`Ailemin Müslüman Olmayışı Benim En Büyük Hüznüm`
Sizleri; “En çok sevdiğim insanlarla en sevgili hediye olan İslam’ı paylaşabilmeyi gerçekten çok arzu ederdim” diyen Mary Hatipoğlu ile yapmış olduğumuz röportajla baş başa bırakıyoruz…
Mary Hanım, Müslüman olmadan önce mensubu olduğunuz din hangisiydi?
Hristiyan dininin bir mezhebi olan, imanlı, adanmış bir Katolik’tim.
Teslim dini olan İslam’a gireli ne kadar zaman oldu?
23 Ocak’ta tam olarak 2 yılını tamamlamış bir Müslüman olacağım.
“Hiçbir Zaman Dualarımı İsa Aleyhisselam Üzerine Yapmayı Sevmedim”
İslam ile nasıl tanıştınız, bizimle paylaşır mısınız?
Bütün hayatım boyunca İslam’ı aradığım bir yolda idim. İnanıyorum ki, Allah bana bu değişime rehberlik eden belli karakterleri vermişti. Her zaman Allah’a yakın olma arzusu hissettim. Bu sebeple tek bildiğim din olan, Katolik olarak dinimi ciddi olarak uyguluyordum.
Hristiyanlıkta insanlar tek bir Allah’a inanır ama tek Allah inancı 3 form halindedir. Lakin çoğu Hristiyan’ın yaptığının aksine ben hiçbir zaman dualarımı İsa aleyhisselam üzerine yapmayı sevmedim. Aynı zamanda bulunduğumuz toplum içerisinde de yeterince memnun edilmedim. Ayrıca bir rehber olabilecek ya da ruhani ilham kaynağı olabilecek aradığım kişi de yoktu. Etrafımda benim kadar din konusunda hassas ve ciddi olan kimse de bulamadım.
Diğer yandan insanlarla Allah hakkında konuşmak ve din hakkında araştırmalar yapmak hususunda büyük bir ilgim vardı. Böylece üniversiteye ilk başladığımda dini çalışmalar dersini aldım ki; İslam hakkında ilk bilgilere sahip olduğum zamandı. Öğretmenimiz bazen Peygamberimiz (s.a.v)’in hayatından ve Kur’an-ı Kerim’in İngilizce çevirisinden okurdu. İsa (a.s)’dan sonra gelmiş yeni bir peygamber tanımak çok büyüleyici idi.
Yaklaşık 8 ay sonra bir arkadaşımla birlikte kilisede oturuyorduk. İsa ( a.s) heykeline bakıyordum ve bir an yanlış bir şeyler hissettim ve orda olmamın doğru olmadığını düşündüm. O an kilisede bulunduğum son andı ve beraberinde ‘hangi din doğrudur’ diye şüphe duymaya ve merak etmeye başladım. İnternette araştırmalar yaptım bir de acil arama hattında sorularımı cevaplayan bir hanımefendi ile konuşuyordum.
Bir zaman bir web sayfasında rasgele olarak ayeti kerimeleri tarıyor kısmen okuyordum. Ve okuduğum bir an gözlerimi yaşarttı. Ağlıyordum. Hemen ardından okuduğum ayet de ise mana olarak şöyle geçiyordu; “Bunu işittiklerinde ağlamaya başlarlar çünkü onlar hakikati işitiyorlar.”
İşte o andı ki, bildim, İslam hakikat idi. Yaklaşık iki ay sonra ilk kez ziyaret ettiğim bir İslam merkezinde Kelime-i Şehadet getirdim elhamdülillah.
“Ailem Beni Durdurabilmek İçin Her Şeyi Yaptı”
Ailenizin ve çevrenizin bu kararınıza yaklaşımları nasıl oldu peki?
Dinimi değiştirmek istediğim fakat henüz değiştirmediğim o zaman periyodu boyunca, ailem bu fikirden nefret ediyordu ve durdurabilmek için her şeyi yaptılar. Kampüsüme kadar bile gelip beni durdurmaya ikna ettiler. Sadece kendilerine söylendiği kadar İslam hakkında bildikleriyle şöyle düşünüyorlardı; şiddet dolu bir dine girerek beynimin yıkandığı…
Kardeşim de İslamiyet’i sevmiyordu ama her nasılsa beni destekliyordu. Diğer aile üyelerim (akrabalarım) ve arkadaşlarım şok oldular ama beni kendi kararımı vermem hususunda desteklediler. En çok sevdiğim kişiler olan ebeveynimden çok fazla mukavemet görmek en zor şey idi, din değiştiren biri olarak.
İslam Dininde sizi en çok etkileyen, tabiri caizse bam telinize dokunan nokta/noktalar neresi?
Bu değişim süreci boyunca İslam üzerine çalışıyor iken, aşk ve evlilik hakkında çok okudum. İslam’ın evlilik hususuna olan yaklaşımı beni çok yüksek seviyede etkiledi. Bütün hayatım boyunca romantik birisi idim ve İslam; evlilikle bir erkek ile bir kadının bir araya gelmesine çok fazla önem addediyordu. İslam’da evlilik dinin yarısıdır ve eşiniz sadece bu hayatta değil ahirette de eşinizdir. İslam’ın bu hususta öğrettikleri çok güzeldir ve gerçekten benim kalbime hitap etmiştir.
“İslam’ın Haremlik-Selamlık Konusundaki Şartları Tamamen Doğru ve Gerekli”
Bu yeni dininizde (İslam), öncekine nazaran zorlandığınız durumlar oldu/oluyor mu?
Genel olarak iki din arasındaki geçiş benim için çok kolay oldu, uygulama bakımından. En büyük zorluk kadın-erkek karışımında İslam’ın pozisyonu idi. Hristiyanlıkta ve özellikle Amerikan kültüründe çok normaldir ve beklenir kız ile erkeğin bir arada olması, yan yana oturması ve arkadaş olması. Ben de bu şekilde yetiştirildim ve büyüdüm. Dolayısı ile kültürümüzde ve toplumumuzda bundan farklı olarak davranmaya başlamak çok zor oldu. Ama tabiî ki İslam’ın bu konuda şart koştuklarını tamamen doğru ve gerekli olduğunu düşünüyorum ve dua ediyorum ki; Allah beni bu hususta zor durumlara girmekten sakındırsın. Ancak bu durum hala zordur ki; İslam kültürüyle yetiştirilmemiş erkek akrabalarımın var olması dolayısı ile…
Şu an İstanbul’da bulunma nedeninizi sorabilir miyim?
En son Ramazan ayında İstanbullu Müslüman bir erkek ile evlilik niyeti ile tanıştırıldım. İlk tanıştırıldığımız günden bu yana evlenmeye karar vermiş ve İstanbul’a bu güzel seyahati ailelerin tanışması ve evlilik şeklinde planlamıştık. Elhamdülillah iki aile birbirlerini çok sevdiler ve harika bir düğün nasip oldu.
Evliliğinizin hayırlı olmasını, İslam Dininde sebat etmenize vesile olmasını niyaz ederek sormak istiyorum; İstanbul’u nasıl buldunuz?
Buraya gelmeden evvel birçok insan İstanbul hakkında birçok harika şey söyledi. New York City’de yaşayan biri olarak büyük bir şehir de olmak bana gayet normal geldi. Bu şehrin en büyük cazibesi Müslümanlara ne kadar da arkadaş canlısı bir şehir olmasıdır. Nerdeyse bütün dükkânlar çeşit çeşit başörtüleri ve uygun giyecekler satıyorlar. Yemek yiyeceğimiz hemen her yer helal yiyecek servis ediyor. Her köşede bir camii var. Bununla birlikte şunu gördüm ki insanlar çok arkadaşça ve cömertler. Size yardım etmek ve sizinle muhabbet etmek onları mutlu ediyor.
Türkiye’de bulunan Müslümanlara dair izlenimlerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Fark ettim ki hanımların çoğu tesettürlü lakin birçok hanımefendi de gördüm ki tamamen siyah giyiniyorlar ve yüzlerini dahi örtüyorlar. Ve erkekler zaten biliyor hanımlara nasıl davranacağını ve uygun saygıyı nasıl göstereceklerini. Dolayısıyla inanıyorum ki bu insanlar İslam hususunda çok imanlı aynı zamanda çok mütevazılar. Hissettim ki sadece İslam dinini paylaştığımızdan dolayı İstanbul’un insanlarıyla otomatik olarak arkadaşlığın bir seviyesi meydana geliveriyor.
“En Sevgili Hediye olan İslam’ı, Sevdiklerimle Paylaşabilmeyi Arzu Ederdim”
İslam’ı, ömrünün 20. yılında tanımış biri olarak, Müslüman kadınlara neler tavsiye edersiniz? Ayrıca söylemek istedikleriniz varsa, buyurun lütfen…
Ailemin Müslüman olmayışı benim en büyük hüznüm. En çok sevdiğim insanlarla en sevgili hediye olan İslam’ı paylaşabilmeyi gerçekten çok arzu ederdim. İslam’ın sade ve harika güzelliklerini onlarla paylaşamıyorum. İslam’ın küçük bir şeyinde bile onların desteğine sahip değilim.
Sizden Müslüman bir ailede doğmakla sahip olduğunuz destek sisteminizin lükslüğüne karşı minnettar olmanızı istiyorum. Ve öyle inanıyorum ki İslam hakkında yapabildiğiniz kadar çok çalışmanız ve öğrenmeniz sizin için çok çok mühimdir. Sadece bir kültür olarak ailenizi takip etmeniz her zaman sizin için yeterli olmayabilir. İslam’da her Müslüman erkeğe ve hanıma kendilerini eğitmeleri bir borçtur. İngilizcede biz deriz, ‘Bilgi güçtür’ ve bilginizi artırmanız en güçlü zat olan Allah’a yakınlığınızı arttıracaktır.
İslam ile müşerref olmanızın bizi hayli bahtiyar ettiğini belirterek, Rabbimizin adımlarınızı iman üzere sabit kılmasını diliyorum. Nisanur Dergisi olarak bize vakit ayırdığınız ve duygularınızı paylaştığınız için çok teşekkür ederiz. Allah razı olsun…
Allah sizden de razı olsun. Bu vesile ile duygularımı paylaşma imkânı buldum…
Röportaj: Elif Yüksek / Nisanur Dergisi - Ocak 2013