• DOLAR 34.345
  • EURO 36.392
  • ALTIN 2834.634
  • ...
"12. Helal ve Tayyip Ürünler Konferansı" bu yıl online olarak düzenlenecek
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

3-4 Ekim tarihlerinde İstanbul'da düzenlenecek olan konferans öncesi İLKHA muhabirine konuşan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalama Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Sami Büyüközer, "2005 yılında kurulan kurumumuz Müslümanların ve tüm insanlığın, Allah’ın izin verdiği helâl ve tayyip yaşam şartlarını gündeme getirerek insanları uyarmayı prensip edinmiştir. Bu prensibi gerçekleştirebilmesi için sertifikalama sistemi, fuarlar, konferanslar, seminerler hatta geziler, yeni yeni sitelerin ve eğitim kurumlarının kurulması gibi etkinlikleri programına alarak çalışmalarını sürdüren bir kurumdur." dedi.

"Konferans için 4 konu belirledik"

Düzenledikleri konferansları her yıl çokça sorulan sorulara cevap niteliğinde organize ettiklerini belirten Büyüközer, "Bugüne kadar 11 tane konferans yaptık. 11 konferansımızda da anlatılan konular birbirinden farklı ve tamamlayıcı nitelikteydi. Bu sene de taleplere dayalı olarak 4 tane konu seçtik. Yani daha çok hangi konuda talep varsa onu dikkate alarak 4 ana konu tespit ettik. Bu konular, Helâl Sertifikalandırmada Devletler ve Sivil Toplum Kuruluşlarının Yeri ve Görevleri, Uluslararası Tek Bir Helâl Standardı İçin İslâm Birliğinin Önemi, Eğitim Seferberliği: İnsan Kaynakları İçin Eğitimin Önemi ve son olarak Aşılar ve İlaçlar' şeklinde belirlendi." diye konuşu.

3-4 Ekim tarihlerinde gerçekleştirecekleri konferansta, Endonezya, Malezya, ABD, İngiltere, Güney Afrika ve Cezayir gibi 8 ülkeden alanında uzman 13 konuşmacının sunum yapacağını hatırlatan Büyüközer, amaçlarının dünya kamuoyunu ve bilhassa Müslümanları helal gıda konusunda bilinçlendirmek olduğunu söyledi.

"Devlet ister Müslüman olsun ister olmasın tabiiyetinde bulunan Müslümanların ihtiyacını karşılamak zorundadır"

Büyüközer, "Müslümanların en tabii hakları olan helâl ve tayyip ürün talebine duyarsız kalmalarını önlemek maksadıyla bu çalışmalarımızı yapmaya devam etmiş olacağız inşallah. Bu uygulamaların insanların üzerinde kalıcı etkiler yapabilmesi için devletlerin bünyesinde bulunan kuruluşların ve sivil toplum kurumlarının, bu konuya gerekli ilgiyi göstermeleri mühimdir. Devlet kurumları bünyelerinde, topraklarında yaşamalarına izin verdikleri bu tür inanç sistemlerinin ihtiyaçlarını da çok tabii bir şekilde karşılaması gerekmektedir. Devletler ister Müslüman olsun, ister olmasın, tabiiyetinde bulunan Müslümanların bu en temel, en önemli hakkını koruyacak şekilde kanunlar yapmak ve uygulamaları yürütmek zorundadır. Bunu, Müslümanlar mutlaka talep etmek zorundadırlar. Onlar talep etmek ve devlet de bunları yerine getirmek zorundadır. Bu önemli bir noktadır. İkinci mühim nokta ise sivil toplum kurumlarıdır. Müslümanların kurduğu ya da Müslümanların haklarıyla ilgili çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları da Müslümanların bu tabii hakkını korumak zorunda olmak durumundandırlar." şeklinde konuştu.

"Mezhebi farklılıkları da içine alan böyle bir standart sistemini elzem görüyoruz"

Müslümanlar dünyada 2 milyara yakın bir nüfusa sahip ve çeşitli ülkelere dağılmış durumda. Dolayısıyla, Müslümanların her yerde bu haklarının korunabilmesi için inançlarına uygun bir standart sisteminin oluşturulması gerektiğini ifade eden Büyüközer, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

Nasıl HACCP, organik, vegan, koşer diye isimler verilmişse inanç anlayışına uygun sertifikalama sistemi, Müslümanlar için de uygulanmak zorundadır. Müslümanların inanç sistemine uygun bir sertifikalama sisteminin oluşması elzemdir. Bunun da her ülkeye, her topluma göre ayrı ayrı değil, tek bir standart haline gelmesinde fayda vardır. İslâm bir tane, İslâm’ın dayandığı Kur’ân-ı Kerim bir tane, Peygamberimiz (Sallalahu Aleyhi Vesellem) bir tane. Dolayısıyla bu birlerin ortaya koyduğu sistemin de tek bir standart çerçevesinde şekillenmesi gerekmektedir. Mezhebi farklılıkları da içine alan böyle bir standart sistemini elzem görüyoruz. Tek ses, tek yürek' sloganıyla bütün insanlara ve Müslümanlara böyle bir standarda bağlı olarak üretim sisteminin kontrol altında tutulması gerektiği imajını anlatmaya çalışıyoruz.

Büyüközer, gerçekleştirecekleri konferans ile sivil toplum kuruluşları, ticaretle meşgul olan üreticiler, satıcılar, dağıtıcılar, tüketiciler, devletin bu konuyla ilgili olan birimleri ve diğer tüm kurumlara hitap ederek insanlara faydalı olacak bir sistemin uygulanır hâle gelebilmesi noktasında ikna edici çalışmaların gerçekleştirilmesi niyetinde olduklarını vurguladı.

"Pandemi ile birlikte helal ve tayyip ürünlere rağbet arttı"

Ticaretin, ekonominin, sosyal yapının, fikri ve ruhi çalışmaların bozulduğu bir dönemde ortaya çıkan Coronavirus musibetinden ders çıkartılması gerektiğini belirten Büyüközer, bu dönemde insanların helal ve tayyip ürünlere daha çok rağbet etmeye başladıklarını söyledi.

Büyüközer, son olarak, "Helâli arama isteği bu virüs döneminde arttı. Sertifikalama yüksek boyutlara çıktı, ama bu yeterli değil. Bunun sürekliliğini, devamlılığını sağlamak lazım. Bunun için de, insanların bu isteklerini sürdürülebilir şekilde devam ettirmesi ve ikaz edici fonksiyonunu yerine getirmesi gerekir. Çünkü üreticiler olsun, satıcılar olsun, hâlâ birçok noktada menfaat hesaplarının dışına çıkamamaktadırlar. Yani bu virüsün meydana getirdiği tahribatların taşıdığı manevî sorumluluğun idraki içerisine girmeyenler var. Dolayısıyla, onlar, hâlâ eski yanlış alışkanlıklarını devam ettirme temayülündeler. Bunu ancak dikkatli olan üretici ve tüketicilerin ikazları önleyebilecek durumdadır. Onun için, bu konuda tüketici kitlesinin daha dikkatli, daha uyanık hareket içerisinde olması gerekmektedir ki biz, şu anda helâl sertifikalama sisteminin toplumda daha müspet bir manaya geldiğini müşahede ediyoruz. Çünkü bu musibet gelmeden önce, aşağı yukarı 2005 yılından itibaren bunun yanlışlarını ve yaşamımızdaki yanlışları anlata anlata geldik. Bugün bu musibetin yaşanır duruma gelmesi ile bizim anlattıklarımızın doğruluğu birçok kesim tarafınca daha anlaşılır duruma geldiğine şahit oluyoruz. Tabi bunun devam etmesi lazım ve daha dikkatli bir şekilde bu yanlışların telafi edilerek, düzeltilerek insanların yaşamına daha sağlıklı ürünlerin ve anlayışların getirilmesi için çalışmaların yapılması gerektiğini tekrar ifade etmek isterim. Rabbimden bütün toplumlara, bütün insanlara ve bütün Müslümanlara hayırlar, huzurlar ve Allah’ın emirlerini anlama gayretleri vermesini dilerim." ifadeleri kullandı. (İLKHA)





Bu haberler de ilginizi çekebilir