Din İşleri Yüksek Kurulu'nun yeni başkanı Abdurrahman Haçkalı oldu
Din İşleri Yüksek Kurulu'nun yeni üyeleri, Diyanet İşleri Başkanlığında düzenlenen törenle görevlerine başladı. Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanılığı'na Profesör Doktor Abdurrahman Haçkalı seçildi.
Görev süresi bugün dolan Din İşleri Yüksek Kurulu üyelerinin yerine 15 Haziran'da Aday Tespit Kurulu'nun seçtiği 24 aday üye içerisinden belirlenen 12 asil üye ile ilahiyat fakültelerinden belirlenen 4 akademisyen 5 yıl süreyle Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi olarak görevlendirildi.
Kurul üyeleri arasında yapılan seçimle Din İşleri Yüksek Kurulu yeni Başkanı, Profesör Doktor Abdurrahman Haçkalı oldu. Başkan Vekilliğine ise Doktor Mustafa Bülent Dadaş getirildi.
Törende konuşan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Din İşleri Yüksek Kurulu'nun Diyanet İşleri Başkanlığının dinî konulardaki en yüksek karar ve danışma organı olduğunu ifade etti.
Erbaş, kurulun dini konularda karar ve fetva vermekten toplumun ve çağın tüm meselelerini İslami açıdan ele alıp görüş belirtmeye, Kur'an meallerini incelemekten her türlü dini nitelikli çalışmayı takip etmeye, Başkanlık özelinde; yayınlardan din hizmetlerine, eğitimlerden materyal geliştirmeye varıncaya kadar tüm faaliyetlere rehberlik etmeye, Türkiye'deki dini meseleleri araştırmaktan dünyanın her yerindeki dini konuları gündemine almaya kadar çok geniş ve önemli bir alanda yetki ve sorumluluklarının olduğunu söyledi.
Din İşleri Yüksek Kurulunun, geçmişten günümüze dini hayatta milletin en güvenilir dayanağı olduğuna vurgu yapan Erbaş, "En zor zamanlarda dahi İslam'ın hakikatlerinden taviz vermemiştir. Aldığı kararlar, yayınladığı eserler, verdiği fetvalar, gerçekleştirdiği din şûraları, istişare toplantıları, çalıştaylar, kongreler, konferanslar ve daha pek çok çalışmalar ile büyük hizmetler yapmıştır ve yapmaya devam edecektir." dedi.
"Din İşleri Yüksek Kurulumuzun işi zor, yükü ağır ve sorumluluğu büyüktür"
Ulaşım, iletişim ve etkileşim araçlarının hızla gelişmesiyle birlikte bireysel ve toplumsal ilgi ve algılar sürekli değiştiğinden yapılan çalışmaların yeterli olmadığı değerlendirmesinde bulunan Erbaş, şunalrı kaydetti:
Üretimden tüketime, gıdadan sağlığa, ekonomiden ticarete, eğitimden teknolojiye kadar birçok alanda her gün yeni meseleler gündeme gelmektedir. Dolayısıyla bugün Din İşleri Yüksek Kurulumuzun işi daha zor, yükü daha ağır ve sorumluluğu daha büyüktür. Çünkü Din İşleri Yüksek Kurulumuz, ülkemizde ve bölgemizdeki dini meseleleri kapsamlı çalışmalarla tüm boyutlarıyla ele alıp, zamanın ve olayların gerisinde kalmadan milletimize rehberlik etmek durumundadır. İnançla ilgili hususlardan gündelik hayata kadar milletimizin, özellikle gençliğimizin gündemini takip ederek onlara doğru bilgi, uygun yöntem, anlaşılır bir dil ile yol göstermek durumundayız
"İslam coğrafyasının temel meseleleri ile ilgili çözüm üretmek durumundayız"
Erbaş, kurulun gündemini ve planlarını sadece Türkiye ile de sınırlayamayacağını belirterek, dünyadaki tüm Müslüman ülke ve topluluklara da rehberlik etmek, İslam coğrafyasının temel meseleleri ile ilgili çözüm üretmek durumunda olduklarının altını çizdi.
Yaşanan küresel krizlerin günümüz insanın küresel boyutta, derin bir anlam krizi yaşadığını gösterdiğine dikkati çeken Erbaş, "Modern dönem boyunca insanı, eşyayı, evreni tanımlarken, kullanılan argümanlar, referanslar, metodoloji ve yaklaşım biçimi insanlığı derin bir anlam krizine mahkûm etmiştir." diye konuştu.
"Dini değerleri istismar eden terör örgütleri, hayatı kan ve gözyaşına boğmaktadır"
Erbaş, "İslam coğrafyasına baktığımızda gördüğümüz manzara daha da içler açısıdır. İslam medeniyetinin kadim şehirlerinden, tarihin medeniyet merkezlerinden, Müslüman coğrafyaların başkentlerinden acılar ve feryatlar yükseliyor. Son bir asırdır İslam coğrafyası ile ilgili kurulan neredeyse her cümle, ızdırap ve hüzün dolu kelimelerden oluşmaktadır. Mezhep kavgaları her geçen gün daha keskin hale gelmektedir. Tefrikaya çıkan dehlizler her geçen gün derinleşmektedir. Bütün dini değerleri istismar eden terör örgütleri hayatı kan ve gözyaşına boğmaktadır." ifadesini kullandı.
"Tahrif edilmiş bir İslam anlayışı çalışmalarının pervasızca üst düzeyden seslendirildiğini görüyoruz"
Sözlerine devamla Erbaş, Avrupa'da İslam'ı hedef alan söylemlere ve çalışmalara ilişkin değerlendirmede bulunarak, "Diğer yandan son zamanlarda özellikle Fransa merkezli 'Avrupa İslam'ı' adıyla, İslam'a ve Müslümanlara yönelik bir operasyon, adeta yeniden dizayn edilmiş, temel ilkeleri ve evrensel hakikatleri tahrif edilmiş bir İslam anlayışı çalışmalarının hızlandığını hatta pervasızca üst düzeyden seslendirildiğini görüyoruz. Pervasızca ve utanmadan. İslamofobi, Batı'da çoktan ırkçılığa ve İslam düşmanlığına dönüştüğünü görüyoruz. Dolayısıyla bugün İslam düşüncesine ve Müslümanlara yönelik bilinçli, planlı, küresel müdahalelere karşı tedbirlerimizi almak zorundayız. Ayrıca, bir yandan insanlığın küresel arayışlarına ufuk olacak bir mana ve değerler dünyasını yeryüzüne teklif etmek, diğer yandan İslam coğrafyasındaki mezhepçilik, ırkçılık gibi fikrî ve zihnî fay hatlarını bertaraf etmek gibi, zor ama yapmaya mecbur olduğumuz sorumluluklar önümüzde durmaktadır." şeklinde konuştu.
"İslam toplumlarında dinî açıdan yaşanan kaos, kriz ve karmaşanın dört temel sebebi"
Erbaş, günümüzde özellikle İslam toplumlarında dini açıdan yaşanan kaos, kriz ve karmaşanın dört temel sebebinin olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
Birincisi, kültür emperyalizmine maruz kalarak kendi inanç ve medeniyet değerlerine yabancılaşmış, yaralı bir bilinç ve yerini, yönünü bulamayan bulanık bir zihindir. İkincisi, öğrenilmiş cehalettir. Yanlış dini bilgiyle şekillenen bozuk bir din tasavvurudur. Üçüncüsü, cehalet, bilgisizlik ve denetimsizliği fırsata çeviren din istismarcılarıdır. Dördüncüsü ise son asırlarda din-devlet-toplum arasında yaşanan gerilimlerin neden olduğu kaos ve sözü edilen ihmal ve boşlukları fırsata çeviren FETÖ, DEAŞ ve PKK ve benzeri yapılardır. Önemle ifade etmeliyim ki, bahsettiğim her dört hususta da İslam coğrafyasının doğru bilgiyi üreten, en ideal şekilde sunan ve denetleyen mekanizmalara sahip olmayışının etkisi büyüktür. Dolayısıyla Müslüman toplumlar acilen doğru dini bilgiyi üreten, koruyan ve güvence altına alan sistemler kurmak zorundadır.
Göreve başlayan Din İşleri Yüksek Kurulu üyeleri
Profesör Doktor Ali Avcu, Profesör Doktor Halis Aydemir, Profesör Doktor İhsan Çapçıoğlu, Profesör Doktor Hacı Mehmet Günay, Profesör Doktor Soner Gündüzöz, Profesör Doktor Abdullah Kahraman, Profesör Doktor Enbiya Yıldırım, Profesör Doktor Ömer Kara, Profesör Doktor Metin Özdemir, Doktor Medet Coşkun, Doktor Bilal Esen, Tahir Tural, Mustafa Irmaklı ve İdris Bozkurt (İLKHA)