"TL'NİN DEĞER KAYBETMESİ ENDİŞE VERİCİ"
HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, yıllardan beri beklenen temel yapısal düzenlemeler yapılmadığı ve ekonominin savunma mekanizmaları güçlendirilmediği için TL'nin değer kaybetmesi gibi sıkıntıların yaşandığına dikkat çekti. Sağlam, "Son günlerde TL'nin hızla değer kaybetmesi ekonominin geleceği açısından endişe vericidir. İçeride ve dışarıda meydana gelen gelişmeler karşısında görülen bu aşırı kırılganlık, ekonominin zayıflığını göstermektedir.” dedi.
DOĞRUHABER / Ramazan Casuk
HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, partisinin olağan haftalık gündem değerlendirmesinde TL’nin değer kaybetmesi ve Covid-19 ile mücadele konularına değindi, önerilerde bulundu.
Ekonominin savunma mekanizmaları güçlendirilmediği için sıkıntıların yaşandığına dikkat çeken HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam, ekonominin arızi şoklara karşı mukavemetini artıracak yapısal düzenlemelere gidilmesi çağrısında bulundu.
“ŞİMDİDEN BİRÇOK ÜRÜNDE ZAMLAR GÖRÜLMEYE BAŞLADI”
Ekonomik sıkıntıların sabit ve düşük gelirli yoksul kesimi daha da yoksullaştıracağının altını çizen Sağlam, "Son günlerde TL'nin hızla değer kaybetmesi ekonominin geleceği açısından endişe vericidir. İçeride ve dışarıda meydana gelen gelişmeler karşısında görülen bu aşırı kırılganlık, ekonominin zayıflığını göstermektedir. Yıllardan beri beklenen temel yapısal düzenlemeler yapılmadığı ve ekonominin savunma mekanizmaları güçlendirilmediği için bugün bu sıkıntılar yaşanmaktadır. Döviz ve altın fiyatlarının tüm zamanların rekorunu kırması, dış girdi bağımlılığı yüksek sektörler başta olmak üzere birçok ürüne fiyat artışı olarak yansıyacaktır. Şimdiden birçok üründe zamlar görülmeye başladı. Bu durum elbette sabit ve düşük gelirli yoksul kesimleri daha da yoksullaştıracaktır. Faiz artış talepleri de dikkate alındığında sermayedar ve zenginler daha da zenginleşecek, yoksul ve fakirler ise her yeni güne daha da fakirleşmiş, borçları daha da artmış olarak uyanacaklardır." dedi.
"ÜRETİM VE İSTİHDAMA TEKABÜL EDECEK KREDİLERE AĞIRLIK VERİLMELİ, MAKİNE VE ÜRETİM TEÇHİZATINA TEŞVİKLER SAĞLANMALIDIR"
"Ucuz kredi ile yalancı bolluk ve tüketimi teşvik etmek kısa vadede geçici bir rahatlama sağlasa da uzun vadede sıkıntıların büyümesi, borçların katlanması, fakirliğin daha yaygın hale gelmesine neden olmaktadır." diyen Sağlam, sözlerine şöyle devam etti: Son pansuman tedbirlerle bir kez daha fiyatlar fırladı, ekonomi faize daha da bağımlı hale geldi. Ekonominin arızi şoklara karşı mukavemetini artıracak yapısal düzenlemelere gidilmelidir. Üretimin sorunlarına çözümler bulunmalı, maliyetler düşürülmeli, çalışma zorlukları ortadan kaldırılmalıdır. Konut, taşıt ve seyahat kredileri yerine üretim ve istihdama tekabül edecek kredilere ağırlık verilmeli, makine ve üretim teçhizatına teşvikler sağlanmalıdır. Yapılacak bu teşvik kredilerine ise kesinlikle faiz uygulanmamalıdır. Girdi maliyetleri düşürülmeli, SGK primleri ve vergilerde teşvikler artırılmalıdır. Faizli kredilerle toplum, yalancı bir bahar ile oyalanacağına, üretim ve istihdama yönelik adımlar atılırsa çok daha hızlı bir toparlanma sağlanacaktır.
Covid-19 ile mücadele için güçlü tedbirlerin alınmasına vurgu yapan Sağlam, normalleşme süreci ile birlikte hem toplumda görülen gevşeme hem de sağlık sektöründe görülen fiziki ve psikolojik yorgunluk sonucu vaka oranlarının bazı illerde rekor seviyelerinde seyrettiğini belirtti.
"YOĞUN BAKIMDA TEDAVİ GÖRMESİ GEREKEN HASTALARIN ACİLLERDE SIRA BEKLEMESİ SIK KARŞILAŞILAN DURUMLARDAN BİRİ HALİNE GELDİ"
Pandemi sürecindeki mücadelenin turizm sektörünün zarar görmemesi adına tedbirlerin gevşetilmesi ile heba olmaya doğru gittiği uyarısında bulunan Sağlam, "Tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de Coronavirus felaketine karşı önemli bir savaş verilmektedir. Ekonomik, sosyal ve siyasi birçok etkisi olan bu salgında ekonomik kaygıların mücadele sürecini ciddi anlamda sekteye uğrattığı da gözden kaçmamaktadır. Özel hastanelerin ağır maliyet nedeniyle pandemi kapsamından çıkarılması, çarşı pazardaki tedbirlerin gevşetilmesi, turizm sektörünün zarar görmemesi için tatil yerlerine yönelik tedbirlerin daha fazla gevşetilerek yoğunluğun oluşmasına göz yumulması salgın ile mücadelede şimdiye kadar alınan mesafenin neredeyse heba olmasına neden oldu. Şehir hastanelerinin olmadığı, mevcut kamu hastanelerin de yoğun bakım ünitelerinin pandemi ile mücadelede yetersiz kaldığı illerde ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Yoğun bakımda tedavi görmesi gereken hastaların acillerde sıra beklemesi sık karşılaşılan durumlardan biri haline geldi. Normalleşme süreci ile birlikte hem toplumda görülen gevşeme hem de sağlık sektöründe görülen fiziki ve psikolojik yorgunluk sonucu vaka oranları bazı illerimizde bugün rekor seviyelerinde seyretmektedir."
"TOPLUMUN SAĞLIĞININ MUHAFAZASI HER TÜRLÜ KAYGININ ÜZERİNDE TUTULMALI VE SAĞLIK, EKONOMİYE FEDA EDİLMEMELİDİR"
Türkiye genelinde yeni tedbirlerin alınması gerektiğini dile getiren Sağlam, "Vaka sayısının bu yoğunlukta seyrettiği bir süreçte okulların açılmasının da ağır sonuçları olacaktır. Bu anlamda salgın ile mücadelede daha güçlü tedbirlerin zorunlu olduğu görülmektedir. Kapasite sorunu yaşanan veya yaşanma riski bulunan yerlerde tedavi imkânlarının artırılması, yoğun bakım ünite desteğinin sağlanması, yeni pandemi hastanelerinin faaliyete geçirilmesi mutlaka düşünülmelidir. Toplumun sağlığının muhafazası her türlü kaygının üzerinde tutulmalı ve sağlık, ekonomiye feda edilmemelidir. Türkiye genelinde ise çarşı pazara yeni tedbirler konulmalı, toplu etkinliklere ağır müeyyideler getirilmelidir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)