• DOLAR 34.647
  • EURO 36.346
  • ALTIN 2928.569
  • ...
Sivil Toplum Hareketi'nden İstanbul Sözleşmesi'ne tepki
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Aileyi ifsat eden İstanbul, CEDAV, Lanzarote sözleşmelerine toplumun her kesiminden gelen tepkiler çığ gibi büyüyor.

Sözleşmenin bir an önce iptal edilmesini isteyen Sivil Toplum Hareketi Derneği Bitlis İl Başkanı Avukat Burak Taşdemir, sözleşmenin iptaliyle kadına şiddeti engelleyecek zeminin kaybolacağı iddiası uyanıkça ortaya atılan bir perdelemeden ibaret olduğunu söyledi.

“Kadına şiddetin önlenmesi” gibi çok masum bir söylemin arkasında toplumun temel değerlerinin ve aile yapısının kökten değiştirilmeye çalışıldığına dikkat çeken Taşdemir, bu girişimleri kabul etmediklerinin altını çizdi.

"Toplumları ayakta tutan, toplumun temel değerleridir"

Taşdemir, "Toplumları ayakta tutan, toplumun temel değerleridir. Bütün dünyayı her şeyiyle tek tipleştirmeye çalışan küresel yaklaşımların dayatmalarıyla; giyimimizden yemek kültürümüze, müziğimizden tüketim anlayışımıza kadar her şeyimiz değişiyor ve dünyada tek tip toplum olmaya doğru hızla eviriliyoruz. Yaşanan bu değişimlerin hiç birisi kendi mecrasında, doğal seyrinde kendiliğinden oluşmuyor. Bu değişimler belli küresel güçlerin, hem ülke yönetimlerine dayattıkları hukuki düzenlemelerle hem de hayatın her alanına hükmedebildikleri mali güçleri aracılığıyla oluşan algı yönlendirmeleriyle gerçekleşiyor." dedi.

"Önce toplumların mevcut kavramlarının içi boşaltılıyor ve yerine kendi kavramlarını dayatacakları zemini oluşturuyorlar." diyen Taşdemir, "İnsanoğlu hangi kavramlarla konuşmaya başlarsa o kavramlarla düşündüğünden, hiç farkına varmadan düşündüğü kavramın kültür hayatını yaşamaya başlıyor. Birleşmiş Milletler CEDAV Sözleşmesi, Lanzarote Sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi… Sözleşmelere bağlı ülkelerin hukuk sistemlerindeki uyumluluk düzenlemeleriyle, küresel çapta bir aynileştirme, tek tip düşünen ve yaşayan insan modeli oluşturma projesi kademe kademe hayat geçiriliyor." diye konuştu.

"Kadına şiddet, en iyi şekliyle toplumun temel milli değerleri merkeze alınarak önlenebilir"

Taşdemir, Batının tükenmiş aile yapısını, fıtratı bozulmuş nesillerini, merhameti kalmamış toplumsal yapısını görmezden gelip, hâlâ Batı hayranlığıyla dünyayı algılamaya çalışan azınlığın “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Cinsel Yönelim Özgürlüğü” gibi tuzak kavramlarının kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Taşdemir, şunları kaydetti:

"Kadına şiddetin sebebini 'cinsiyet' tanımlamasında gören, şiddetin mekanını aile, ev şeklinde tanımlayan, şiddetin sebebini ortadan kaldırmak için cinsiyeti tanımlayan inancı, kültürü, geleneği kökünden kazımayı hedef olarak koyan anlayışa hayır diyoruz. Fıtri olan cinsiyet kavramının yerine 'Toplumsal Cinsiyet' diyen, kadın ve erkek ayrımını tehlikeli bulan, buna karşı cinsel yönelimi dayatan İstanbul Sözleşmesi'ne ve türevlerine hayır diyoruz. Toplumun cinslere yüklediği rolleri cinsiyet eşitsizliği sayan, kadını erkekleştirip erkeği kadınlaştıran, fıtratı bozup toplumu ifsat eden yaklaşımların tümüne hayır diyoruz. Sözleşmenin iptaliyle kadına şiddeti engelleyecek zeminin kaybolacağı iddiası uyanıkça ortaya atılan bir perdelemeden ibarettir. Yürürlüğe girdiği 2014 yılından beri şiddetin azalmadığı, hatta arttığı gerçeği ortadayken; konunun yeniden değerlendirilmesini, kendi toplum ve inanç değerlerimizle yeni düzenlemelerin yapılmasını elzem görüyoruz. Kadına şiddet, en iyi şekliyle toplumun temel milli değerleri merkeze alınarak önlenebilir." (İLKHA)



Bu haberler de ilginizi çekebilir