Kaya: "İstanbul Sözleşmesi aile ile ilgili bir sözleşme değildir"
Aile birliğini ciddi bir şekilde tehdit eden İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı, sözde "Aileyi Koruma Kanunu" kadın cinayetleri ile boşanmaları artırırken, toplumun temel yapı taşı olan aileyi ise her geçen gün parçalıyor.
Türkiye Aile Meclisi Güneydoğu Bölge Başkanı Eyüphan Kaya, İstanbul Sözleşmesi'nin İslami değerlerle hiçbir şekilde bağdaşmadığını, sözleşmenin, aile ve toplumun altına yerleştirilmiş bir dinamit olduğunu söyledi.
İstanbul Sözleşmesi'nin Batılı değerleri temel alarak toplumun inanç, gelenek ve göreneklerini hedef aldığını belirten Kaya, bu sonuçlardan ötürü İstanbul Sözleşmesi'nin iptal edilmesi gerektiğini ifade etti.
"İstanbul Sözleşmesi Batı tipi bir uygulamadır"
İstanbul Sözleşmesi'nin aile ile ilgili bir sözleşme olmadığını tam aksine Batı tipi bir uygulama olduğunu belirten Türkiye Aile Meclisi Güneydoğu Bölge Başkanı Eyüphan Kaya, "İstanbul Sözleşmesi 2011'de kabul edildi. Sözleşmenin 3'üncü maddesinde 'Kadına yönelik şiddet uygulayamazsınız.' deniyor. Ama bu sefer şiddeti; ekonomik şiddet, psikolojik, cinsel ve fiziki şiddet gibi çeşitlendiriyorlar. Sonra da 'Kadının özgürlüğünü kısıtlamayın.' diyorlar. Kısacası İstanbul Sözleşmesi aile ile ilgili bir sözleşme değildir. Batı tipi bir uygulamadır. Maalesef bizler de bunu getirip aileye uyguluyoruz. Bir de İstanbul Sözleşmesi'nin 3'üncü maddesinde 18 yaş altı kız çocukları da kadın olarak ele alıyorlar. Peki sizce neden bunu böyle yapıyorlar? Cevabı çok basit: Anne ve baba çocuklarını yönlendirilmesin ve nasihat vermesin diye. Bu durum bile psikolojik şiddet olarak karşımıza çıkıyor. İstanbul Sözleşmesi'nin bu durumu göz önüne alındığında, hem 18 yaş altı kızlara kadın diyecek hem de 18 yaş altı evliliklere karşı çıkacak… böyle bir tezat durum da söz konusu. Kısacası cinsel beraberliklere özgür ve serbestçe müsaade ediyorlar, lakin helal olan nikahı yasaklıyorlar. Sadece bunları göz önünde bulundursak dahi İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılması için yeter." ifadelerini kullandı.
"İstanbul Sözleşmesi'nin 12'nci maddesinin 5'inci bendi bile tek başına sesimizi yükselmemiz için yeter"
İstanbul Sözleşmesi'nde yer alan 12'nci maddenin 5'inci bendini hatırlatan Kaya, "İstanbul Sözleşmesi'nin sıkıntılı olan bir başka bendi de 12'nci maddenin 5'inci bendidir. Orada, 'Kadına yönelik şiddet noktasında dini değeler, örf, adet, gelenek ve sözde namus gibi hususlar hiçbir şekilde kabul edilemez.' diye geçiyor. Bizler Müslüman toplumlarız. Bizlere ait önemli değerlerimiz var. Evet bazı sıkıntılarımız da var ama bu sıkıntılarımızı eğitimle, öğretimle, seminerlerle, akademilerle ve bilgilendirmelerle düzeltebiliriz. Bundan dolayı İstanbul Sözleşmesi'nin 12'nci maddesinin 5'inci bendi bile tek başına sesimizi yükselmemiz için yeter." şeklinde konuştu.
"Kadını kadınla, erkeği erkekle özdeşleştirmeye çalışmak insanoğlunun fıtratıyla kavga etmesidir"
İstanbul Sözleşmesi'nde bir başka sıkıntılı durumun "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" olduğunu belirten Kaya, "İstanbul Sözleşmesi'nde geçen en büyük sıkıntılardan biri de dinimize aykırı olan toplumsal cinsiyet eşitliğidir. İnsanlığın başlangıcından bugüne kadar gelen 'bayanın erkeğe yönelimi' veya 'erkeğin bayana yönelimi' rolünü inkâr ediyorlar. Bunun yerine sapkın düşüncenin bir eseri olarak 'kadını kadınla', 'erkeği erkekle' özdeşleştirmeye çalışıyorlar. Bu durumun yanlış ve sapkın bir düşünce olduğunu söylediğimizde, 'herkes kendi kararını vermede özgürdür' gibi süslenmiş cümlelerle cevap veriyorlar. Bu söylemler çok anlamsızdır ve insanoğlunun fıtratıyla kavga etmesidir." dedi.
"Keyfi ve edepsiz tavırlar, insanlığın hiçbir zaman kabul etmediği tavırlardır"
İstanbul Sözleşmesi'nde geçen ve değerlerimizle bağdaşmayan keyfi durumların kabul edilmesinin söz konusu olamayacağını söyleyen Kaya, "Bu keyfi ve edepsiz tavırlar insanlığın hiçbir zaman kabul etmediği tavırlardır. Bu tür ahlaksız tavırları sergileyenlere 'Şiddet uygulamayın.' diyorlar. İyi de ben şiddet uygulamıyorum ki. Bu sefer de 'Yüzlerine neden gülmüyorsunuz?' deniliyor. Kısacası bizlerden ne istediklerini tam olarak biz de bilmiyoruz. İnsanlık ve manevi değerleri kabul etmeyen bu düşünce sistemine sessiz kalma gibi bir lüksümüz yoktur. Nitekim insanoğlu olarak iyiliği her yerde söylememiz gerekiyor. İnsanlığın saadeti ve mutluluğu için gayret etmemiz gerekiyor." ifadelerini kullandı. (İLKHA)