Sözde 'kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi' adıyla 2011 yılında imzalanan fakat içeriğinde aileyi yıkan boşanmaları artıran ve aile içi şiddetin önemli sebeplerinden biri haline gelen İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme tartışmaları devam ederken, son AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a 'boşanma raporu' sunuldu.

Raporda, İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlüğe girdiği 2014'ten bu yana boşanma davalarına dair sayılar yer aldı. Rakamlara göre, 2014 yılında 202 bin 17 boşanma davası açılırken, bu sayı her yıl arttı. 2015'te 205 bin 871, 2016'da 212 bin 945, 2017'de 223 bin 194, 2018'de 246 bin 921 boşanma davası açılırken, geçtiğimiz yıl bu rakam 248 bin 640'a kadar çıktı.

İKİ FARKLI GÖRÜŞ
Geçen sene 123 bin 237 dosyayla, en çok anlaşmalı olarak 'evlilik birliğinin temelden sarsılması' nedeniyle boşanma davası açıldı. 120 bin 667 çekişmeli dava açılırken, zina nedeniyle boşanmak isteyen çift sayısı 1987 oldu. Hayata kast, kötü ve onur kırıcı davranış nedeniyle de 680 boşanma davası açıldı. Terk nedeniyle 585, ortak hayatın yeniden kurulmaması sebebiyle 367 ve akıl hastalığı yüzünden de 131 çift boşanmak için mahkemeye başvurdu.

Rapor sonucu iki farklı görüşle değerlendirildi.

Durumu iyi anlamadıkları görülen  ve uygulamadaki yansımalarını  önemsemeyen bazı kurmaylar 'İstanbul Sözleşmesi'nin kadının kendisini savunmasına ve mahkemeye gitmesine olanak sağladığını bunun iyi bir gelişme olduğunu' savunarak olaydan ne denli uzak olduklarını göstermiş oldular.

İstanbul Sözleşmesi'nin toplumdaki tahribatlarını ailelerdeki bölünmüşlükleri gösteren diğer bazı kurmaylar ise sözleşmeyle boşanma davalarının arttığını ifade ederek bu sözleşmenin zararlarına işaret ettiler.

KARAR AĞUSTOS AYINDA VERİLECEK
AK Parti kurmayları, İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili çalışmalarında sona geldi. AK Parti, 5 Ağustos'ta planlanan MYK toplantısında, İstanbul Sözleşmesi'ni tekrar gündeme getirmeyi planlıyor.

"Kurmaylar bu toplantı öncesinde İstanbul Sözleşmesi'nin maddelerini inceleyerek sözleşmeyle  ilgili iki seçenekli bir yol haritası sunmayı hedefliyor. Sözleşmenin kadın haklarına etkisi ve Türk aile yapısıyla uyumuyla ilgili bir rapor hazırlanması da amaçlanıyor. Bu rapora ve değerlendirmelere göre sözleşmeden çıkıp çıkılmayacağına karar verilecek."

Tabii AK Partili kurmayların bu sözleşmeyi ele alırken İslami STK'lar başta olmak üzere toplumdan yükselen itirazları göz önünde bulundurmaları elzemdir.

Olaya birkaç (sözde) Kadın Derneği ve Küresel Sermaye'nin Türkiye'deki uzantıları olarak bilinen bazı 'İşadamları Derneklerinin' ÖN ALMAK için yaptıkları açıklamalar ışığında bakılmamalıdır

Çünkü bu sözleşme sadece İslami bakış açısı yönüyle değil; HEM  toplumu ifsad ediyor hem de ülke için bir "ULUSAL GÜVENLİK" meselesi haline gelmiş bulunuyor.

5 Ağustos'ta bu sözleşmenin tüm yönleriyle feshedilmesi bir zaruret haline gelmiştir. En azından Polonya gibi bir ülkenin iktidarı kadar cesur davranılabiilir...

Hatırlanacağı gibi Polonya Adalet Bakanı bu sözleşmeden çekilmek için çalışma yaptıklarını belirtmişti...