkları davaya bizleri de dahil etsinler. Çünkü bizler onlardan davacıyız." şeklinde konuştu. Gökgöz, "O gün yaşanan olaylarda polisler de vardı. Çünkü olaylarda yaralandığımda polislerden yardım istedim. Umursamaz tavırla beni orada bırakıp gittiler. O polislerden de davacıyım. Sadece HDP veya PKK değil; o günkü güvenlik güçleri hakkında da dava açılsın. Dönemin valisi 'polisleri çıkarırsam şehid veririz' demişti. Bir vilayeti yöneten vali nasıl böyle bir cümle kullanır? O dönemde FETÖ'cü polis, komiser, emniyet müdürü veya vali; kim varsa hepsine dava açılsın. Çünkü onların da bu olaylarda payları vardı. Allah-u Teala züntikamdır. Hepimizin intikamını alır ve nitekim aldı da. Dünya FETÖ'ye de HDP'ye de kalmadı." diye belirtti. 

HÜDA PAR; Kimin sorumluluğu varsa ortaya çıkarılmalıdır
6-8 Ekim katliamının yıldönümünde HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yapılan açıklamada, “Bu katliamda PKK’nin kandildeki idarecilerinden İmralı cezaevindeki liderine; sokağa çıkın çağrılarına aracılık edenlerden örgüt talimatlarını legal ve yasal görünümde tekrar eden siyasetçilere ve yerelde kitlelerine partimizi, dindarları ve İslami STK ve kurumları “IŞİD” diye hedef gösterenlere kadar kimin sorumluluğu varsa ortaya çıkarılmalıdır.” denildi.

HÜDA PAR; KİMİN SORUMLULUĞU VARSA ORTAYA ÇIKARILMALIDIR

HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından 2014 yılının Kurban Bayramında HDP-PKK yandaşlarının gerçekleştirdiği katliamın 6. yıldönümü münasebetiyle yazılı basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada olayın üzerinden geçen altı yıla rağmen asıl sorumluların cezalandırılmadığına dikkat çekildi.

YAKIN TARİHİMİZİN EN VAHŞİ KATLİAMLARINDAN BİRİ

Katliamın aylar öncesinden planlandığına dikkat çekilen açıklamada şunlar ifade edildi; “6-8 Ekim olayları üzerinden altı yıl geçti, ancak maalesef bugüne kadar bütün boyutları ile konu tartışılmadı. Kirli ilişkiler yumağı olan bu olaylar aydınlatılabilseydi, ülkenin 40-50 yıllık çalkantılı yakın tarihinin belki de tamamı aydınlatılabilecekti. Bu katliam iddia edildiği gibi infiale kapılan kalabalıkların bir anlık refleksle kendi başlarına gerçekleştirdikleri spontane gelişen bir olay değildir. Aylar öncesinden hazırlıkları yapılmıştır. Bütün yan kuruluşlarıyla birlikte PKK ile devletin içinde yer alan kirli ellerin hep birlikte, tasarlayarak gerçekleştirdikleri bir vahşettir. Yakın tarihimizin en vahşi katliamlarından biri olan bu olaylar, hala aydınlatılmayı beklemektedir.”

YAŞANAN FELAKETİN GERÇEK SORUMLULARI HAKKINDA CİDDİ BİR SORUŞTURMA YAPILMAMIŞTIR

Aradan geçen yıllara rağmen yaşanan felaketin asıl sorumlularının cezalandırılmadığı ifade edilerek, “6-8 Ekim; yalan, iftira ve kara propaganda ile toplumun bir kesiminin “ötekileştirilenler”e karşı nasıl düşman haline getirildiğini, kin ve nefret söylemlerinin etkisiyle sokağa salınan mankurtlaştırılmış duygusuz kitlelerin nasıl vahşi canavarlara dönüştürüldüğünün ortaya çıktığı gündür. 6-8 Ekim katliamının üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen, yaşanan felaketin gerçek sorumluları hakkında ciddi bir soruşturma yapılmamıştır. Soruşturma 7 Ekim’de Yasin Börü ve arkadaşlarının katledilmesiyle ilgili sokağa salınanlardan bu katliama fiilen iştirak edenlerle sınırlı tutulmuş ve bunlardan birkaçına ceza verilerek dosya kapatılmıştır. Bu gibi katliamların bir daha yaşanmaması için bu katliamın soruşturması ciddiyetle yürütülmeli, bütün müsebbiplerine hak ettikleri ceza verilmelidir.” denildi.

HERKESİN BU OLAYLARDAKİ VE KATLİAMLARDAKİ ROLLERİ ORTAYA ÇIKARILMALIDIR

İslami yapılar ve Müslümanların hedef seçilerek saldırıldığına dikkat çekilen açıklamada şunlar kaydedildi; “Bu katliamda PKK’nin kandildeki idarecilerinden İmralı cezaevindeki liderine; sokağa çıkın çağrılarına aracılık edenlerden örgüt talimatlarını legal ve yasal görünümde tekrar eden siyasetçilere ve yerelde kitlelerine partimizi, dindarları ve İslami STK ve kurumları “IŞİD” diye hedef gösterenlere kadar kimin sorumluluğu varsa ortaya çıkarılmalıdır. Çözüm süreci hatırına kırsal alanı ve şehirleri çetelere teslim ederek, buraların silah ve patlayıcı depolarına dönüştürülmesine göz yumanlardan, 6-8 Ekim olayları sırasında kolluk güçlerini sokaklardan çekip olaylara müdahale etmelerine engel olanlara, yerel mülki amirlere ‘kolluk güçlerini sokaklardan çekin’ diye talimat veren yetkililere kadar, herkesin bu olaylardaki ve katliamlardaki rolleri ortaya çıkarılmalıdır. Bu konuda kasti veya ihmali bulunan emniyet amirinden mülki idareciye, bürokratından, bilgi ve belgeleri gizleyerek mahkemelerle paylaşmayan memurlara kadar hepsinin soruşturmaya dahil edilmesi ve sorumluluklarının olup olmadığının araştırılması gerekir. Bu nedenle 6-8 Ekim Kobani bahaneli olayların soruşturması; şehirleri çetelere teslim edenleri, onlara alan açanları, faaliyetlerini ve eylemlerini kolaylaştıranları da kapsamalıdır.”

6-8 EKİM ŞEHİTLERİNİ BİR KEZ DAHA RAHMETLE ANIYORUZ

Şehitlere rahmet, tetikçi ve azmettiricilere lanet okunan açıklamada son olarak şunlar kaydedildi; “Netice olarak; katilleri sokağa salanlar ile bunların eylemlerine mâni olmayanlar, sokağa çıkın talimatı verenler ile kolluk güçlerini sokaktan çekin talimatı verenler de soruşturmaya dahil edilmelidir. Bu vesileyle; şehadetlerinin altıncı yılında 6-8 Ekim Şehitlerini bir kez daha rahmetle anıyor, tetikçileri ve olayların azmettiricilerini de lanetliyoruz.”

Bu haberler de ilginizi çekebilir