Almanya'nın ''Türkiye Raporu'' Sızdı!
Almanya Dışişleri Bakanlığı'nca Türkiye hakkında hazırlanan özel bir rapor basına sızdı. Raporda Türkiye'nin özgürlükler, hukuk ve haklar tablosunun ele alındığı görülüyor.
Der Spiegel'de yayınlanan raporda toplantı ve gösteri hakkı, fikir beyan etme, basın özgürlüğü alanlarında "ciddi bir baskının" söz konusu olduğu, Türkiye'de yayın yapabilen yazılı ve görsel medyanın ise neredeyse "tamamen aynı çizgiye geldiği" ve adeta "senkronize" olduğu, çoğulculuğun ise artık "mevcut olmadığı" yazıldı.
Aynı rapora göre temel haklar noktasında büyük boyutlarda "ihlaller" söz konusu. Anayasadaki demokratik hakların "ağır darbe aldığı" ve artık sadece "yazılı" olarak mevcut olduğu belirtiliyor.
Bu tip raporlar Federal Alman devletinin düzenli aralıklarla en çok sığınmacı aldığı ülkelere yönelik hazırladığı türde belgeler. Bu raporlara göre sığınmacılık politikaları yeniden değerlendiriliyor ve verilecek olan izinlerin sayısı arttırılıyor veya düşürülüyor.
Federal Göç ve Sığınmacı Bürosu (Bamf) yetkilileri ve mahkemeler de belli dosyalar üzerinde karar alacakları zaman bu özel raporlara başvuruyor veya referans veriyor.
31 sayfalık rapor 24 Ağustos tarihini taşıyor ve içindeki veriler haziran ayına kadar olan döneme ilişkin değerlendirmeleri içeriyor.
Son bir yılda Almanya'ya 10 bin 800 Türk sığınma ve iltica başvurusu yaptı. Bu başvuruların neredeyse yarısının kabul edildiği kaydediliyor.
Raporda özellikle Fethullah Gülen yapılanması ile ilgisi olan herkesin Türkiye'de bir şekilde hukuki işlem gördüğüne değiniliyor. Belli bir gazeteye abone olmuş olmak, belli bir bankaya para yatırmış olmak, belli bir telefon uygulamasını kullanmış olmak bu hareket ile ilişkilendirilmek için "yeterli" sayıldığı aktarılıyor.
Aynı raporda Türkiye'nin yurt dışındaki PKK ve Gülen yapılanması gibi diğer muhalifleri de izlediğine ve takip ettiğine işaret ediliyor. Özellikle de dernek ve vakıf çatısı altında yapılan çalışmaların yakından izlendiğine dikkat çekiliyor.
Der Spiegel haberinde Türk yargısının 'terör suçlaması' konusunda "fazla hızlı ve rahat" hareket ettiğini belirtiyor. Türk güvenlik güçlerinin güneydoğu bölgesindeki uygulamalarına halk tarafından getirilen eleştirilerin dahi bu tür suçlamalarda kullanılabildiği belirtiliyor.
Türk yargısının büyük oranda "işlevsizleştirildiği ve politik olarak yönlendirildiği" de ifade edilerek iktidarın hoşuna gitmeyen kararlar alan hakimlerin ve savcıların bireysel olarak cezalandırıldığı, bazı diğer hakim ve savcıların ise hükümetin istediklerini yaparak durumu kendi kariyerleri için "fırsata çevirdikleri" anlatılıyor.
Uluslararası kıyaslamalarda Türkiye'nin mülteci ve göç politikalarının olumlu olmaya devam ettiği de eklenerek ülkenin dünyadaki en büyük mülteci kalabalıklarından birine ev sahipliği yaptığının altı çiziliyor. Türkiye'nin bu anlamda Avrupa Birliği (AB) için zor ama önemli bir ortak olmaya devam ettiği kaydediliyor.
Ne var ki, raporda ayrıca Türkiye'de bulunan mültecilerin çoğunun yasadışı şekilde çalışmaya devam ettiği ve bu nedenle de ortaya insan hakları ihlalleri çıktığı, güvenlik güçleri ve iş verenlerin durumu suistimal edebildikleri ekleniyor. Yine bununla birlikte yaşanan ihlallerin sistematik olduğuna dair yeterli bulgular olmadığı belirtiliyor.
(Euronews)