İstanbul Sözleşmesi Çalışma Platformu: Sözleşme ailede erozyona sebep oluyor
Ailelerin yıkılmasına neden olan İstanbul Sözleşmesi ile ilgili rapor hazırlayan İstanbul Sözleşmesi Çalışma Platformu, Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesi gerektiğini, bunun yerine "yerli ve milli yasal düzenleme yapılmasını" istedi.
Hukukçu Kadınlar Derneği ve Türkiye Âile Meclisi öncülüğünde bir araya gelen yüzlerce vakıf, dernek ve sendikadan oluşan sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu İstanbul Sözleşmesi Çalışma Platformu, ailelerin yıkımında büyük rolü olan sözleşmeyle ilgili hazırladıkları raporu kamuoyu ile paylaştı.
İstanbul Sözleşmesiyle ilgili toplumun doğru bilgilendirilmesi ve doğru çözümler üretilmesi amacıyla "İstanbul Sözleşmesi Çalışma Platformu" oluşturdukları belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Platform olarak yaklaşık 7 aylık bir çalışmanın sonucunda bugün sizlerle paylaşacağımız İstanbul Sözleşmesi Raporunu hazırladık. Raporumuz, Sözleşmenin hukuki statüsü, Sözleşme maddelerinin değerlendirilmesi, Sözleşmenin toplumsal hayatımıza psikolojik ve sosyolojik yansımaları, devletlerin Sözleşmeyle ilgili yükümlülükleri, Sözleşmenin GREVIO tarafından izlenmesi, Sözleşmenin ülkemizin milli ve manevi değerleriyle bağdaşmayan yönleri ve sonuç kısmında da Platformumuzun bu Sözleşmeyle alakalı tekliflerini içermektedir.
Söz konusu söleşmenin kadın-erkek ilişkilerinde çatışmaya, ailede erozyona, toplumun milli manevi değerlerinde yozlaşmaya sebep olduğu belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Dünyada ve Türkiye’de ulusal ve uluslararası her türlü yasal düzenleme ve imza altına alınmış birçok sözleşmeye rağmen kadına yönelik şiddet maalesef her geçen gün artarak devam etmektedir. Türkiye’de 2014 yılında Türkiye’de yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi doğrultusunda mevzuatımızda düzenlemeler yapılarak, 6284 sayılı yasa hayata geçirilmiştir. Kamu görevlilerinden öğrencilere eğitimler verilerek, sözleşmenin uygulanması da savcı, polis, kamu görevlisi dâhil tüm muhataplar açısından teminat altına alınmıştır. Tüm bunlara rağmen Sözleşmenin uygulanması şiddetin önlenmesi ve ortadan kaldırılması noktasında çözüm olamamıştır. Zira sözleşmenin temel iddiası şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığı yönündedir. Oysa Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre şiddeti ortaya çıkaran risk faktörleri çok çeşitli olup, toplumsal cinsiyet eşitsizliği bunlardan yalnızca biridir. Bireyin şiddet uygulamasının temelinde onlarca etken söz konusu iken şiddetin sadece cinsiyet kaynaklı sebeplerle uygulandığı iddiasına dayalı bir yaklaşım Sözleşmenin fikri altyapısını indirgemeci ve manipülatif hale getirmektedir. Şiddetin gerçek sebeplerine inilemediği için Sözleşme çözüm sunmakta başarısız kalmaktadır. Bilakis Sözleşme toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel yönelim, gelenek, din vb. referansların kökünün kazınması gibi kavram ve düzenlemelere yer vermek ve bunların uygulanmasını dayatmak suretiyle toplumda ayrışmaya, kadın-erkek ilişkilerinde çatışmaya, ailede erozyona, toplumun milli manevi değerlerinde yozlaşmaya sebep olmaktadır.
Açıklamada, "İstanbul Sözleşmesi, Türkiye toplumunun temel dinamiklerine aykırı olan, kullanılan kavramlar ve hegemonik dille kadın erkek cinsi arasında dayanışma ve iletişim dilini ortadan kaldıran, Dünya milletlerini cinsiyetsizleştirme ve üçüncü bir cinsi oluşturmanın ilk adımlarına öncülük eden proje bir Sözleşmedir. Sözleşmeye dair sizlere takdim edeceğimiz Raporumuzda da beyan ettiğimiz üzere Sözleşmenin 80. Maddesinde de düzenlenen usül gereğince Türkiye’nin Sözleşme’den çekilmesini ve hükumetin kadına yönelik şiddet başta olmak üzere tüm canlılara yönelik şiddeti önleme ve ortadan kaldırmayı hedef alan yerli ve milli bir yasal düzenleme yapmasını teklif ediyoruz." denildi. (İLKHA)