HÜDA PAR'ın düzenlediği Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumunun sonuç bildirgesi açıklandı
HÜDA PAR'ın, bu yıl 2'ncisini düzenlediği Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumunun sonuç bildirgesinde, Kudüs’ün özgürlüğünün daima gündemde tutulması, her Müslüman Kudüs’le ilgili sorumluluğunun farkında olması gerektiği vurgulandı.
HÜDA PAR'ın, siyonistlerin işgali altında olan Kudüs'ün tekrar özgürlüğüne kavuşması için toplumda bilinç oluşturmak adına Kudüs Fatihi ve büyük İslam Komutanlarından olan Selahaddin-i Eyyubi'yi anmak ve anlamak için düzenlediği sempozyum sonuç bildirgesiyle sona erdi.
Bu yıl 2’ncisi düzenlenen sempozyuma, Türkiye başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde siyasetçi ve akademisyenler katılım sağladı.
Açılış konuşmasını HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam'ın gerçekleştirdiği ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bir mesaj göndereceği sempozyumda; Filistin, İran, Suriye, Irak, Afganistan, Moritanya ve daha birçok ülkeden çok sayıda alim ve akademisyen katılarak sunumlar gerçekleştirdi.
Program, HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Aslan'ın okuduğu sonuç bildirgesiyle sona erdi.
Sonuç bildirgesinin tamamı şöyle:
"Yaşanan salgın sebebiyle bu yıl sanal ortamda gerçekleştirmek zorunda kaldığımız Selhaddin-i Eyyubi Sempozyumumuzda aşağıdaki hususlarda mutabık kalınmıştır.
1-Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi, yeryüzünde inşa edilen mescidlerin ikincisidir. Bu sebeple de Kudüs’ün özgürlüğü farklı platformlarla daima gündemde tutulmalıdır. Bu konudaki gaflet veya ihmalin Kudüs’ün tamamıyla elden çıkmasına yol açabileceği göz önünde bulundurularak bu tür çalışmalar devam etmelidir.
2-Kudüs’ün özgürlüğü ümmetin özgürlüğüdür. Kudüs’ün esaret altında olduğu bir dönemde ümmetin özgürlüğünden bahsedilemez. Kudüs’ün esaretinin devam etmesi işgalcilerin güçlü olmasından değil, dağınıklığı nedeniyle ümmetin güçsüz düşmüş olmasındandır. Kudüs’ün hürriyetine kavuşması için ümmet birlik olmalıdır.
3-Kudüs, sadece Filistinlilerin ya da sadece Arapların davası değildir. Kudüs davası, bir milyar sekiz yüz milyon Müslümanın müşterek davasıdır. Selahaddin’in örnekliğinde olduğu gibi Mescid-i Aksa, hürriyetine kavuşuncaya kadar gündemimizden düşmemelidir.
4-Kudüs, geçmişte de esir düşmüş ve büyük komutan Selahaddin-i Eyyubi tarafından özgürlüğüne kavuşturulmuştur. Bu tecrübenin tüm yönleriyle değerlendirilebilmesi adına enstitüler kurulmalıdır.
5- İmadeddin Zengi ile başlayıp Nureddin Zengi ile devam eden ve Selahattin Eyyubi ile zirveyi bulan ilmi, fikri ve eğitsel tecrübe istifade açısından o dönemin askeri tecrübesinden daha az önemli değildir.
6-Her Müslüman Kudüs’le ilgili sorumluluğunun farkında olmalı ve sorumluluğunun ifası yolunda gayret göstermelidir. Alimler, Kudüs konusunda hem bireysel sorumluluklarını yerine getirmeli hem de ümmeti Kudüs davası hususunda bilinçlendirmeli, uyarmalı ve onları harekete geçirmeye çalışmalıdırlar.
7-Can ile cihat, mal ile cihat, birbirini tamamlayan iki unsurdur. Kudüs’un esaretten kurtulması için bütün Müslümanlar maddi imkân ve olanaklarını seferber etmelidirler.
8-ABD, İslam ülkelerine ‘Normalleşme’ adı altında işgalci siyonist rejimin tanınmasını ve işgalin kabulünü dayatmaktadır. İşgalci siyonistlerle atılacak her ‘normalleşme’ adımı Hz. Resullulah (sav) ‘ın hatırasına ve Selahaddin’in mirasına ihanettir. İşgale destek çıkmak, İslam ümmetini arkadan hançerlemektir. Hiçbir Müslüman şahıs ve kurum bu ihaneti asla kabul etmeyecektir." (İLKHA)