• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Rusya’nın saldırganlığı nasıl durdurulabilir?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Riyad Makaev – Doğruhaber/Analiz

Rusya, doksanlı yılların başından sonuna kadar Gorbaçov’dan Yeltsin’e kadar dünya siyasetinden geri kalmıştı. Putin iktidarı ele aldıktan sonra Rusya'nın siyasi ve ekonomi durumu tamamen değişti. Putin ilk olarak 1994-96 yılları arasında Yeltsin’in kaybettiği Rus-Çeçen savaşını ele aldı. Çeçenistan’ı yeniden işgal etti, Kremlin’in yaşadığı “büyük ayıbı” kapattı. Batı, Sovyetler Birliğini yıkarken petrol fiyatlarını düşürerek Kremlin’e en büyük darbeyi vurmuştu. Ekonomik olarak mağlup olan Kremlin, Sovyetler Birliğini feshetmek zorunda kaldı. Gorbaçov Batı’nın oyununu oynadı ve İktidar’a ayyaş Boris Yeltsin gelmişti. Ayyaş Yeltsin, Batı’nın kucağında bir oyuncak gibi siyaset yürüttü. Doksanların sonunda artık Rusya’yı mercek altına aldık düşüncesiyle Batı şirketleri petrol fiyatlarını yeniden yükseltti. Fakat, ayyaş Yeltsin Kremlin’i Vladimir Putin’e devretti. Siyaseti bilmeyen, eski KGB’de görev yapmış, derdi para kazanmak gibi gözüken Putin, Batı için bir tehdit oluşturmuyordu. Ancak; Batı, Putin ile alakalı yanılmış oldu. Bugün Batı hala bunu kabullenmek istemiyor.

Batı ilk hatayı ikinci Rus-Çeçen savaşında yaptı. Putin önce Rusya’da kendi vatandaşlarına karşı bir terör saldırısı hazırladı. Bu olaydan Çeçenleri sorumlu tuttu. Bunu bahane ederek Çeçenistan’ı yeniden işgal etti. Batı gerçekleri bildiği halde susmaya tercih etti. Tek sebebi Çeçenlerin Müslüman olması. Çünkü, Batı Kafkasya’da Müslüman olan Çeçenlerle değil, aynı inancı paylaştığı Gürcistan ile işbirliğini düşünüyordu. Batı Gürcistan’da turuncu devrimle Batı yanlısı Saakaşvili’yi iktidara getirdi. Gürcistan Avrupa’ya entegre olmaya ve NATO üyesi olmaya aday oldu. NATO üyesi olmadığı halde NATO koalisyonuna katılarak Afganistan’a asker bile gönderdi. Gürcistan askerleri, ABD ve NATO askeri uzmanları tarafından eğitiliyordu. Çeçenistan’daki tüm insan haklarının çiğnenmesine, işkencelere, katliamlara ve kimyasal silahların kullanılmasına Batı’nın sessiz kaldığını gören Rusya ve petrol fiyatlarının yükselmesiyle keselerini de dolduran Kremlin, Çeçenistan’ı işgal etmekle durmadı. Gürcistan’a saldırdı ve Batılı liderler Rusya’yı zar zor durdurabildi. Rusya tüm Gürcistan’ı işgal edecekti. Putin bile Batı’nın bu kadar pasif davranacağını beklemiyordu. Batı’nın kendileriyle ciddi askeri çatışmalardan kaçındığını gören Kremlin, ardından Kırım’ı ilhak etti ve Ukrayna’ya saldırdı. Gürcistan’dan, Ukrayna’dan toprak koparan Rusya NATO’nun ilerlemesini durdurdu.

Dediğimiz gibi, Batı'nın Rusya'dan gelen tehdidi kavraması çok uzun sürdü. Bugün, bu pasifliğin ve gecikmiş tepkinin sonuçları, önemli bir kısmı Rusya tarafından işgal edilen Gürcistan ve Ukrayna'da açıkça görülmektedir. Batı, Rusya’ya uygun şekilde bir yanıt vermedi. Batı’nın pasifliği Rusya’yı Suriye’ye ve ardından Libya ve Akdeniz’e kadar getirdi. Batı’nın Rusya’ya çok daha tutarlı ve kararlı bir şekilde yanıt vermesi gerekiyordu. Çeçenistan’ın, Gürcistan'ın ve Ukrayna'nın işgali, askeri harcamalarda hızlı artış, NATO'nun doğu sınırında silahlı kuvvetlerin birikmesi, Akdeniz'de, Atlantik ve Pasifik Okyanuslarında, Kuzey Kutbu'nda aşırı kışkırtıcı askeri eylemler, 100 binden fazla askerin dahil olduğu askeri tatbikatlar, Belarusya’ya yapılan müdahaleleri Kremlin’in dünya düzenini bozmaya yönelik bir yaklaşım olarak gören Batı, Rusya’yı tekrar masaya yatırmış gibi gözüküyor. Rusya, son olarak Ukrayna topraklarının bir bölümünü işgal etti ve evet, buna yanıt olarak Batı daha fazla yaptırım uyguladı, ancak soru şu: Putin'i planlarını yeniden gözden geçirmeye zorlayacak kadar sert mi bu yaptırımlar? Kesinlikle hayır. Putin'i, saldırganlığı gerçekleştirirken kendisine rehberlik eden hesaplamaları yeniden gözden geçirmeye zorlamak için, onların enerji piyasalarına çok daha sert sektörel yaptırımlar uygulama ve Sovyetler Birliğine yönelik denenmiş ve başarılı olmuş petrol fiyatlarını düşürme, Rus liderliğinin siyasi izolasyonunu sürdürmesi gibi adımlar Batılı liderler tarafından tartışılıyor. Ayrıca, Putin'in G7 veya G8 gibi etkinliklere katılmasına veya davet edilmesini durduracak ve BM’lerdeki durumunu da pasif hale getirme gibi planları devreye sokmaya çalışacaklar. Yakın zamanda, ilk adım olarak petrol fiyatlarını düşürmeye gidecekler. Aynı anda, Rusya ile müzakereleri sürdürecekler, ancak Batı; ekonomik, siyasi ve askeri gücünü daha etkin ve kararlı bir şekilde kullanmadığı takdirde hiç bir şekilde Kremlin’e karşı etkili olamayacaklarını düşünüyorum. Türkiye bu dönemde çok hassas bir siyaset yürütmeli. Çünkü, yine Batı ve Rusya arasında kalabilir. Bir dahaki analizimizde bu konuya Türkiye’yi dahil ederek devam edeceğiz inşallah.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir