Toplumun merkezi olan camiler asıl işlevine kavuşturulmalı
1-7 Ekim tarihleri arasında kutlanan "Camiler ve Din Görevlileri Haftası" ile ilgili konuşan emekli imam Cemal Çınar, camilerin tarih boyunca toplumsal kararların alındığı merkezler olduğunu, bu işlevinin geri kazandırılması gerektiğini söyledi.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünün her yıl 1-7 Ekim tarihlerinde belirli bir tema çerçevesinde düzenlediği "Camiler ve Din Görevlileri Haftası" için bu yılki tema "Cami ve İlim" olarak belirlendi.
"Camiler ve Din Görevlileri Haftası" münasebetiyle İLKHA muhabirine değerlendirmede bulunan emekli imam Cemal Çınar, Camilerin toplum ve Müslümanlar için çok önemli olduğunu, tarihte tüm önemli kararların camilerde alınıp camilerde ilan edildiğini belirterek camilerin asıl işlevine kavuşturulması gerektiğini hatırlattı.
"Müslüman için cami olmazsa olmazlardandır"
Senede bir hafta dahi olsa camileri hatırlamak ve toplumun gündemine taşımak için özel bir zaman ayıran Diyanet İşleri Başkanlığına teşekkür ederek konuşmasına başlayan Çınar, "Cami aslında Allah'u Teâlâ'nın emri, Kur'an-ı Kerimin beyanıyla yeryüzünde ilk imar edilen evdir. (Kâbe) Camiler hem insanın insanla hem de insanın Allah ile olan ilişkilerini düzenleyen en güzide mekânlardır. Dolayısıyla Allah'u Teâla zaman zaman Kur'an- Kerim içerisinde bazı mescitlerin kutsiyetine atıfta bulunuyor. Özellikle Mekke'nin yeryüzündeki şehirlerin anası olarak nitelendirilmesi Kâbe'nin kutsiyetinden dolayıdır. Dolayısıyla bir Müslüman için cami hayatta olmazsa olmazlardandır." dedi.
"Mekke'den Medine'ye hicretten sonra ilk iş cami için yer aranmasıdır"
Çınar, "Caminin asrısaadetteki fonksiyonuna baktığımızda Mekke'den Medine'ye hicret edilir edilmez Resulullah Aleyhisselatu Vesselam bir toplumun sadece toplum yapısı değil dinin temel esaslarını üzerine bina ettiği 4 büyük proje ile geldiğini görüyoruz. Bunlardan birincisi bir mescit yeri aramasıdır. İkincisi muhacirler ile ensar arasında din kardeşliği olmasına rağmen yeni bir kardeşlik sistemi kurmasıdır. Üçüncüsü, dünyada ilk defa toplumsal mutabakat metnini yani anayasayı imzalamasıdır. Dördüncüsü de birçok siyer araştırmacının gözünden kaçan ancak üzerinde özellikle durmak istediğim ideal bir pazar yerinin kurulma, Müslümanların ekonomik olarak güçlenmesi çalışmalarıdır." diye konuştu.
Peygamber Aleyhisselam'dan daha fazla dini bilme imkânımızın olmadığını, toplumun ihtiyacının giderilmesi noktasında yeryüzünde hiçbir insanın peygamberimiz kadar fedakârlıkta bulunamayacağını belirten Çınar, "Çünkü âlemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberden bahsediyoruz. Tüm meselelerin mescitte halledilmesi için mescidin her bir sütununa sağlık sütunu, anlaşma sütünü, yabancı misafirleri ağırlama sütünü şeklinde isim vererek tüm meseleleri mescitte hallediyordu. Osmanlının son dönemine kadar da devletin tüm kararları camide hutbede ilan ediliyordu. Cami hayatın tüm alanlarını kapsayan bir mekândı. Maalesef son 100-150 yıldır dünyada olduğu gibi ülkemizde de Müslümanların mescitleri tapınak gibi sadece ibadete açık tutuluyor. O sürede de konuşmadan sadece namaz başladığında camiden içeri girip namaz bittiğinde de dışarı çıkılıp kapısına kilit vurulacak şekilde bir ibadethane gibi kabul edildi. Bu camilerimizi asıl olması gereken fonksiyonundan uzaklaştırdı."
"Müslümanların camilerde 5 vakit namaz kılmaları dışında hiçbir iş yapmalarına müsaade edilmeyecek duruma getirdiler"
"Resmi ideolojiler ve sistemler Müslümanların tüm ibadet ve taatlerini, tüm tarikat çeşitlerini ve dini renkliliklerini mescitte göstermiş olsaydı halktan gizli hiçbir iş çevrilemezdi." diyen Çınar, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Müslümanların camilerden dışarı itilmesiyle birlikte her işin istismarcıları olduğu gibi maalesef tarikatlarda de nahoş durumlar ortaya çıktı. Bu işi yapanlar ne kadar suçluysa onları caminin dışına itenler de o kadar suçludurlar. Müslümanlar, devletlerarası aldıkları kararların tamamını camilerde alıyorlardı. Camiler bir tarafıyla ibadet bir tarafıyla siyasetin merkezi durumundaydı. Şimdi Müslümanların siyasetini caminin dışına ittiler. Sonradan da Müslümanlara siyaseti yasakladılar. Müslümanların bölük pörçük hale gelmesi üzerine planlar yaptılar. Sonra da niçin bu parçalar bir araya gelemiyor? diyerek alaylı reklamlar yaptılar. Müslümanların camilerde 5 vakit namaz kılmaları dışında hiçbir iş yapmalarına müsaade edilmeyecek duruma getirdiler.
"Doğu ve batı emperyalist güçler el ele vererek Müslümanları camiden kopardılar"
Çınar son olarak, "Camiler haftası münasebetiyle bir daha söylüyoruz. Cami hayatımızın kalbi ve beyni mesabesindedir. Müslümanlar için cami vücuttaki kalp ve beyin gibidir. Bunu aldığınızda ya o beden ölür ya da felç geçirir. Şu anda âlemi İslam'ın geçirdiği felç ile birlikte doğu ve batı emperyalist güçler el ele vererek Müslümanları camiden koparıp camiyi Müslümanların hayatlarından çıkardılar. Yaşanan bu darbenin acısını hepimiz çekiyoruz. İnşallah en kısa zamanda mescitlerimizin eski fonksiyonlarına kavuştuğu, Müslümanların tüm işleri camide konuşup hallettiği, herkesin alenen gidip seyredebileceği, Müslümanların birbirinden gizli bir noktasının kalmadığı günleri rabbim bizlere nasip etsin. Mescitlerimizin kendi öz fonksiyonlarına ulaşıp orada ilim, ibadet, dünya, ahiret, siyaset, ticaret hep beraber aynı çatı altında buluşmasını rabbim bize nasip etsin." İfadelerini kullandı. (İLKHA)