HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam: "BAE'yle diplomatik ilişkiler askıya alınmalı"
BAE ile siyonist işgal rejimi arasında imzalanan normalleşme anlaşmasını değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, İslam ülkelerine Birleşik Arap Emirlikleri’ne karşı caydırıcı yaptırım uygulanması çağrısında bulundu.
HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, BAE ile siyonist işgal rejimi arasında imzalanan normalleşme anlaşması, Doğu Akdeniz’deki gerilim ve Mısır cezaevlerindeki hak ihlalleri gibi konulara değinerek dış gündemi değerlendirdi.
Bölgede kalıcı barışın sağlanmasının tek yolunun siyonist işgal rejiminin ilhak planlarına karşı ortak hareket etmek olduğuna vurgu yapan Sağlam, Filistin ve Kudüs davasına yapılan ihanet girişimlerine tepki gösterdi.
Doğu Akdeniz’deki gerilimin sıcak çatışma riskini artırdığı uyarısında bulunan Sağlam, Türkiye’nin yaptığı müzakere çağrısının Birleşmiş Milletler ve diğer ilgili ülkeler tarafından desteklenmesi çağrısı yaptı.
Mısır’daki cunta yönetiminin hak ihlallerine tepki gösteren Sağlam, Mısır’daki insanlık dışı uygulamaların önüne geçmek, adil ve tarafsız bir yargılamanın yapılabilmesi ve cezaevi şartlarının düzeltilmesi uluslararası kurum ve kuruluşları göreve çağırdı.
BAE ve siyonist işgal rejimi arasındaki normalleşme anlaşması
Birleşik Arap Emirlikleri ile siyonist işgal rejimi arasında imzalanan normalleşme anlaşmasının siyonist rejiminin Filistin’de genişlettiği işgal faaliyetlerinin dondurulması karşılığında imzalandığını görüşünün Müslüman kamuoyunu yanıltmayı amaçladığının altını çizen Sağlam, "BAE ve siyonist işgal rejimi arasında tam normalleşme hedefleyen İbrahim anlaşması, ABD başkanı Trump tarafından dünyaya duyuruldu. Siyonist rejiminin Filistin’de genişlettiği işgal faaliyetlerinin dondurulması karşılığında imzalandığı öne sürülen anlaşma, Müslüman kamuoyunu yanıltmayı amaçlamaktadır. Zira Siyonist rejim başbakanı, ilhak planının iptal edilmediğini, Trump’un ricası üzerine sadece bir süreliğine ertelendiğini açıkladı. Kudüs’te illegal olarak sanayi bölgesi kurmayı hedefleyen ve 'yüzyılın ihanet anlaşması' gereğince işgal altındaki topraklarda yeni yerleşim yerleri inşasına hız veren Siyonist rejiminin kendiliğinden duracağı yoktur. Anlaşmanın hemen ertesinde Gazze’ye yapılan saldırılar Siyonistlerin cinayetlerinin ve insanlık dışı uygulamaların devam edeceğini göstermektedir." dedi.
"Başta Türkiye olmak üzere Filistin davasını sahiplenen İslam ülkeleri, BAE yönetimine karşı caydırıcı yaptırımlar uygulamalı"
Kendi aralarında var olan sorunları çözmek için adım atmayan İslam dünyasının, bölgedeki varlığı meşru olmayan siyonist işgal rejimiyle normalleşme yarışına girdiğini dile getiren Sağlam, "Körfez ülkelerinin Siyonist rejimle normalleşme adımları, işgalleri meşru göstermeyi ve işgal faaliyetlerine ekonomik ve siyasi sponsorluğu amaçlamaktadır. Kendi aralarında var olan sorunları çözmek için adım atmayan İslam dünyası, bölgedeki varlığı meşru olmayan Siyonist işgal rejimiyle normalleşme yarışına girmiştir. Filistin ve Kudüs davasına yapılan bu ihanet girişimlerini kınıyoruz. Bölgede kalıcı barışın sağlanmasının tek yolu Siyonist işgal rejiminin ilhak planlarına karşı ortak hareket etmektir. Müslüman kamuoyu, yüzyılın ihanet planının adımları olan bu ihanet anlaşmalarına sessiz kalmayarak gerekli tepkiyi göstermelidir. Başta Türkiye olmak üzere Filistin davasını sahiplenen İslam ülkeleri, BAE yönetimine karşı caydırıcı yaptırımlar uygulamalı, bütün diplomatik ilişkiler askıya alınmalıdır." ifadelerini kullandı.
Doğu Akdeniz’deki gelişmeler
Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri de değerlendiren Sağlam, bölgedeki askeri faaliyetlerin sıcak çatışma riskini artırdığına dikkat çekti.
Yunanistan’ın Mısır ile yaptığı deniz yetki anlaşmasıyla ile gerilimin tehlikeli bir noktaya çıktığını söyleyen Sağlam, sözlerine şöyle devam etti:
Türkiye’nin Libya ile imzaladığı Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması ile Yunanistan ve Türkiye arasında başlayan gerilim son olarak Yunanistan’ın Mısır ile yaptığı deniz yetki anlaşmasıyla tehlikeli bir noktaya çıkmıştır. Türkiye’nin bölgede savaş gemileri eşliğinde sismik araştırmalarını devam ettirmesine karşı Yunanistan ve Fransa da bölgede askeri varlıklarını güçlendirdiler. Bölgedeki askeri faaliyetler sıcak çatışma riskini artırmıştır.
"Türkiye’nin yaptığı müzakere çağrısı BM ve diğer ilgili ülkeler tarafından desteklenmelidir"
"Ulusal çıkarların çatışma riskini beraberinde getirdiği bölgede temel çözüm yolu müzakereden geçmektedir" diyerek müzakerenin önemine dikkat çeken Sağlam, "Bu anlamda Türkiye’nin kaynakların adil paylaşım ve kullanımı için müzakere ve diyalog çağrısı önemlidir. Sorunların çözülebilmesi, Yunanistan’ın bu çağrıya olumlu cevap vermesine bağlıdır. Adalar uyuşmazlığı, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge iddialarıyla ortaya çıkan sorunların uluslararası sahada kalıcı olarak çözülmesi sağlanmalıdır. Egemenlik alanları kesin olarak belirlenerek ihlallerin önlenmesi için denetim mekanizması aktifleştirilmelidir. Doğu Akdeniz enerji rezervi üzerinden ortaya çıkan ittifak, cepheleşme ve askeri yığılmanın sıcak bir çatışmaya dönüşmesi önlenmelidir. Bu anlamda Türkiye’nin yaptığı müzakere çağrısı BM ve diğer ilgili ülkeler tarafından desteklenmelidir." şeklinde konuştu.
Mısır’daki cunta yönetiminin hak ihlallerini de değerlendiren Sağlam, Mısır zindanlarında kapasitenin çok üzerinde hükümlü ve tutuklu bulunduğunu belirtti.
"BM İnsan Hakları Komisyonu olmak üzere bütün uluslararası kurum ve kuruluşları göreve çağırıyoruz"
Uluslararası kurum ve kuruluşları göreve çağıran Sağlam, şunları kaydetti: "İhvan’ın önde gelen liderlerinden, Hürriyet ve Adalet Partisinin Genel Başkanı Prof. Dr. İsam El Iryan, 7 yıldır tutuklu bulunduğu cezaevinde kalp krizi geçirerek vefat etti. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesi, dava arkadaşları ve Mısır halkına taziyelerimizi sunuyoruz. Daha önce İhvan’ın Genel Mürşidi Muhammed Mehdi Akif de 22 Eylül 2017’de cezaevinde, Mısır’ın seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ise 17 Haziran 2019 günü duruşma salonunda vefat etmişti. 2013’teki askeri darbe ile birlikte İhvan hareketinin önde gelen isimleri, siyasetçi, gazeteci, akademisyen ve âlimlerin de aralarında bulunduğu 60 bin insan tutuklanarak cezaevlerine dolduruldu. Darbeciler yedi yılda 19 yeni cezaevi yapmasına rağmen halen Mısır zindanlarında kapasitenin çok üzerinde hükümlü ve tutuklu bulunmaktadır."
Sağlam, "İhvan’ın önemli şahsiyetleri ve diğer muhalifler, insani bütün haklarından mahrum bir şekilde, yapılan işkencelerle meşhur Akrep cezaevinde tutulmaktadır. Ziyaretçi yasağı, avukatlarıyla görüştürmeme, sağlıklı beslenmeden mahrum bırakma, hastaların tedavi edilmemesi, korona salgını sürecinde gerekli izolasyon ve tedavilerin yapılmaması sıradanlaşan uygulamalardır. Kalp krizi geçirenler dahi hastaneye götürülmek yerine ölüme terk edilmektedir. Mısır’daki insanlık dışı bu uygulamaların önüne geçmek, adil ve tarafsız bir yargılamanın yapılabilmesi ve cezaevi şartlarının düzeltilmesi için başta BM İnsan Hakları Komisyonu olmak üzere bütün uluslararası kurum ve kuruluşları göreve çağırıyoruz." ifadelerini kullandı. (İLKHA)