Peygamber Sevdalıları Vakfı’ndan Camiler ve Din Görevlileri Haftası mesajı
Peygamber Sevdalıları Vakfı, Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle yayımlamış olduğu mesajında camilerin birlik ve beraberliğin sembolü olduğu ifade edildi.
Allah’a hamd, Peygamber Efendimize salât ve selam ile başlanan mesajda, “Hamd, âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah'a mahsustur. Salât ve selam; fahr-i kâinat önderi Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa'nın, güzide ashabının, pak ehl-i beytinin ve kıyamet gününe kadar O’nun yolunu sürdürecek olan muvahhid Müslümanların üzerine olsun.” ifadeleri kullanıldı.
“Allah'ın mescidlerini, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayanlar imar eder. İşte, hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır. (Tevbe-18)', 'Bir kimse evine gelene nasıl ikramda bulunuyorsa Allah da evine (camiye) gelene özel ikramda bulunur. (Buhari)', 'Bir kimsenin mescidle alakasını görürseniz onun mü’min olduğuna şehadet edin. Zira Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inananlar imar ederler.” (Tirmizi)" ayet ve hadislerine atıfta bulunulan mesajda, "Camilerin bedene kan pompalayan bir kalp görevi gördüğü belirtilen açıklamada, “Camilerimiz, birlik ve beraberliğin sembolü, zengin-fakir, ihtiyar-genç, amir-memur, toplumun her kesimini aynı safta; omuz omuza, bir tarağın dişleri gibi eşit olarak bünyesinde toplayabilen kudsi mabetlerimizdir. Camilerimiz, tıpkı bedene kan pompalayan bir kalp gibidir; nasıl ki bir kalp, sağlam çalışıp bedendeki damarlara kan pompalayıp bedeni sağlam tutuyorsa aynı şekilde toplumdaki camiler de İslam’ın kendisine yüklediği işlevi yerine getirilmesiyle toplumu manevi açıdan sağlıklı hale getirir.” vurgusu yapıldı.
Hazreti Peygamber'in Mekke’den Medine’ye hicret ettikten sonra ilk iş olarak mescid inşa ettiği ifade edilen açıklamada, “Bundan dolayıdır ki İslam medeniyeti, cami merkezli bir medeniyet olarak ortaya çıkıp kurduğu şehirlerin merkezine camileri inşa etmiştir. Hazreti. Peygamber Hicret sonrasında Medine’de ilk olarak Mescid-i Nebevi’yi inşa etmiş; ibadi, siyasi, sosyal, kültürel, askeri ve eğitim gibi toplumsal ihtiyaçları buradan karşılamıştır. Tarih boyunca bu vasfını korumaya çalışan camilerimiz, İslam coğrafyasında baş gösteren batılılaşma ile birlikte aslî fonksiyonlarından bilinçli bir şekilde uzaklaştırılmıştır. Modern kültürün aşıladığı maddi hayata aşırı düşkünlük ve dünyevileşme hastalığı sonucu çeşitli buhranlar yaşayan toplumun, yaşadığı sorunlardan kurtulabilmesi ancak camilerimizin tekrar hayatın merkezine taşınmasıyla mümkündür.” denildi.
Açıklamada, “Günümüzde yapılan camilerin büyük bölümü halkın kıt imkânlarıyla; ihtiyaç duyulan proje, engelli kardeşlerimizin ve Müslüman bacılarımızın durumları, ihtiyaçları- göz ardı edilerek yapılmaktadır. Bu sorunlara yönelik bazı adımlar atılmışsa da hâlâ birçok camimizde engelli vatandaşlarımızın ve Müslüman bacılarımızın ibadet için yer bulamaması bizi derinden üzmektedir. Diğer birçok kamu kurumu harcamaları için gerekli bütçe ayrılırken camiler için bu yapılmamakta, camilerin bazı giderleri(ısıtma, bakım-onarım) için cami cemaatinden para toplanmaktadır. Camilerimiz; içerisinde kütüphane, çay ocağı, çocuk parkı, bazı spor aktivitelerin yapılabileceği, sosyal etkinliklerin bulunduğu, engellilerin ve kadınların kolayca ibadet edebileceği, etrafı dört duvarla kaplı bir mekân yerine dört tarafı açık, insanların gelip dinlenebileceği, bahçesi çeşit çeşit ağaçlarla bezenmiş bir mekân olarak projelendirilmelidir. Başta gençler olmak üzere toplumun tüm kesimi, daraldığında rahat bir nefes alabileceği mekânlara dönüştürülmelidir.” ifadelerine yer verildi.
Açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı:
“Cami hocalarımız/Din görevlilerimiz kendilerini sadece namaz kıldıran devlet memurları olarak görmemeli; sürekli cami cemaati ile irtibat halinde olup çevrelerinde yaşayan insanların maddi-manevi tüm sorunlarıyla yakından ilgilenen ve buna çözümler üretmeye çalışan birer davetçi olmalıdır. Kur’an’ı Kerim’in öğrenileceği ana merkez camilerimiz olmalı ve hocalarımız bu hususta ellerinden gelen gayret ve çabayı sarf etmelidirler. Kur’an’ı Kerim bir hayat nizamıdır. Bu cihetle maddi ve manevi ihtiyaçlarımızı ancak o karşılar. Onun hükümlerindeki adalet, zulmün karşısında dimdik durmaktadır. İnsanlar arasında sağladığı adalet sistemi bizim için vazgeçilmez bir kaynaktır.
Yaşanan pandemi nedeniyle başta Kâbe’miz olmak üzere cemaatsiz kalan camilerimizin tekrar cemaatine kavuşması için gerekli tedbirleri alarak camilerimizi yalnız bırakmamalı, onlara sahip çıkmalıyız.
Rabbimizden en kısa zamanda camilerimizin çocukların cıvıltı, gençlerin heyecanı ile dolup taşacağı günleri bizlere bahşetmesini niyaz ederiz. Bu vesileyle Camiler ve Din Görevlileri Haftasını tebrik eder, tüm İslam âlemine hayır ve bereket getirmesini temenni ederiz.” (İLKHA)