• DOLAR 34.603
  • EURO 36.235
  • ALTIN 2922.507
  • ...

DOĞRUHABER / Hasan Işık / Analiz 

2020 yılının en önemli olayı, şüphesiz tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını oldu. Hala sıcaklığını ve gücünü koruyan bu pandeminin yakın orta ve uzak vadede sosyal, siyasi ve ekonomik sonuçları olacak. Bu sonuçların en hızlı gerçekleşeni ise ekonomi cephesinde oldu. Salgın tedbirlerinin doğal bir sonucu olarak dış ticaret ve turizm büyük darbe yedi. Petrol fiyatları tarihin en düşük seviyelerini gördü.

Fakat gelin görün ki dolar, hala kuyruğunu dik tutmaya çalışan hasta köpekler gibi ülke ekonomilerini tehdit etmekte.

Artık neredeyse küresel para birimi haline gelmiş ve tacını sağlamlaştırmış iken önce dijital para ile sarsılan dolar aslında pandemi ile birlikte gidici olduğunu göstermeye başladı.

KARŞILIKSIZ KAĞIT PARA: DOLAR?

Bildiğiniz gibi dolar Amerikan Merkez Bankası (FED) tarafından piyasaya sürülmekte. 1944 yılında ki “Bretton Woods para anlaşması” ile dolar, “dünya parası” olarak kabul edilirken bir dolar karşılığında 0,888 gram altın olduğu var sayıldı. Katılımcı 48 ülke paralarını dolara göre tarif ettiler. Böylece “dövize bağlı” para sistemi ortaya çıktı. Çünkü dolar karşılığında altın var sayılıyordu. Fakat ABD BaşkanI Nixon 1972 yılında “doların altın karşılığını” kaldırdı. Dolar “karşılıksız kâğıt paraya” dönüştü.

Peki, doları basan ve bir silah gibi kullanan FED’in asıl sahibi Amerika ya da Amerkalılar mı? Hayır…

Bankanın sahiplerinin yurtları vatanları yok, çünkü onlar küreseller…

Dünya bankacılık devi olan 4 grup:  

Bank of America (Rockefeller ailesi),  

Citi Group ( Rockefeller ailesinin kontrolü altındadır),

Welles Fargo ( Rockefeller ailesinin kontrolü altındadır),

 J.P. Morgan Chase ( Morgan ailesi).

Çoğu Yahudi ya da siyonizm hizmetkarı para babaları…

UZMAN GEÇİNENLERİN SÖYLEDİKLERİNİN ÖZETİ

Asıl konumuza yani bugünlerde yaşadığımız kur oynaklığı sorunu ve çözümüne gelmeden dolar ve macerası hakkında niçin böyle meseleyi uzattık? Çünkü görünen oynaklık asıl sorun değil… Asıl sorun bu oynaklığı gerçekleştirenler! Dibi derinlerdeki buzdağı gibi olan dolar hakkındaki çok kısa bu bilgi bile bize bu kur oynaklığı sorununa farklı bir açıdan bakmaya itiyor.

Bakın pandemi tüm dünya ekonomilerini vurdu. ABD sürünüyor, 200 bine yaklaşan ölü sayısı ile aslında perişan bir vaziyette… FED faizleri sıfırlama gayretinde… Ama söz konusu Türkiye oldu mu faizler artmalı! Niye?

Bakın bunun sözcülüğünü yapanlardan biri de düne kadar bu ülke ekonomisini yönetenlerden iken şimdilerde yeni bir parti ile macera arayan biri. Ne diyor; “ülke de döviz rezervi kalmamış mış, piyasaya karşılıksız para basılıyormuş, dolayısıyla döviz karşılığı olmayan TL’nin değeri düşüyormuş ve kaçınılmaz sonuç da faiz artırımı imiş”… Peki, bilmem nerelerde okuyan ve üst akıl toplantılarına katılabilen sayılı kişilerden olan bu şahsa şu iki soruyu soralım: “Doların karşılığı ne?” bir de “sen kimin tarafındasın?” Bakın bugün piyasada uzman geçinenlerin söylediklerinin özeti işte bu iddialar…

FAİZ ARTIRIMI HAMLESİ KISA SÜRELİ DE OLSA KURDA DÜŞÜŞE SEBEP OLUYOR AMA…

Şimdi gelelim asıl konumuza… 2020 yılına 5,94 seviyesinde başlayan dolar/TL kuru haziran ve temmuz aylarında ortalama 6,85 seviyesinde seyrederken Londra swap piyasasındaki spekülatif hareketlilik sonrası 7,32 ile tarihi rekorunu kırdı. Borsa ise 3 ay sonra ilk kez 1.000 puanın altını gördü. Gerçi bugün itibariyle borsa toparlanmaya ve döviz de az da olsa düşmeye başladı ama bu rekor çıkış bir saldırıydı ve saldırının sonuçlarını bir süre sonra görmeye başlarız; kur kaynaklı zamlar gibi…

Ama inşaallah TCMB bu tür durumlarda her zaman yaptığı faiz artırımı hamlesini yapmaz. Çünkü bu faiz artırımı hamlesi kısa süreli de olsa kurda düşüşe sebep oluyor doğal olarak ama aslında uzun vade de doların ayağının altına bir kademe daha yükselmesi için bir taş konulmuş oluyor. Ve artık bulunduğu yerden inmiyor.

Bakın 2002’lerde 1,5TL olan dolar bugün 7 TL. Geçen bu 18 yılda doların kaç kat arttığı ortada...

Doğru olan hareket, uluslararası spekülatif hareketlere göre değil de ülkenin ve küresel ekonominin gerçeklerini görerek adım atmaktır. Burada Türkiye’nin son dönem aktifleşen dış siyasetine balta vurmak ve daha başka sebepleri sayarak yazıyı uzatmak istemiyorum.

Fakat şurası kesin ki; kur oynaklığı blöfüne karşılık en doğru ve cesur adım, faizleri indirmek ve ülkenin ekonomisini sırtlayan kesimi rahatlatmaktır.