• DOLAR 34.519
  • EURO 36.657
  • ALTIN 2920.32
  • ...
Güzel Ahlak İnsanlığın Ortak Özlemidir
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Nebevi kültür ve nebevi ahlakla insan hayatının anlam kazandığını ifade eden Büyükçekmece Müftüsü Mehmet Narin, “İnsanlık, sağlam bir aileye ve bu aileyi oluşturan nebevi kültür ve nebevi ahlak ile yetişmiş donanımlı bireylere muhtaçtır” dedi.

Mahremiyetin ailedeki ve toplumdaki önemi hakkında görüştüğümüz Büyükçekmece Müftüsü Mehmet Narin gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Mahremiyet anlayışı olmayan toplumların fesada uğradığını belirten Narin, “Toplumun en sağlam çekirdeği ailedir. Aile de fesada uğrarsa bir millet fesada uğrar ve yıkılır” ifadelerini kullandı.

Aile mahremiyeti konusunun aileyi koruma açısından çok önemli olduğunu ifade eden Büyükçekmece Müftüsü Mehmet Narin, “Allah kadın ve erkeğin huzur ve saadetini temin için bir çatı altında ülfet ve muhabbetin tesisi için aile kurmalarını ama kurdukları ailenin de kendi iradeleriyle koruma altına alınmasını istiyor. Bu koruma cebri bir koruma değildir, tamamen ahlaki bir korumadır. İki ferdin kendi özgür hür iradeleriyle yuvalarını korumalarıdır. Bu konu ile ilgili birçok ayeti kerime ve hadisi şerif vardır. Toplumun en sağlam çekirdeği ailedir. Aile de fesada uğrarsa bir millet fesada uğrar ve yıkılır.” dedi.

İSLAM, MEDENİ OLMAYI ÖĞRETİYOR

Ailede mahremiyetin nasıl olduğunun çocuklara anlatılması gerektiğini dile getiren Büyükçekmece Müftüsü Narin, “Aile mahremiyetinde çocuk bu işin bir parçasıdır. Karı kocanın özel alanı vardır. Bu özel alanı ailenin en yakın üçüncü bireylerinin görmemesi gerekiyor. Bu alandan içeri girerken anne ve baba çocuklarına izin vermediği zaman çocuklar bu alana giremezler ve girmemelidirler, girerken de mutlaka izin istemelidirler. Aile demek, medeniyet demektir. Aslında İslam bize medeniyeti öğretiyor ve medeni ilişkileri öğretiyor. Bu da ailenin bir medeniyetin inkişafı için ne denli önemli olduğunu bize gösteriyor. Bu özel alandaki mahremiyeti toplumun her alanında yaygın hale getirmeliyiz. İslam’da paparazzi kültürü, İslam ahlakında ise gözetleme yoktur. Cenabı Allah bu yetkiyi hiç kimseye vermemiştir. Hatta yüce Rabbimiz settardır, gece gibi ayıpları örter. Müslüman bireylerin de birbirlerine örtü olması ve birbirlerinin günahlarını ortaya çıkarmak için çalışmaması gerekir. Bu İslam’ın ahlakî ve evrensel bir kaidesidir. Bu kuralı çiğneyen toplumlarda ise huzursuzluk artar” şeklinde konuştu.

AİLE İÇİNDEKİ SIRLAR İFŞA EDİLMEMELİ

Bir erkeğin veya bir kadının kendi özel alanlarına giren sırlarını ve sıkıntılarını üçüncü şahıslarla paylaşmaması gerektiğine dikkat çeken Narin, “Bu sırları başkasıyla paylaşmak ahlaki değildir. Bu sırlar açıklanınca eşler arasındaki güveni sarstığı gibi başkaları tarafından da kötü amaçla kullanılabilir. Bu sırların ifşa edilmesi karı koca arasında saygı sevgi hislerini törpüler. Genelde ailelerin yıkılması bu tür küçük gibi görünen sırların başkalarıyla paylaşmasından ve dillerine sahip çıkmamalarından kaynaklanıyor” dedi. Mahremiyet kavramının bugünkü modern dünyada insanlara en çok lazım olan bir kavram olduğunu de ifade eden Narin, sözlerini şöyle sürdürdü; “Aslında mahremiyetin içinde hürmet vardır. Biz Mescid-i Haram derken orada bir saygı var. O özel alana saygı göstermemiz lazım. Cenabı Allah’ın Cebrail (as) vasıtasıyla çizdiği o çizgiye dikkat edip onu korumak gerekir. Aile de böyledir. Sınırları evlilikle çizilen ailenin iç dünyasındaki bütün hususlara saygı göstermek ve korumak gerekir. Bu sırları bilen üçüncü şahısların bu sırları ifşa etmemesi özellikle karı ve kocanın akrabaları tarafından ifşa edilmemesi gerekir. İslam, aileyi korumak için büyük tedbirler getirmiştir. Ahlaki ilkeler getirmiş ve hukuki tedbirler getirmiştir.”

İSLAM AİLEYİ KORUMAK İÇİN TEDBİRLER ALMIŞTIR

Aile içinde aile mahremiyetine zarar verebilecek davranışlardan kaçınılması ve İslam’ın getirdiği tedbirlere uyulması gerektiğini ifade eden Narin, “ Bir hanımın kendi kocasının erkek akrabaları ve kocasının erkek kardeşi vardır. Bir bayanın onlarla tek başına yolculuğa çıkması doğru değildir. Tek başlarına bir odada oturmamaları, ayrıca aralarında halvetin oluşmaması lazım; bu, şaibelere sebep olabilir. Böyle bir davranış doğru olmadığı için bu tür şeylere meydan vermemek lazım. İslam, aileyi korumak için bu tür yan tedbirler almıştır. Bu şu demek değildir: Her yakın akraba potansiyel bir tehlikedir. Bu tedbirler bu manaya gelmiyor ama tedbirler ailenin selameti için mutlaka alınmalıdır.”  diye konuştu. 

İSLAM BİZE, AİLE MAHREMİYETİNİ, ALTINI ÇİZE ÇİZE EMREDİYOR

Bu modern asırda mahremiyetin insanların gönlünde, fikrinde ve iç dünyasında olması gerektiğini belirten Narin, “Bu çok önemlidir. Şeklî mahremiyet olduğu gibi insanların iç dünyasında da mahremiyetin yer etmesi lazım. Çünkü bugün sokağa, çarşıya ve yeri geldiğinde deniz kenarına gidiyoruz. Buralarda temiz bir ortam bulmak zordur. Ancak böyle bir ortamı gönül dünyamızda oluşturabiliriz. İç dünyamızda gözümüzün ve gönlümüzün mahremiyeti birinci planda gelir. İslam’daki ahlak prensibi buradan geliyor. Peygamber Efendimiz (sav) duasında “Benim vücuduma ve ahlakıma güzellik ver” diye dua ediyor. Bu bir yaşam tarzı ve yaşam biçimidir. Bütün bunların meyvesi ise güvenli fertlerin oluşması, namusun, haysiyetin ve şerefin güven altına alınmasıdır. Tıpkı mal ve can güvenliğinde olduğu gibi. İslam’ın bu hedefini yakalayabilmek için İslam bize aile mahremiyetini altını çize çize emrediyor. Ama bu dar kalıplar içerisinde değil, geniş kalıplar içerisinde olmalı. Bu iş fertlerin iç dünyasında bitiyor. Fert, eğer iç dünyasında ahlaki olamamışsa tesettürü içine özümsetememiş ve sindirememişse onun iç dünyasındaki fikriyatında mahremiyet yoksa alınan tedbirlerin bir faydası olmaz.

 

MAHREMİYET İÇ DÜNYAMIZDA BAŞLAMALI

Aile mahremiyetinde fiziki ve malî imkânların da önemli olduğuna dikkat çeken Narin,

“Aile mahremiyeti iç dünyamızda başlamalı dediğimiz olay budur. Oturduğumuz evlerde duvarlarla mahremiyeti koruyabiliriz. Peki, sokaklarda mahremiyeti nasıl koruyacağız? Bir deprem olursa bir çadırda ya da bir stadyumda yüzlerce aile bir arada kalacak. Burada mahremiyeti nasıl sağlayacağız? Demek ki fertlerin ahlaki açıdan donanımlı olarak yetiştirilmesi gerekir. İmtihan dünyası da budur. Oruç tutuyoruz önümüzde su var, bunu içe biliriz ama inancımız bize diyor ki “Suyu içmeyeceksin” İmtihanın sırrı da budur” ifadelerini kullandı.

NEBEVİ KÜLTÜR İLE YETİŞMİŞ DONANIMLI BİREYLERE İHTİYACIMIZ VAR

İnsanlığın nebevi kültür ve nebevi ahlak ile yetişmiş donanımlı bireylere ihtiyacı olduğunu belirten Narin, “Bir taraftan kendimizi onarırken öbür taraftan yıkıldığımız noktalar da olabilir. Şu çok önemli bir konudur. Bugün bütün kötü eğilimler ve saplantılara baktığımız zaman bunların temelinde ailenin ifsat edilmesi, bekarlığın yaşa göre uzaması ve bekar bireylerin çoğalması yatmaktadır. Bütün bunları dikkate aldığımız zaman şunu sorabiliriz: Bugün insanlık neye muhtaçtır? İnsanlık, sağlam bir aileye ve bu aileyi oluşturan nebevi kültür ve nebevi ahlak ile yetişmiş donanımlı bireylere muhtaçtır. Evliliğin hikmetlerini, evliliğin güzelliklerini öğrenmeye muhtaçtır. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde şu ortaya çıkıyor: Kadın erkeksiz, erkek kadınsız olmaz. Genç, yaşlının tecrübesi ve desteği olmadan hayat tecrübesi kazanamaz. Bir ok yaya, yay da oka muhtaçtır. İnsanlar karşılıklı bu ihtiyaçları düzgün prensiplerle adilane ve iyi kurallarla süsleyip ahlaki erdemlerle önce kendi iç dünyalarında sonra aileden başlayarak toplumda yaygın hâle getirmelidirler. Bugün dünya İslam’a ve İslam’ın aile hayatına muhtaçtır” şeklinde konuştu.

KUR’AN BİZE ÇÖZÜM YOLLARINI GÖSTERİYOR

Aile mahremiyetinin önemini insanlara anlatmak için önce toplumu zararlı alışkanlıklarından ve kötü huylarından arındırmak gerektiğini belirten Narin, “Bunun için toplumun zararlı gördüğü ancak kopamadığı yanlış alışkanlıklarından kurtarmak lazım. Bunu yaparken şu yasak bu yasak demeden alternatif programlar, alternatif filimler, alternatif gazetelerle ve topluma yeni bir soluk aldırmakla mümkün olabilir. Hiçbir aile, televizyonda yayınlanan filmlerde ve programlarda ahlakdışı olan şeyleri oturup seyretmekten haz almaz. Alternatifi üretilmediği için bunları seyrediyorlar. Burada Müslüman bireylere büyük bir iş düşüyor bu kötü şeylere karşı alternatif oluşturmak.  Kur’an’da görsellik vardır. Kur’an’daki görsellik nedir? Hz. Yusuf’un kıssasıdır, Ashab-ı Kehf’tir, Hızır (as) ile Hz. Musa’nın (as) serüvenidir. İnsanlar bir konuşmayı az bir ilgi ile dinler. Ama o konuşma perdeye aktarılırsa onu pür dikkat izlerler. Zaman geçtikçe dünya ve her şey yaşlanır ama Kur’an gençliğini koruyarak bize çözüm yolları göstermektedir.  Demek ki Kur’an’daki bu görselliği ön plana çıkarıp alternatif çözüm yollarıyla insanlığa yeni bir soluk aldırmak bir çok şeyi çözecektir. Kur’an yasaklarla ve perdelerle insanlara hitap etmez. Kur’an’ın bir dili var. O da sevgi ve muhabbet dilidir. Muhabbetten de Muhammed (sav) oldu hasıl. Muhammed’siz de (sav)  bir muhabbet söz konusu olmaz” diye konuştu.

NEBEVİ KÜLTÜR VE NEBEVİ AHLAKLA HAYAT ANLAM KAZANIR

Nebevi kültür ve nebevi ahlakla hayatın anlam kazandığını dile getiren Narin, “Dağ başında Müslümanlık çok kolaydır. Ama siz şehirdesiniz. Pazara giden bir erkeğin ve bir kadının sokakta, caddede ve günlük hayatta kendi iç dünyasındaki mahremiyetle ilgili problemleri çözmesi lazım.  Mahremiyet, ailede, okulda, iş yerinde her tarafta lazımdır. Güzel ahlak insanlığın ortak özlemidir. Ahlaki sıkıntılar da yeryüzünün en ciddi problemlerinden birisidir. İnsanlar modern evlerde ve modern şehirlerde yaşıyor ve para ile istedikleri birçok şeyi satın alabiliyorlar. Ama para ile satın alamadıkları bir şey var; o da dini terbiyeyle alınan nebevi kültür ve nebevi ahlaktır. İşte hayatı anlamlı yapacak şey budur. Nebevi terbiye ve nebevi ahlak hayatı anlamlı kılar. Nebevi kültür ve nebevi ahlak bu çağda insanları içine düştüğü bu maneviyatsızlıktan kurtaracak tek ilaçtır. Bu ilaç hemen raftan alınıp kullanılabilecek bir şey değildir. Bu tedbirler manzumesiyle yapılacak bir şeydir. Bir insanın yetişmesi çok uzun seneler alır. Ahlaklı bir toplum oluşturmak için de uzun seneler lazımdır” şeklinde konuştu.

Şükrü Gündüz / Mehmet Laçin Doğruhaber

Bu haberler de ilginizi çekebilir