Sertifikalı uzlaşma semineri verildi
Ceza yargısı alanında, henüz dava açılmadan taraflar arasındaki ihtilafı çözmeye yarayacak bir müessese olarak uygulamaya konulan \"uzlaşma\" konusunda, Mersin Barosu avukatlarına \"Sertifikalı Uzlaşma Semineri\" verildi.
MERSİN-Mersin Barosu Başkanlığı tarafından, \"Sertifikalı Uzlaşma Semineri\" düzenlendi. Baro hizmet binasında düzenlenen seminerde; Mersin Barosu Genel Sekreteri Cengiz Çatak moderatörlük yaparken, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Süleyman Bal ve Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Nuhoğlu da konuşmacı olarak katıldılar.
Seminerin açılışında bir konuşma yapan Mersin Baro Başkanı Alpay Antmen, özellikle son 10 yılda temel kanunlarda yapılan değişikliklerle hayatımıza giren kavramlardan birinin de `uzlaşma` kavramı olduğunu işaret etti. 2005 yılında yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanunu`nun 253 ve devamı maddelerinde yer alan uzlaşmanın, ceza yargısı alanında, henüz dava açılmadan taraflar arasındaki ihtilafı çözmeye yarayacak bir müessese olarak düşünüldüğünü ve uygulamaya konulduğunu anımsatan Antmen, ancak bugüne kadarki uygulamaların, uzlaşmanın istendiği şekilde aktif olarak uygulanamadığını gösterdiğini belirtti.
Herkes uzlaştırmacı olmamalı!
\"Maalesef, uzlaşma kavramı, şüpheli açısından isnat edilen suçu peşinen kabullenme, suçtan zarar gören açısından ise kendisine zarar veren kişiyi affetme gibi algılandığından, tercih edilen bir yöntem olmamaktadır\" diyen Antmen, \"Tüm olumlu yönlerine karşın, biz avukatlar açısından uzlaşmanın kabul edilemez tarafı, kanunda bu yönde bir düzenleme olmamasına rağmen, Uzlaştırma Yönetmeliği ile; hukuk veya hukuk bilgisine programlarında yeterince yer veren siyasal bilgiler, idari bilimler, iktisat ve maliye alanlarında en az dört yıllık yüksek öğrenim yapmış olanlar ile hukuk dalında yüksek lisans ya da doktora yapmış olanların da uzlaştırmacı olarak görevlendirilebiliyor olmasıdır. Konuya ilişkin olarak açılan bir davada Danıştay 10. Dairesi; `hukuk öğrenimi görmüş uzlaştırmacı` kavramından anlaşılması gerekenin sadece `hukuk fakültesi mezunu` demek olmadığını, yasa koyucunun bunu amaçlasaydı yasada bunu açıkça belirtebileceğini ve böyle bir ayrım yapılmadığına göre hukuk fakültesi mezunu olmayan kişilerin de `hukuk öğrenimi görmüş kişi` olarak kabul edilebileceğini belirten bir karar vermiştir. Danıştay 10. Dairenin bu zorlama olduğu apaçık ortada olan yorumunun takdirini sizlere bırakıyorum\" ifadelerini kullandı. (Osman Öksüz-İLKHA)